Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 581
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
5661 581 77 39 29 فَإِن كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ fein kâne leküm keydün fekîdûn. Eğer bir düzeniniz varsa Bana kurun. So if you have a plan, then plan against Me. Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
5662 581 77 40 29 وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn. Yalanlamış olanların o gün vay haline!. Woe, that Day, to the deniers. Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
5663 581 77 41 29 إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ inne-lmütteḳîne fî żilâliv ve`uyûn. Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlar, elbette gölgeliklerde ve pınar başlarındadırlar. Indeed, the righteous will be among shades and springs Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
5664 581 77 42 29 وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ vefevâkihe mimmâ yeştehûn. Canlarının istediği meyveler arasındadırlar. And fruits from whatever they desire, Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
5665 581 77 43 29 كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ külû veşrabû henîem bimâ küntüm ta`melûn. Onlara denir ki: "İşlediklerinize karşılık afiyetle yiyiniz, içiniz." [Being told], "Eat and drink in satisfaction for what you used to do." Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
5666 581 77 44 29 إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn. Biz, iyi davrananlara işte böyle karşılık veririz. Indeed, We thus reward the doers of good. Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
5667 581 77 45 29 وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn. O gün yalanlamış olanların vay haline Woe, that Day, to the deniers. Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
5668 581 77 46 29 كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجْرِمُونَ külû vetemette`û ḳalîlen inneküm mücrimûn. Yiyiniz, biraz zevkleniniz bakalım, doğrusu sizler suçlularsınız. [O disbelievers], eat and enjoy yourselves a little; indeed, you are criminals. Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
5669 581 77 47 29 وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn. O gün yalanlamış olanların vay haline! Woe, that Day, to the deniers. Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
5670 581 77 48 29 وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ veiẕâ ḳîle lehümü-rke`û lâ yerke`ûn. Onlara "Rüku edin" denildiğinde rükua varmazlar. And when it is said to them, "Bow [in prayer]," they do not bow. Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
5671 581 77 49 29 وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn. O gün yalanlamış olanların vay haline! Woe, that Day, to the deniers. Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
5672 581 77 50 29 فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ febieyyi ḥadîŝim ba`dehû yü'minûn. Kuran'dan başka hangi söze inanacaklar? Then in what statement after the Qur'an will they believe? Sayfa 581, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 582
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
5673 582 78 1 30 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ `amme yetesâelûn. Neyi soruşturuyorlar? About what are they asking one another? Sayfa 582, Cuz 30, النبأ, An-Naba-- النبأ
5674 582 78 2 30 عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ `ani-nnebei-l`ażîm. Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri, büyük bir olay olan tekrar dirilme haberini mi? About the great news - Sayfa 582, Cuz 30, النبأ, An-Naba-- النبأ
5675 582 78 3 30 الَّذِي هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ elleẕî hüm fîhi muḫtelifûn. Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri, büyük bir olay olan tekrar dirilme haberini mi? That over which they are in disagreement. Sayfa 582, Cuz 30, النبأ, An-Naba-- النبأ
5676 582 78 4 30 كَلَّا سَيَعْلَمُونَ kellâ seya`lemûn. Hayır; şüphesiz görüp bileceklerdir. No! They are going to know. Sayfa 582, Cuz 30, النبأ, An-Naba-- النبأ
5677 582 78 5 30 ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ ŝümme kellâ seya`lemûn. Yine hayır; elbette görüp bileceklerdir. Then, no! They are going to know. Sayfa 582, Cuz 30, النبأ, An-Naba-- النبأ
5678 582 78 6 30 أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا elem nec`ali-l'arḍa mihâdâ. Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da onun için birer direk kılmadık mı? Have We not made the earth a resting place? Sayfa 582, Cuz 30, النبأ, An-Naba-- النبأ
5679 582 78 7 30 وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا velcibâle evtâdâ. Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da onun için birer direk kılmadık mı? And the mountains as stakes? Sayfa 582, Cuz 30, النبأ, An-Naba-- النبأ
5680 582 78 8 30 وَخَلَقْنَاكُمْ أَزْوَاجًا veḫalaḳnâküm ezvâcâ. Sizi çift çift yarattık; And We created you in pairs Sayfa 582, Cuz 30, النبأ, An-Naba-- النبأ

Sayfalar

CSV