Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 578
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
5581 578 75 30 29 إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ ilâ rabbike yevmeiẕin-lmesâḳ. O gün sevk Rabbin huzurunadır. To your Lord, that Day, will be the procession. Sayfa 578, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5582 578 75 31 29 فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ felâ ṣaddeḳa velâ ṣallâ. O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti. And the disbeliever had not believed, nor had he prayed. Sayfa 578, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5583 578 75 32 29 وَلَٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ velâkin keẕẕebe vetevellâ. O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti. But [instead], he denied and turned away. Sayfa 578, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5584 578 75 33 29 ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰ أَهْلِهِ يَتَمَطَّىٰ ŝümme ẕehebe ilâ ehlihî yetemeṭṭâ. O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti. And then he went to his people, swaggering [in pride]. Sayfa 578, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5585 578 75 34 29 أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ evlâ leke feevlâ. Sana yazıklar olsun, yazıklar! Woe to you, and woe! Sayfa 578, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5586 578 75 35 29 ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ ŝümme evlâ leke feevlâ. Daha ne olsun, sana yazıklar olsun, yazıklar! Then woe to you, and woe! Sayfa 578, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5587 578 75 36 29 أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى eyaḥsebü-l'insânü ey yütrake südâ. İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır? Does man think that he will be left neglected? Sayfa 578, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5588 578 75 37 29 أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِيٍّ يُمْنَىٰ elem yekü nuṭfetem mim meniyyiy yümnâ. O, katılan bir meni damlası değil miydi? Had he not been a sperm from semen emitted? Sayfa 578, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5589 578 75 38 29 ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ ŝümme kâne `aleḳaten feḫaleḳa fesevvâ. Sonra kan pıhtısı olmuş, sonra Allah onu yaratıp şekil vermişti. Then he was a clinging clot, and [Allah] created [his form] and proportioned [him] Sayfa 578, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5590 578 75 39 29 فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَىٰ fece`ale minhü-zzevceyni-ẕẕekera vel'ünŝâ. Ondan, erkek, dişi iki cins yaratmıştı. And made of him two mates, the male and the female. Sayfa 578, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5591 578 75 40 29 أَلَيْسَ ذَٰلِكَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَن يُحْيِيَ الْمَوْتَىٰ eleyse ẕâlike biḳâdirin `alâ ey yuḥyiye-lmevtâ. Bunları yapan Allah'ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? Elbette yeter. Is not that [Creator] Able to give life to the dead? Sayfa 578, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5592 578 76 1 29 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ هَلْ أَتَىٰ عَلَى الْإِنسَانِ حِينٌ مِّنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُن شَيْئًا مَّذْكُورًا hel etâ `ale-l'insâni ḥînüm mine-ddehri lem yekün şey'em meẕkûrâ. İnsanoğlu, var edilip bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz, uzun bir zaman geçmemiş midir? Has there [not] come upon man a period of time when he was not a thing [even] mentioned? Sayfa 578, Cuz 29, الإنسان, Al-Insan—الإنسان
5593 578 76 2 29 إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا innâ ḫalaḳne-l'insâne min nuṭfetin emşâc. nebtelîhi fece`alnâhü semî`am beṣîrâ. Biz insanı katışık bir nutfeden yaratmışızdır; onu deneriz; bu yüzden, onun işitmesini ve görmesini sağlamışızdır. Indeed, We created man from a sperm-drop mixture that We may try him; and We made him hearing and seeing. Sayfa 578, Cuz 29, الإنسان, Al-Insan—الإنسان
5594 578 76 3 29 إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا innâ hedeynâhü-ssebîle immâ şâkirav veimmâ kefûrâ. Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük. Indeed, We guided him to the way, be he grateful or be he ungrateful. Sayfa 578, Cuz 29, الإنسان, Al-Insan—الإنسان
5595 578 76 4 29 إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَلَاسِلَ وَأَغْلَالًا وَسَعِيرًا innâ a`tednâ lilkâfirîne selâsile veaglâlev vese`îrâ. Doğrusu, inkarcılar için zincirler, demir halkalar ve çılgın alevli cehennem hazırladık. Indeed, We have prepared for the disbelievers chains and shackles and a blaze. Sayfa 578, Cuz 29, الإنسان, Al-Insan—الإنسان
5596 578 76 5 29 إِنَّ الْأَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِن كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًا inne-l'ebrâra yeşrabûne min ke'sin kâne mizâcühâ kâfûrâ. Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler. Indeed, the righteous will drink from a cup [of wine] whose mixture is of Kafur, Sayfa 578, Cuz 29, الإنسان, Al-Insan—الإنسان
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 579
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
5597 579 76 6 29 عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللَّهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْجِيرًا `ayney yeşrabü bihâ `ibâdü-llâhi yüfeccirûnehâ tefcîrâ. Bu ancak Allah'ın kullarının taşıra taşıra içebileceği bir pınardır. A spring of which the [righteous] servants of Allah will drink; they will make it gush forth in force [and abundance]. Sayfa 579, Cuz 29, الإنسان, Al-Insan—الإنسان
5598 579 76 7 29 يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَطِيرًا yûfûne binneẕri veyeḫâfûne yevmen kâne şerruhû müsteṭîrâ. Onlar verdikleri sözleri yerine getirirler, fenalığı yaygın olan bir günden korkarlar. They [are those who] fulfill [their] vows and fear a Day whose evil will be widespread. Sayfa 579, Cuz 29, الإنسان, Al-Insan—الإنسان
5599 579 76 8 29 وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَىٰ حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا veyuṭ`imûne-ṭṭa`âme `alâ ḥubbihî miskînev veyetîmev veesîrâ. Onlar içleri çektiği halde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler. And they give food in spite of love for it to the needy, the orphan, and the captive, Sayfa 579, Cuz 29, الإنسان, Al-Insan—الإنسان
5600 579 76 9 29 إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاءً وَلَا شُكُورًا innemâ nuṭ`imüküm livechi-llâhi lâ nürîdü minküm cezâev velâ şükûrâ. Biz sizi ancak Allah rızası için doyuruyoruz, bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Doğrusu biz çok asık suratların bulunacağı bir günde Rabbimizden korkarız derler. [Saying], "We feed you only for the countenance of Allah. We wish not from you reward or gratitude. Sayfa 579, Cuz 29, الإنسان, Al-Insan—الإنسان

Sayfalar

CSV