
vebeşşernâhü biisḥâḳa nebiyyem mine-ṣṣâliḥîn.
Türkçe:
Biz ona, hayrı ve barışı sevenlerden bir peygamber olan İshak'ı müjdeledik.
İngilizce:
And We gave him the good news of Isaac - a prophet,- one of the Righteous.
Fransızca:
Nous lui fîmes la bonne annonce d'Isaac comme prophète d'entre les gens vertueux.
Almanca:
Und WIR ließen ihm eine frohe Botschaft über Ishaq überbringen, einen Gesandten von den gottgefällig Guttuenden.
Rusça:
Мы обрадовали его вестью об Исхаке (Исааке) - пророке из числа праведников.
Arapça:
وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَاقَ نَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere İshak'ı müjdeledik.
Diyanet Vakfı:
Salihlerden bir peygamber olarak O'na (İbrahim'e) İshak'ı müjdeledik.

vebâraknâ `aleyhi ve`alâ isḥâḳ. vemin ẕürriyyetihimâ muḥsinüv veżâlimül linefsihî mübîn.
Türkçe:
Ona da İshak'a da bereketler lütfettik. Onların zürriyetlerinden iyi düşünüp iyi davranan da var, öz benliğine açıkça zulmeden de var.
İngilizce:
We blessed him and Isaac: but of their progeny are (some) that do right, and (some) that obviously do wrong, to their own souls.
Fransızca:
Et Nous le bénîmes ainsi que Isaac. Parmi leurs descendances il y a [l'homme] de bien et celui qui est manifestement injuste envers lui-même.
Almanca:
Und WIR gewährten Baraka ihm sowie Ishaq. Und unter ihrer Nachkommenschaft gibt es einen Muhsin und einen eindeutigen gegen sich selbst Unrecht-Begehenden.
Rusça:
Мы благословили его и Исхака (Исаака). Среди их потомства есть творящие добро и поступающие явно несправедливо к самим себе.
Arapça:
وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَىٰ إِسْحَاقَ ۚ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ مُبِينٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem ona hem İshak'a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var.
Diyanet Vakfı:
Kendisini ve İshak'ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lakin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.

veleḳad menennâ `alâ mûsâ vehârûn.
Türkçe:
Yemin olsun, biz Mûsa ve Hârun'a da lütufta bulunduk.
İngilizce:
Again (of old) We bestowed Our favour on Moses and Aaron,
Fransızca:
Et Nous accordâmes certes à Moïse et Aaron des faveurs,
Almanca:
Und gewiß, bereits erwiesen WIR Musa und Harun Gnade
Rusça:
Мы оказали милость Мусе (Моисею) и Харуну (Аарону).
Arapça:
وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki biz Musa ile Harun'a da nimetler verdik.
Diyanet Vakfı:
Andolsun biz Musa'ya da Harun'a da nimetler verdik.

venecceynâhümâ veḳavmehümâ mine-lkerbi-l`ażîm.
Türkçe:
Onları ve toplumlarını büyük sıkıntıdan kurtardık.
İngilizce:
And We delivered them and their people from (their) Great Calamity;
Fransızca:
et les sauvâmes ainsi que leur peuple, de la grande angoisse,
Almanca:
und erretteten beide und ihre Leute von der riesengroßen Not.
Rusça:
Мы спасли их обоих и их народ от великой печали.
Arapça:
وَنَجَّيْنَاهُمَا وَقَوْمَهُمَا مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Diyanet Vakfı:
Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

veneṣarnâhüm fekânû hümü-lgâlibîn.
Türkçe:
Onlara yardım ettik de galip gelenler kendileri oldular.
İngilizce:
And We helped them, so they overcame (their troubles);
Fransızca:
et les secourûmes, et ils furent eux les vainqueurs.
Almanca:
Und WIR verhalfen ihnen zum Sieg, so waren sie die Siegenden.
Rusça:
Мы оказали им помощь, и именно они стали победителями.
Arapça:
وَنَصَرْنَاهُمْ فَكَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem yardım ettik onlara da, galip gelenler onlar oldular.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine yardım ettik de galip gelen onlar oldu.

veâteynâhüme-lkitâbe-lmüstebîn.
Türkçe:
Onlara, açık-seçik bilgi sunan Kitap'ı verdik.
İngilizce:
And We gave them the Book which helps to make things clear;
Fransızca:
Et Nous leur apportâmes le livre explicite
Almanca:
Und WIR ließen beiden die bedeutungsreiche Schrift zuteil werden.
Rusça:
Мы даровали им ясное Писание
Arapça:
وَآتَيْنَاهُمَا الْكِتَابَ الْمُسْتَبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem kendilerine o belli kitabı (Tevrat'ı) verdik.
Diyanet Vakfı:
Her ikisine de apaçık anlaşılan bir kitabı (Tevrat'ı) verdik.

vehedeynâhüme-ṣṣirâṭa-lmüsteḳîm.
Türkçe:
Her ikisini dosdoğru yola kılavuzladık.
İngilizce:
And We guided them to the Straight Way.
Fransızca:
et les guidâmes vers le droit chemin.
Almanca:
Und WIR leiteten sie auf den geradlinigen Weg recht.
Rusça:
и повели их прямым путем.
Arapça:
وَهَدَيْنَاهُمَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerini doğru yola çıkardık.
Diyanet Vakfı:
Her ikisini de doğru yola ilettik.

veteraknâ `aleyhimâ fi-l'âḫirîn.
Türkçe:
Sonradan gelenler içinde, her ikisini hatırlatan bir şey bıraktık.
İngilizce:
And We left (this blessing) for them among generations (to come) in later times:
Fransızca:
Et Nous perpétuâmes leur renom dans la postérité :
Almanca:
Und WIR ließen über beide (Lob) bei den Letzten.
Rusça:
Мы оставили о них в последующих поколениях добрую молву.
Arapça:
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِي الْآخِرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonrakiler içinde onlara iyi bir nam bıraktık:
Diyanet Vakfı:
Sonra gelenler içinde, namlarına şunu bıraktık.

selâmün `alâ mûsâ vehârûn.
Türkçe:
Selam olsun Mûsa'ya ve Hârun'a!
İngilizce:
Peace and salutation to Moses and Aaron!
Fransızca:
"Paix sur Moïse et Aaron"
Almanca:
Salam sei über Musa und Harun.
Rusça:
Мир Мусе (Моисею) и Харуну (Аарону)!
Arapça:
سَلَامٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Selam olsun, Musa ile Harun'a.
Diyanet Vakfı:
Musa ve Harun'a selam olsun.

innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.
Türkçe:
Güzel düşünüp güzel davrananları biz böyle ödüllendiririz!
İngilizce:
Thus indeed do We reward those who do right.
Fransızca:
Ainsi récompensons-Nous les bienfaisants;
Almanca:
Gewiß, solcherart vergelten WIR den Muhsin.
Rusça:
Воистину, так Мы воздаем творящим добро.
Arapça:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.
Diyanet Vakfı:
Doğrusu biz, iyileri böylece mükafatlandırırız.
Sayfalar
