Sayfa 376

 
00:00

mâ agnâ `anhüm mâ kânû yümette`ûn.

Arapça:

مَا أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُوا يُمَتَّعُونَ

Türkçe:

O yararlandıkları nimetler onların hiçbir işine yaramaz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O yaşadıkları zevkin kendilerine hiçbir faydası olmayacaktır.

Diyanet Vakfı:

Faydalandırıldıkları nimetler onlara hiç yarar sağlamayacaktır.

İngilizce:

It will profit them not that they enjoyed (this life)!

Fransızca:

les jouissances qu'on leur a permises ne leur serviraient à rien.

Almanca:

würde ihnen dann nützen, was sie zu genießen pflegten?!

Rusça:

то все, чем им было позволено пользоваться, не принесет им никакой пользы?

Açıklama:
 
00:00

vemâ ehleknâ min ḳaryetin illâ lehâ münẕirûn.

Arapça:

وَمَا أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنذِرُونَ

Türkçe:

Biz, uyarıcıları olmayan hiçbir kenti/uygarlığı helâk etmemişizdir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bununla birlikte, biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur.

Diyanet Vakfı:

Bununla birlikte hangi memleketi, helak ettikse muhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur.

İngilizce:

Never did We destroy a population, but had its warners -

Fransızca:

Et Nous ne faisons pas périr de cité avant qu'elle n'ait eu des avertisseurs,

Almanca:

Und WIR richteten keine Ortschaft, ohne daß es für sie Warner gab,

Rusça:

Мы не губили ни одного селения, в котором предостерегающие увещеватели не побывали

Açıklama:
 
00:00

ẕikrâ. vemâ künnâ żâlimîn.

Arapça:

ذِكْرَىٰ وَمَا كُنَّا ظَالِمِينَ

Türkçe:

Uyarı/hatırlatma olacak! Biz zalimler değiliz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Onlar) ihtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değiliz.

Diyanet Vakfı:

(Onlar)ihtar edilmiştir ve biz zülmetmiş değilizdir.

İngilizce:

By way of reminder; and We never are unjust.

Fransızca:

[à titre de] rappel, et Nous ne sommes pas injuste.

Almanca:

als Erinnerung. Und WIR waren nie Ungerechte!

Rusça:

с назиданиями. Мы не были несправедливы.

Açıklama:
 
00:00

vemâ tenezzelet bihi-şşeyâṭîn.

Arapça:

وَمَا تَنَزَّلَتْ بِهِ الشَّيَاطِينُ

Türkçe:

Onu şeytanlar indirmedi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onu (Kur'ân'ı) şeytanlar indirmedi.

Diyanet Vakfı:

O'nu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmedi.

İngilizce:

No evil ones have brought down this (Revelation):

Fransızca:

Et ce ne sont point les diables qui sont descendus avec ceci (le Coran) :

Almanca:

Und mit ihm kamen keine Satane herunter!

Rusça:

Дьяволы не нисходили с ним (Кораном).

Açıklama:
 
00:00

vemâ yembegî lehüm vemâ yesteṭî`ûn.

Arapça:

وَمَا يَنبَغِي لَهُمْ وَمَا يَسْتَطِيعُونَ

Türkçe:

Onlara yaraşmaz, zaten güçleri de yetmez.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez.

Diyanet Vakfı:

Bu onlara düşmez; zaten güçleri de yetmez.

İngilizce:

It would neither suit them nor would they be able (to produce it).

Fransızca:

cela ne leur convient pas; et ils n'auraient pu le faire.

Almanca:

Und es steht ihnen nicht zu und sie vermögen es nicht.

Rusça:

Это не подобает им, и они не способны на это.

Açıklama:
 
00:00

innehüm `ani-ssem`i lema`zûlûn.

Arapça:

إِنَّهُمْ عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَ

Türkçe:

Çünkü onlar, dinleyişten azledilmişlerdir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şüphesiz onlar vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.

İngilizce:

Indeed they have been removed far from even (a chance of) hearing it.

Fransızca:

Car ils sont écartés de toute écoute (du message divin).

Almanca:

Gewiß, sie sind vom Hören doch ausgeschlossen.

Rusça:

Они отстранены от прислушивания к нему.

Açıklama:
 
00:00

felâ ted`u me`a-llâhi ilâhen âḫara fetekûne mine-lmü`aẕẕebîn.

Arapça:

فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّبِينَ

Türkçe:

O halde, Allah'ın yanında bir başka ilaha daha yalvarma/davet etme. Yoksa azaba uğratılanlardan olursun.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba uğratılanlardan olursun.

Diyanet Vakfı:

O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, sonra azap edilenlerden olursun!

İngilizce:

So call not on any other god with Allah, or thou wilt be among those under the Penalty.

Fransızca:

N'invoque donc pas une autre divinité avec Allah, sinon tu seras du nombre des châtiés.

Almanca:

Also richte deine Bittgebete an keinen anderen Gott neben ALLAH, sonst wirst du von den Gepeinigten.

Rusça:

Не взывай к другим богам помимо Аллаха, а не то окажешься в числе подвергнутых мучениям.

Açıklama:
 
00:00

veenẕir `aşîrateke-l'aḳrabîn.

Arapça:

وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ

Türkçe:

En yakın akraba ve hısımlarını uyar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Önce) en yakın hısımlarını uyar.

Diyanet Vakfı:

(Önce) en yakın akrabanı uyar.

İngilizce:

And admonish thy nearest kinsmen,

Fransızca:

Et avertis les gens qui te sont les plus proches.

Almanca:

Und warne deine nahen Verwandten!

Rusça:

Предостереги своих ближайших родственников!

Açıklama:
 
00:00

vaḫfiḍ cenâḥake limeni-ttebe`ake mine-lmü'minîn.

Arapça:

وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ

Türkçe:

Müminlerin sana uyanlarına kanadını indir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve sana uyan müminlere kanadını indir.

Diyanet Vakfı:

Sana uyan müminlere (merhamet) kanadını indir.

İngilizce:

And lower thy wing to the Believers who follow thee.

Fransızca:

Et abaisse ton aile [sois bienveillant] pour les croyants qui te suivent.

Almanca:

Und behandle diejenigen der Mumin, die dir gefolgt sind, milde!

Rusça:

Опусти свое крыло перед верующими, которые следует за тобой (будь добр и милосерден к ним).

Açıklama:
 
00:00

fein `aṣavke feḳul innî berîüm mimmâ ta`melûn.

Arapça:

فَإِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تَعْمَلُونَ

Türkçe:

Eğer sana isyan ederlerse şöyle de: "Ben, sizin yapmakta olduklarınızdan uzağım."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şayet sana karşı gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak uzağım."

Diyanet Vakfı:

Şayet sana karşı gelirlerse de ki: Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak ki uzağım.

İngilizce:

Then if they disobey thee, say: "I am free (of responsibility) for what ye do!"

Fransızca:

Mais s'ils te désobéissent, dis-leur : "Moi, je désavoue ce que vous faites".

Almanca:

Und wenn sie sich dir widersetzten, dann sag: "Ich sage mich los von dem, was ihr tut."

Rusça:

Если же они ослушаются тебя, то скажи: "Я не причастен к тому, что вы совершаете".

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 376 beslemesine abone olun.