Arapça:
فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنذَرِينَ
Çeviriyazı:
feiẕâ nezele bisâḥatihim fesâe ṣabâḥu-lmünẕerîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat (azabımız) onların sahasına indiği zaman, (o acı sonuçla) uyarılanların sabahı ne kötüdür!
Diyanet İşleri:
O azap, yurtlarına indiğinde, uyarılan fakat yola gelmeyenlerin sabahı ne kötü olur!
Abdulbakî Gölpınarlı:
Fakat azabımız, yurtlarına gelip çökünce korkutulanlar, ne de kötü bir sabaha kavuşacaklar.
Şaban Piriş:
Fakat (azap) onların sahasına indiği zaman, uyarılıp korkutulanların sabahı pek de kötü olacak!
Edip Yüksel:
Yurtlarına inince uyarılanların sabahı ne kötü olur!
Ali Bulaç:
Fakat (azap) onların sahasına indiği zaman uyarılıp-korkutulanların sabahı ne kötü olur.
Suat Yıldırım:
Eğer öyleyse, şunu bilsinler ki, azap onların yurtlarına inerse, o uyarılıp da yola gelmeyenlerin varacakları sabah çok fena bir sabah olacaktır!
Ömer Nasuhi Bilmen:
(177-179) Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Azap, yurtlarına indiğinde, uyarılanların sabahı ne kötü olacaktır!
Bekir Sadak:
(1-2) Sad. Ogut veren Kuran´a and olsun ki, inkar edenler gurur ve ayrilik icindedirler.
İbni Kesir:
Fakat o, yurtlarına indiğinde uyarılanların sabahı ne kötü olur.
Adem Uğur:
Azap yurtlarına indiğinde, uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) sabahı ne kötü olur!
İskender Ali Mihr:
Onların sahasına (bulundukları yere) (azap) indiği zaman, işte (o gün) uyarılanların sabahı (ne kadar) kötü oldu (olacak).
Celal Yıldırım:
Azâb onların sahasına indiği zaman, o uyarılan (nankör inkârcı)ların sabahı ne kötü olur!
Tefhim ul Kuran:
Fakat (azab) onların sahasına indiği zaman, uyarılıp korkutulanların sabahı ne kadar da kötü olur.
Fransızca:
Quand il tombera dans leur place, ce sera alors un mauvais matin pour ceux qu'on a avertis !
İspanyolca:
Cuando descargue sobre ellos, mal despertar tendrán los que ya habían sido advertidos.
İtalyanca:
Se si abbatte nei loro pressi, ah, che mattino terribile per coloro che sono stati avvertiti!
Almanca:
Und käme sie auf ihre Landschaft herunter, so wäre erbärmlich der Morgen der Gewarnten.
Çince:
我的刑罚一旦降于他们的庭院的时候,被警告者的早晨,真恶劣呀!
Hollandaca:
Waarlijk, wanneer die in hunne afgesloten hoven zal nederdalen, zal het een slechte ochtend zijn voor hen, die te vergeefs werden gewaarschuwd.
Rusça:
Когда они сойдут на их участки, то скверно будет утро тех, кого предостерегали.
Somalice:
Markuu ku dago cadaabku ardaagooda waxaa xumaan subaxa kuwa loodigay.
Swahilice:
Basi itakapo shuka uwanjani kwao, itakuwa asubuhi mbaya kwa walio onywa.
Uygurca:
ئازاب ئۇلارنىڭ ھويلىسىغا چۈشكەن چاغدا، ئاگاھلاندۇرۇلغۇچىلارنىڭ ئەتىگىنى نېمىدېگەن يامان!
Japonca:
だがそれが実際にかれらに下ると,それまで警告を受けているだけに寝覚めの悪い朝となろう。
Arapça (Ürdün):
«فإذا نزل بساحتهم» بفنائهم قال الفراء: العرب تكتفي بذكر الساحة عن القوم «فَساء» بئس صباحا «صباح المنذَرين» فيه إقامة الظاهر مقام المضمر.
Hintçe:
फिर जब (अज़ाब) उनकी अंगनाई में उतर पडेग़ा तो जो लोग डराए जा चुके हैं उनकी भी क्या बुरी सुबह होगी
Tayca:
ครั้นเมื่อการลงโทษได้ลงมาที่หน้าบ้านพักของพวกเขา ยามเช้าของบรรดาผู้ถูกตักเตือนนั้นมันช่างชั่วช้าเสียนี่กระไร!
İbranice:
הן, אם יירד על חצרם, רע ומר יהיה יומם של המוזהרים
Hırvatça:
Kad se ona spusti na stanište njihovo, zlo jutro osvanut će onima koji su bili upozoreni!
Rumence:
Când se va coborî în curtea lor va fi o dimineaţă rea pentru cei cărora li s-a predicat!
Transliteration:
Faitha nazala bisahatihim fasaa sabahu almunthareena
Türkçe:
Azap, yurtlarına indiğinde, uyarılanların sabahı ne kötü olacaktır!
Sahih International:
But when it descends in their territory, then evil is the morning of those who were warned.
İngilizce:
But when it descends into the open space before them, evil will be the morning for those who were warned (and heeded not)!
Azerbaycanca:
(O əzab) onlara yetişdikdə (evlərində ikən başlarının üstünü aldıqda) qorxudulanların (lakin yola gəlməyənlərin) sabahı necə də pis olacaq!
Süleyman Ateş:
Fakat o azab yurtlarına indiği zaman uyarılmış olanların sabahı ne kötü olur!
Diyanet Vakfı:
Azap yurtlarına indiğinde, uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) sabahı ne kötü olur!
Erhan Aktaş:
Fakat onların bulundukları yere indiği zaman, uyarılanların sabahı ne kötüdür!
Kral Fahd:
Azap yurtlarına indiğinde, uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) sabahı ne kötü olur!
Hasan Basri Çantay:
Fakat bu, onların bölgesine çökünce (gelecek tehlikelerle öteden beri) korkutulan onların sabahı ne kötü (olacak) dır!
Muhammed Esed:
Eğer öyleyse, o (azap) bir kez başlarına geldiğinde, uyarılmış olanların uyanması kötü olacaktır!
Gültekin Onan:
Fakat (azab) onların sahasına indiği zaman uyarılıp korkutulanların sabahı ne kötü olur.
Ali Fikri Yavuz:
Fakat civarlarına (ansızın azab) indiği vakit, ne fenadır o kendilerine acı haber verilenlerin sabahı!...
Portekizce:
Porém, quando este descer perante eles, quão péssimo será o despertar dos admoestados!
İsveççe:
Då måste det bli ett dystert uppvaknande för dem när de ser [straffet] på planen framför sitt hus, de som inte lät sig varnas!
Farsça:
پس هنگامی که [عذاب ما] به آستانه خانه هایشان نازل شود، بیم شدگان روزگار بدی خواهند داشت،
Kürtçe:
ھەر کاتێك سزای ئێمە ھاتە خوارەوە بۆ ناو ماڵەکانیان ئەوسا ترسێنراوان چ ڕۆژێکی خراپ و تەنگیان دەبێت
Özbekçe:
Қачонки, у уларнинг ҳовлисига тушганида, огоҳлантирилганларнинг тонги жуда ёмон бўлур.
Malayca:
Kerana apabila azab itu turun dalam daerah dan kawasan mereka, sudah tentu buruklah hari orang-orang yang tidak mengindahkan amaran yang telah diberikan.
Arnavutça:
Kur t’iu bie dënimi, në mesin e tyre, mëngjesi i atyre që janë paralajmëruar është shumë i shëmtuar,
Bulgarca:
Ала спусне ли се то над домовете им, ще е лош денят за увещаваните.
Sırpça:
Кад их она стигне, зло јутро освануће онима који су били упозорени!
Çekçe:
Až pak trest na jejich nádvoří sestoupí, špatné to bude jitro pro ty, kdož byli varováni marně.
Urduca:
جب وہ اِن کے صحن میں آ اترے گا تو وہ دن اُن لوگوں کے لیے بہت برا ہو گا جنہیں متنبہ کیا جا چکا ہے
Tacikçe:
Чун азоб ба майдонашон фарояд, ин бимдодашудагон чӣ бомдоди баде хоҳанд дошт.
Tatarca:
Әгәр Безнең ґәзабыбыз ул кавемгә иңсә, куркытып та курыкмаган кавемнең таңы нинди яман таң булыр.
Endonezyaca:
Maka apabila siksaan itu turun dihalaman mereka, maka amat buruklah pagi hari yang dialami oleh orang-orang yang diperingatkan itu.
Amharca:
በቀያቸውም በወረደ ጊዜ የተስፈራሪዎቹ ንጋት ከፋ!
Tamilce:
ஆக, அது அவர்களின் முற்றத்தில் (அதிகாலையில்) இறங்கிவிட்டால் எச்சரிக்கப்பட்டவர்களின் (அந்த) அதிகாலை மிக கெட்டதாக இருக்கும்.
Korece:
그러나 벌이 그들의 넓은 뜰에 이르니 경고받고 주의하지 아니한 사악한 자들의 아침이 비 천하더라
Vietnamca:
Nhưng khi (sự trừng phạt của TA) rơi xuống sân nhà của họ thì buổi sáng sẽ là hoàn cảnh thê thảm cho những kẻ đã được báo trước.
Ayet Linkleri: