6001 |
593 |
89 |
8 |
30 |
الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ |
elletî lem yuḫlaḳ miŝlühâ fi-lbilâd. |
Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi? |
The likes of whom had never been created in the land? |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6002 |
593 |
89 |
9 |
30 |
وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ |
veŝemûde-lleẕîne câbu-ṣṣaḫra bilvâd. |
Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? |
And [with] Thamud, who carved out the rocks in the valley? |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6003 |
593 |
89 |
10 |
30 |
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْأَوْتَادِ |
vefir`avne ẕi-l'evtâd. |
Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? |
And [with] Pharaoh, owner of the stakes? - |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6004 |
593 |
89 |
11 |
30 |
الَّذِينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِ |
elleẕîne ṭagav fi-lbilâd. |
Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? |
[All of] whom oppressed within the lands |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6005 |
593 |
89 |
12 |
30 |
فَأَكْثَرُوا فِيهَا الْفَسَادَ |
feekŝerû fîhe-lfesâd. |
Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? |
And increased therein the corruption. |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6006 |
593 |
89 |
13 |
30 |
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ |
feṣabbe `aleyhim rabbüke sevṭa `aẕâb. |
Rabbin onları azap kırbacından geçirmiştir. |
So your Lord poured upon them a scourge of punishment. |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6007 |
593 |
89 |
14 |
30 |
إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ |
inne rabbeke lebilmirṣâd. |
Doğrusu Rabbin hep gözetlemektedir. |
Indeed, your Lord is in observation. |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6008 |
593 |
89 |
15 |
30 |
فَأَمَّا الْإِنسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ |
feemme-l'insânü iẕâ me-btelâhü rabbühû feekramehû vene``amehû feyeḳûlü rabbî ekramen. |
Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman, o: "Rabbim beni şerefli kıldı" der. |
And as for man, when his Lord tries him and [thus] is generous to him and favors him, he says, "My Lord has honored me." |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6009 |
593 |
89 |
16 |
30 |
وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ |
veemmâ iẕâ me-btelâhü feḳadera `aleyhi rizḳahû feyeḳûlü rabbî ehânen. |
Ama onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: "Rabbim bana hor baktı" der. |
But when He tries him and restricts his provision, he says, "My Lord has humiliated me." |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6010 |
593 |
89 |
17 |
30 |
كَلَّا ۖ بَل لَّا تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ |
kellâ bel lâ tükrimûne-lyetîm. |
Hayır; yetime karşı cömert davranmıyorsunuz. |
No! But you do not honor the orphan |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6011 |
593 |
89 |
18 |
30 |
وَلَا تَحَاضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ الْمِسْكِينِ |
velâ teḥâḍḍûne `alâ ṭa`âmi-lmiskîn. |
Yoksulu yedirmek konusunda birbirinize özenmiyorsunuz. |
And you do not encourage one another to feed the poor. |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6012 |
593 |
89 |
19 |
30 |
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا |
vete'külûne-ttürâŝe eklel lemmâ. |
Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz. |
And you consume inheritance, devouring [it] altogether, |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6013 |
593 |
89 |
20 |
30 |
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا |
vetüḥibbûne-lmâle ḥubben cemmâ. |
Malı pek çok seviyorsunuz. |
And you love wealth with immense love. |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6014 |
593 |
89 |
21 |
30 |
كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا |
kellâ iẕâ dükketi-l'arḍu dekken dekkâ. |
Ama yer, çarpılıp paralandığı zaman; |
No! When the earth has been leveled - pounded and crushed - |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |
6015 |
593 |
89 |
22 |
30 |
وَجَاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا |
vecâe rabbüke velmelekü ṣaffen ṣaffâ. |
Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince, |
And your Lord has come and the angels, rank upon rank, |
Sayfa 593, Cuz 30, الفجر, Al-Fajr—الفجر |