6068 |
596 |
92 |
10 |
30 |
فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَىٰ |
fesenüyessiruhû lil`usrâ. |
Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan, en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız. |
We will ease him toward difficulty. |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6069 |
596 |
92 |
11 |
30 |
وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّىٰ |
vemâ yugnî `anhü mâlühû iẕâ teraddâ. |
O kimse ölüp ateşe yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez. |
And what will his wealth avail him when he falls? |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6070 |
596 |
92 |
12 |
30 |
إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَىٰ |
inne `aleynâ lelhüdâ. |
Bize düşen sadece doğru yolu göstermektir. |
Indeed, [incumbent] upon Us is guidance. |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6071 |
596 |
92 |
13 |
30 |
وَإِنَّ لَنَا لَلْآخِرَةَ وَالْأُولَىٰ |
veinne lenâ lel'âḫirate vel'ûlâ. |
Şüphesiz ahiret de, dünya da Bizimdir. |
And indeed, to Us belongs the Hereafter and the first [life]. |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6072 |
596 |
92 |
14 |
30 |
فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّىٰ |
feenẕertüküm nâran teleżżâ. |
Sizi alevler saçan ateşle uyardım; |
So I have warned you of a Fire which is blazing. |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6073 |
596 |
92 |
15 |
30 |
لَا يَصْلَاهَا إِلَّا الْأَشْقَى |
lâ yaṣlâhâ ille-l'eşḳâ. |
Oraya, yalanlayıp yüz çevirmiş olan o en azgından başkası yaslanmaz. |
None will [enter to] burn therein except the most wretched one. |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6074 |
596 |
92 |
16 |
30 |
الَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ |
elleẕî keẕẕebe vetevellâ. |
Oraya, yalanlayıp yüz çevirmiş olan o en azgından başkası yaslanmaz. |
Who had denied and turned away. |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6075 |
596 |
92 |
17 |
30 |
وَسَيُجَنَّبُهَا الْأَتْقَى |
veseyücennebühe-l'etḳâ. |
Arınmak için malını veren, en çok sakınan kimse ise ondan uzak tutulur. |
But the righteous one will avoid it - |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6076 |
596 |
92 |
18 |
30 |
الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّىٰ |
elleẕî yü'tî mâlehû yetezekkâ. |
Arınmak için malını veren, en çok sakınan kimse ise ondan uzak tutulur. |
[He] who gives [from] his wealth to purify himself |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6077 |
596 |
92 |
19 |
30 |
وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَىٰ |
vemâ lieḥadin `indehû min ni`metin tüczâ. |
O yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için değil, ancak yüce Rabbinin hoşnudluğunu (rızasını) gözeterek yapmıştır. |
And not [giving] for anyone who has [done him] a favor to be rewarded |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6078 |
596 |
92 |
20 |
30 |
إِلَّا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَىٰ |
ille-btigâe vechi rabbihi-l'a`lâ. |
O yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için değil, ancak yüce Rabbinin hoşnudluğunu (rızasını) gözeterek yapmıştır. |
But only seeking the countenance of his Lord, Most High. |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6079 |
596 |
92 |
21 |
30 |
وَلَسَوْفَ يَرْضَىٰ |
velesevfe yerḍâ. |
Elbette kendisi de hoşnut (razı) olacaktır. |
And he is going to be satisfied. |
Sayfa 596, Cuz 30, الليل, Al-Lail—الليل |
6080 |
596 |
93 |
1 |
30 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالضُّحَىٰ |
veḍḍuḥâ. |
Kuşluk vaktine and olsun; |
By the morning brightness |
Sayfa 596, Cuz 30, الضحى, Ad-Dhuha-- الضحى |