3942 |
452 |
37 |
154 |
23 |
مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ |
mâ leküm. keyfe taḥkümûn. |
Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz? |
What is [wrong] with you? How do you make judgement? |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3943 |
452 |
37 |
155 |
23 |
أَفَلَا تَذَكَّرُونَ |
efelâ teẕekkerûn. |
Hiç düşünmez misiniz? |
Then will you not be reminded? |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3944 |
452 |
37 |
156 |
23 |
أَمْ لَكُمْ سُلْطَانٌ مُّبِينٌ |
em leküm sülṭânüm mübîn. |
Yoksa apaçık bir deliliniz mi var? |
Or do you have a clear authority? |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3945 |
452 |
37 |
157 |
23 |
فَأْتُوا بِكِتَابِكُمْ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ |
fe'tû bikitâbiküm in küntüm ṣâdiḳîn. |
Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin bakalım. |
Then produce your scripture, if you should be truthful. |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3946 |
452 |
37 |
158 |
23 |
وَجَعَلُوا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْجِنَّةِ نَسَبًا ۚ وَلَقَدْ عَلِمَتِ الْجِنَّةُ إِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ |
vece`alû beynehû vebeyne-lcinneti nesebâ. veleḳad `alimeti-lcinnetü innehüm lemuḥḍarûn. |
Allah'la cinler (melekler) arasında da bir soy bağı icadettiler. And olsun ki, cinler de, kendilerinin (bunu söyleyenlerin) hesap yerine götürüleceklerini bilirler. |
And they have claimed between Him and the jinn a lineage, but the jinn have already known that they [who made such claims] will be brought to [punishment]. |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3947 |
452 |
37 |
159 |
23 |
سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ |
sübḥâne-llâhi `ammâ yeṣifûn. |
Allah onların vasıflandırmalarından münezzehtir. |
Exalted is Allah above what they describe, |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3948 |
452 |
37 |
160 |
23 |
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ |
illâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn. |
Allah'ın içten bağlı kulları bunların dışındadır. |
Except the chosen servants of Allah [who do not share in that sin]. |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3949 |
452 |
37 |
161 |
23 |
فَإِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ |
feinneküm vemâ ta`büdûn. |
Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz. |
So indeed, you [disbelievers] and whatever you worship, |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3950 |
452 |
37 |
162 |
23 |
مَا أَنتُمْ عَلَيْهِ بِفَاتِنِينَ |
mâ entüm `aleyhi bifâtinîn. |
Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz. |
You cannot tempt [anyone] away from Him |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3951 |
452 |
37 |
163 |
23 |
إِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ الْجَحِيمِ |
illâ men hüve ṣâli-lceḥîm. |
Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz. |
Except he who is to [enter and] burn in the Hellfire. |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3952 |
452 |
37 |
164 |
23 |
وَمَا مِنَّا إِلَّا لَهُ مَقَامٌ مَّعْلُومٌ |
vemâ minnâ illâ lehû meḳâmüm ma`lûm. |
Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz." |
[The angels say], "There is not among us any except that he has a known position. |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3953 |
452 |
37 |
165 |
23 |
وَإِنَّا لَنَحْنُ الصَّافُّونَ |
veinnâ lenaḥnu-ṣṣâffûn. |
Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz." |
And indeed, we are those who line up [for prayer]. |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3954 |
452 |
37 |
166 |
23 |
وَإِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ |
veinnâ lenaḥnü-lmüsebbiḥûn. |
Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz." |
And indeed, we are those who exalt Allah." |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3955 |
452 |
37 |
167 |
23 |
وَإِن كَانُوا لَيَقُولُونَ |
vein kânû leyeḳûlûn. |
Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi. |
And indeed, the disbelievers used to say, |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3956 |
452 |
37 |
168 |
23 |
لَوْ أَنَّ عِندَنَا ذِكْرًا مِّنَ الْأَوَّلِينَ |
lev enne `indenâ ẕikram mine-l'evvelîn. |
Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi. |
"If we had a message from [those of] the former peoples, |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3957 |
452 |
37 |
169 |
23 |
لَكُنَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ |
lekünnâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn. |
Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi. |
We would have been the chosen servants of Allah." |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3958 |
452 |
37 |
170 |
23 |
فَكَفَرُوا بِهِ ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ |
fekeferû bih. fesevfe ya`lemûn. |
Böyleyken O'nu inkar ettiler. Ama bileceklerdir. |
But they disbelieved in it, so they are going to know. |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3959 |
452 |
37 |
171 |
23 |
وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَلِينَ |
veleḳad sebeḳat kelimetünâ li`ibâdine-lmürselîn. |
And olsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir. |
And Our word has already preceded for Our servants, the messengers, |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3960 |
452 |
37 |
172 |
23 |
إِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنصُورُونَ |
innehüm lehümü-lmenṣûrûn. |
Onlar şüphesiz yardım göreceklerdir. |
[That] indeed, they would be those given victory |
Sayfa 452, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |