3921 |
451 |
37 |
133 |
23 |
وَإِنَّ لُوطًا لَّمِنَ الْمُرْسَلِينَ |
veinne lûṭal lemine-lmürselîn. |
Şüphesiz Lut da peygamberlerdendir. |
And indeed, Lot was among the messengers. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3922 |
451 |
37 |
134 |
23 |
إِذْ نَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ |
iẕ necceynâhü veehlehû ecme`în. |
Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık. |
[So mention] when We saved him and his family, all, |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3923 |
451 |
37 |
135 |
23 |
إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ |
illâ `acûzen fi-lgâbirîn. |
Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık. |
Except his wife among those who remained [with the evildoers]. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3924 |
451 |
37 |
136 |
23 |
ثُمَّ دَمَّرْنَا الْآخَرِينَ |
ŝümme demmerne-l'âḫarîn. |
Sonra diğerlerini yok etmiştik. |
Then We destroyed the others. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3925 |
451 |
37 |
137 |
23 |
وَإِنَّكُمْ لَتَمُرُّونَ عَلَيْهِم مُّصْبِحِينَ |
veinneküm letemürrûne `aleyhim muṣbiḥîn. |
Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz? |
And indeed, you pass by them in the morning |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3926 |
451 |
37 |
138 |
23 |
وَبِاللَّيْلِ ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ |
vebilleyl. efelâ ta`ḳilûn. |
Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz? |
And at night. Then will you not use reason? |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3927 |
451 |
37 |
139 |
23 |
وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ |
veinne yûnüse lemine-lmürselîn. |
Doğrusu Yunus da peygamberlerdendir. |
And indeed, Jonah was among the messengers. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3928 |
451 |
37 |
140 |
23 |
إِذْ أَبَقَ إِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ |
iẕ ebeḳa ile-lfülki-lmeşḥûn. |
Dolu bir gemiye kaçmıştı. |
[Mention] when he ran away to the laden ship. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3929 |
451 |
37 |
141 |
23 |
فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ الْمُدْحَضِينَ |
fesâheme fekâne mine-lmüdḥaḍîn. |
Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebeple denize atılmıştı. |
And he drew lots and was among the losers. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3930 |
451 |
37 |
142 |
23 |
فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ |
felteḳamehü-lḥûtü vehüve mülîm. |
Kendini kınarken onu bir balık yutmuştu. |
Then the fish swallowed him, while he was blameworthy. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3931 |
451 |
37 |
143 |
23 |
فَلَوْلَا أَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّحِينَ |
felevlâ ennehû kâne mine-lmüsebbiḥîn. |
Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı. |
And had he not been of those who exalt Allah, |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3932 |
451 |
37 |
144 |
23 |
لَلَبِثَ فِي بَطْنِهِ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ |
lelebiŝe fî baṭnih ilâ yevmi yüb`aŝûn. |
Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı. |
He would have remained inside its belly until the Day they are resurrected. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3933 |
451 |
37 |
145 |
23 |
۞ فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ سَقِيمٌ |
fenebeẕnâhü bil`arâi vehüve seḳîm. |
Halsiz bir halde iken kendisini sahile çıkardık. |
But We threw him onto the open shore while he was ill. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3934 |
451 |
37 |
146 |
23 |
وَأَنبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِّن يَقْطِينٍ |
veembetnâ `aleyhi şeceratem miy yaḳṭîn. |
Onun için, geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik. |
And We caused to grow over him a gourd vine. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3935 |
451 |
37 |
147 |
23 |
وَأَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ مِائَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ |
veerselnâhü ilâ mieti elfin ev yezîdûn. |
Onu, yüzbin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik. |
And We sent him to [his people of] a hundred thousand or more. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3936 |
451 |
37 |
148 |
23 |
فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَىٰ حِينٍ |
feâmenû femetta`nâhüm ilâ ḥîn. |
Sonunda ona inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. |
And they believed, so We gave them enjoyment [of life] for a time. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3937 |
451 |
37 |
149 |
23 |
فَاسْتَفْتِهِمْ أَلِرَبِّكَ الْبَنَاتُ وَلَهُمُ الْبَنُونَ |
festeftihim elirabbike-lbenâtü velehümü-lbenûn. |
Putperestlere sor, kızlar senin Rabbinin de erkekler onların mı? |
So inquire of them, [O Muhammad], "Does your Lord have daughters while they have sons? |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3938 |
451 |
37 |
150 |
23 |
أَمْ خَلَقْنَا الْمَلَائِكَةَ إِنَاثًا وَهُمْ شَاهِدُونَ |
em ḫalaḳne-lmelâikete inâŝev vehüm şâhidûn. |
Yoksa melekleri kız olarak yarattığımızda onlar hazır mı idiler? |
Or did We create the angels as females while they were witnesses?" |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3939 |
451 |
37 |
151 |
23 |
أَلَا إِنَّهُم مِّنْ إِفْكِهِمْ لَيَقُولُونَ |
elâ innehüm min ifkihim leyeḳûlûn. |
Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar. |
Unquestionably, it is out of their [invented] falsehood that they say, |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3940 |
451 |
37 |
152 |
23 |
وَلَدَ اللَّهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ |
velede-llâhü veinnehüm lekâẕibûn. |
Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar. |
" Allah has begotten," and indeed, they are liars. |
Sayfa 451, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |