3069 |
373 |
26 |
137 |
19 |
إِنْ هَٰذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّلِينَ |
in hâẕâ illâ ḫulüḳu-l'evvelîn. |
Bu durumumuz öncekilerin geleneğidir. Biz azaba uğratılacak da değiliz" dediler. |
This is not but the custom of the former peoples, |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |
3070 |
373 |
26 |
138 |
19 |
وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ |
vemâ naḥnü bimü`aẕẕebîn. |
Bu durumumuz öncekilerin geleneğidir. Biz azaba uğratılacak da değiliz" dediler. |
And we are not to be punished." |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |
3071 |
373 |
26 |
139 |
19 |
فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَاهُمْ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ |
fekeẕẕebûhü feehleknâhüm. inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn. |
Böylece onu yalanladılar; Biz de kendilerini yok ettik. Bunda şüphesiz ki ders vardır; ama çoğu inanmamıştır. |
And they denied him, so We destroyed them. Indeed in that is a sign, but most of them were not to be believers. |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |
3072 |
373 |
26 |
140 |
19 |
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ |
veinne rabbeke lehüve-l`azîzü-rraḥîm. |
Doğrusu Rabbin güçlüdür, merhametlidir. |
And indeed, your Lord - He is the Exalted in Might, the Merciful. |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |
3073 |
373 |
26 |
141 |
19 |
كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ |
keẕẕebet ŝemûdü-lmürselîn. |
Semud milleti de peygamberleri yalanladı. |
Thamud denied the messengers |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |
3074 |
373 |
26 |
142 |
19 |
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
iẕ ḳâle lehüm eḫûhüm ṣâliḥun elâ tetteḳûn. |
Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi. |
When their brother Salih said to them, "Will you not fear Allah? |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |
3075 |
373 |
26 |
143 |
19 |
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ |
innî leküm rasûlün emîn. |
Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi. |
Indeed, I am to you a trustworthy messenger. |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |
3076 |
373 |
26 |
144 |
19 |
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
fetteḳu-llâhe veeṭî`ûn. |
Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi. |
So fear Allah and obey me. |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |
3077 |
373 |
26 |
145 |
19 |
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ |
vemâ es'elüküm `aleyhi min ecr. in ecriye illâ `alâ rabbi-l`âlemîn. |
Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi. |
And I do not ask you for it any payment. My payment is only from the Lord of the worlds. |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |
3078 |
373 |
26 |
146 |
19 |
أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ |
etütrakûne fî mâ hâhünâ âminîn. |
Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi. |
Will you be left in what is here, secure [from death], |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |
3079 |
373 |
26 |
147 |
19 |
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ |
fî cennâtiv ve`uyûn. |
Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi. |
Within gardens and springs |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |
3080 |
373 |
26 |
148 |
19 |
وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ |
vezürû`iv venaḫlin ṭal`uhâ heḍîm. |
Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi. |
And fields of crops and palm trees with softened fruit? |
Sayfa 373, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء |