Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 369
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2981 369 26 49 19 قَالَ آمَنتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ ۖ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ ۚ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ ḳâle âmentüm lehû ḳable en âẕene leküm. innehû lekebîrukümü-lleẕî `allemekümü-ssiḥr. felesevfe ta`lemûn. leüḳaṭṭi`anne eydiyeküm veercüleküm min ḫilâfiv veleüṣallibenneküm ecme`în. Firavun: "Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Muhakkak ki o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi bileceksiniz; ellerinizi ayaklarınızı, and olsun, çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım" dedi. [Pharaoh] said, "You believed Moses before I gave you permission. Indeed, he is your leader who has taught you magic, but you are going to know. I will surely cut off your hands and your feet on opposite sides, and I will surely crucify you all." Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2982 369 26 50 19 قَالُوا لَا ضَيْرَ ۖ إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ ḳâlû lâ ḍayr. innâ ilâ rabbinâ münḳalibûn. İman eden sihirbazlar: "Zararı yok, biz şüphesiz Rabbimize doneceğiz; inananların ilki olmamızdan ötürü, Rabbimizin kusurlarımızı bize bağışlayacağını umarız" dediler. They said, "No harm. Indeed, to our Lord we will return. Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2983 369 26 51 19 إِنَّا نَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَن كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ innâ naṭme`u ey yagfira lenâ rabbünâ ḫaṭâyânâ en künnâ evvele-lmü'minîn. İman eden sihirbazlar: "Zararı yok, biz şüphesiz Rabbimize doneceğiz; inananların ilki olmamızdan ötürü, Rabbimizin kusurlarımızı bize bağışlayacağını umarız" dediler. Indeed, we aspire that our Lord will forgive us our sins because we were the first of the believers." Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2984 369 26 52 19 ۞ وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ veevḥaynâ ilâ mûsâ en esri bi`ibâdî inneküm müttebe`ûn. Biz Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar; şüphesiz takip edileceksiniz" diye vahyettik. And We inspired to Moses, "Travel by night with My servants; indeed, you will be pursued." Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2985 369 26 53 19 فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ feersele fir`avnü fi-lmedâini ḥâşirîn. Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi. Then Pharaoh sent among the cities gatherers Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2986 369 26 54 19 إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ inne hâülâi leşirẕimetün ḳalîlûn. Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi. [And said], "Indeed, those are but a small band, Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2987 369 26 55 19 وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ veinnehüm lenâ legâiżûn. Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi. And indeed, they are enraging us, Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2988 369 26 56 19 وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَاذِرُونَ veinnâ lecemî`un ḥâẕirûn. Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi. And indeed, we are a cautious society... " Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2989 369 26 57 19 فَأَخْرَجْنَاهُم مِّن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ feaḫracnâhüm min cennâtiv ve`uyûn. Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık. So We removed them from gardens and springs Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2990 369 26 58 19 وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ vekünûziv vemeḳâmin kerîm. Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık. And treasures and honorable station - Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2991 369 26 59 19 كَذَٰلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ keẕâlik. veevraŝnâhâ benî isrâîl. Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık. Thus. And We caused to inherit it the Children of Israel. Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2992 369 26 60 19 فَأَتْبَعُوهُم مُّشْرِقِينَ feetbe`ûhüm müşriḳîn. Firavun ve adamları güneş üzerlerine doğarken onların ardına düştüler. So they pursued them at sunrise. Sayfa 369, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 370
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2993 370 26 61 19 فَلَمَّا تَرَاءَى الْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَابُ مُوسَىٰ إِنَّا لَمُدْرَكُونَ felemmâ terâe-lcem`âni ḳâle aṣḥâbü mûsâ innâ lemüdrakûn. İki topluluk birbirini gördüğünde, Musa'nın adamları: "İşte yakalandık" dediler. And when the two companies saw one another, the companions of Moses said, "Indeed, we are to be overtaken!" Sayfa 370, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2994 370 26 62 19 قَالَ كَلَّا ۖ إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ ḳâle kellâ. inne me`iye rabbî seyehdîn. Musa: "Hayır; Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir" dedi. [Moses] said, "No! Indeed, with me is my Lord; He will guide me." Sayfa 370, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2995 370 26 63 19 فَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنِ اضْرِب بِّعَصَاكَ الْبَحْرَ ۖ فَانفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظِيمِ feevḥaynâ ilâ mûsâ eni-ḍrib bi`aṣâke-lbaḥr. fenfeleḳa fekâne küllü firḳin keṭṭavdi-l`ażîm. Bunun üzerine Biz Musa'ya: "Değneğinle denize vur" diye vahyettik. Hemen deniz ikiye ayrıldı, her parçası yüce bir dağ gibiydi. Then We inspired to Moses, "Strike with your staff the sea," and it parted, and each portion was like a great towering mountain. Sayfa 370, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2996 370 26 64 19 وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ veezlefnâ ŝemme-l'âḫarîn. İşte oraya, geridekileri de yaklaştırdık. And We advanced thereto the pursuers. Sayfa 370, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2997 370 26 65 19 وَأَنجَيْنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُ أَجْمَعِينَ veenceynâ mûsâ vemem me`ahû ecme`în. Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık. And We saved Moses and those with him, all together. Sayfa 370, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2998 370 26 66 19 ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ ŝümme agraḳne-l'âḫarîn. Öbürlerini suda boğduk. Then We drowned the others. Sayfa 370, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
2999 370 26 67 19 إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn. Bunda şüphesiz ders vardır, ama çoğu inanmamıştır. Indeed in that is a sign, but most of them were not to be believers. Sayfa 370, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء
3000 370 26 68 19 وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ veinne rabbeke lehüve-l`azîzü-rraḥîm. Doğrusu Rabbin, güçlü olandır, merhamet edendir. And indeed, your Lord - He is the Exalted in Might, the Merciful. Sayfa 370, Cuz 19, الشعراء, Ash-Shuara—الشعراء

Sayfalar

CSV