Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 308
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2301 308 19 51 16 وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسَىٰ ۚ إِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَّبِيًّا veẕkür fi-lkitâbi mûsâ. innehû kâne muḫleṣav vekâne rasûlen nebiyyâ. Kitap'da Musa'ya dair anlattıklarımızı da an. O seçkin kılınmış bir insan, tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi. And mention in the Book, Moses. Indeed, he was chosen, and he was a messenger and a prophet. Sayfa 308, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2302 308 19 52 16 وَنَادَيْنَاهُ مِن جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا venâdeynâhü min cânibi-ṭṭûri-l'eymeni veḳarrabnâhü neciyyâ. Ona Tur'un sağ yanından seslenmiş ve konuşmak için onu yaklaştırmıştık. And We called him from the side of the mount at [his] right and brought him near, confiding [to him]. Sayfa 308, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2303 308 19 53 16 وَوَهَبْنَا لَهُ مِن رَّحْمَتِنَا أَخَاهُ هَارُونَ نَبِيًّا vevehebnâ lehû mir raḥmetinâ eḫâhü hârûne nebiyyâ. Rahmetimizden, kardeşi Harun'u bir peygamber olarak ona bağışladık. And We gave him out of Our mercy his brother Aaron as a prophet. Sayfa 308, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2304 308 19 54 16 وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِسْمَاعِيلَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُولًا نَّبِيًّا veẕkür fi-lkitâbi ismâ`îl. innehû kâne ṣâdiḳa-lva`di vekâne rasûlen nebiyyâ. Kitap'da İsmail'e dair anlattıklarımızı da an. Çünkü o sözünde doğru bir kimse idi, tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi. And mention in the Book, Ishmael. Indeed, he was true to his promise, and he was a messenger and a prophet. Sayfa 308, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 309
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2305 309 19 55 16 وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَكَانَ عِندَ رَبِّهِ مَرْضِيًّا vekâne ye'müru ehlehû biṣṣalâti vezzekâh. vekâne `inde rabbihî merḍiyyâ. Çevresinde bulunanlara namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi. Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti. And he used to enjoin on his people prayer and zakah and was to his Lord pleasing. Sayfa 309, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2306 309 19 56 16 وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِدْرِيسَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا veẕkür fi-lkitâbi idrîs. innehû kâne ṣiddîḳan nebiyyâ. Kitap'da İdris'i de zikret, çünkü o dosdoğru bir peygamberdi. And mention in the Book, Idrees. Indeed, he was a man of truth and a prophet. Sayfa 309, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2307 309 19 57 16 وَرَفَعْنَاهُ مَكَانًا عَلِيًّا verafa`nâhü mekânen `aliyyâ. Biz onu yüce bir yere yükselttik. And We raised him to a high station. Sayfa 309, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2308 309 19 58 16 أُولَٰئِكَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ مِن ذُرِّيَّةِ آدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْرَائِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَا ۚ إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُ الرَّحْمَٰنِ خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا ۩ ülâike-lleẕîne en`ame-llâhü `aleyhim mine-nnebiyyîne min ẕürriyyeti âdeme vemimmen ḥamelnâ me`a nûḥ. vemin ẕürriyyeti ibrâhîme veisrâîle vemimmen hedeynâ vectebeynâ. iẕâ tütlâ `aleyhim âyâtü-rraḥmâni ḫarrû süccedev vebükiyyâ. İşte bunlar Allah'ın kendilerine nimetler sunduğu peygamberler; Adem'in soyundan, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan; İbrahim ve İsmail'in neslinden ve doğru yola erdirdiğimizden, seçip beğendiklerimizdendirler. Rahman'ın ayetleri onlara okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. Those were the ones upon whom Allah bestowed favor from among the prophets of the descendants of Adam and of those We carried [in the ship] with Noah, and of the descendants of Abraham and Israel, and of those whom We guided and chose. When the verses of the Most Merciful were recited to them, they fell in prostration and weeping. Sayfa 309, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2309 309 19 59 16 ۞ فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ ۖ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا feḫalefe mim ba`dihim ḫalfün eḍâ`u-ṣṣalâte vettebe`ü-şşehevâti fesevfe yelḳavne gayyâ. Onların ardından, namazı bırakan, şehvetlerine uyan bir nesil geldi. İşte bunlar azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir. But there came after them successors who neglected prayer and pursued desires; so they are going to meet evil - Sayfa 309, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2310 309 19 60 16 إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ شَيْئًا illâ men tâbe veâmene ve`amile ṣâliḥan feülâike yedḫulûne-lcennete velâ yużlemûne şey'â. Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş yapanlar bunun dışındadır. Bunlar hiçbir haksızlığa uğratılmadan, Rahman'ın kullarına gaybde vadettiği cennete, Adn cennetlerine gireceklerdir. Şüphesiz, O'nun sözü yerini bulacaktır. Except those who repent, believe and do righteousness; for those will enter Paradise and will not be wronged at all. Sayfa 309, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2311 309 19 61 16 جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ عِبَادَهُ بِالْغَيْبِ ۚ إِنَّهُ كَانَ وَعْدُهُ مَأْتِيًّا cennâti `adnini-lletî ve`ade-rraḥmânü `ibâdehû bilgayb. innehû kâne va`dühû me'tiyyâ. Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş yapanlar bunun dışındadır. Bunlar hiçbir haksızlığa uğratılmadan, Rahman'ın kullarına gaybde vadettiği cennete, Adn cennetlerine gireceklerdir. Şüphesiz, O'nun sözü yerini bulacaktır. [Therein are] gardens of perpetual residence which the Most Merciful has promised His servants in the unseen. Indeed, His promise has ever been coming. Sayfa 309, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2312 309 19 62 16 لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا إِلَّا سَلَامًا ۖ وَلَهُمْ رِزْقُهُمْ فِيهَا بُكْرَةً وَعَشِيًّا lâ yesme`ûne fîhâ lagven illâ selâmâ. velehüm rizḳuhüm fîhâ bükratev ve`aşiyyâ. Orada boş sözler değil sadece esenlik veren sözler işitirler. Orada rızıklarını sabah akşam hazır bulurlar. They will not hear therein any ill speech - only [greetings of] peace - and they will have their provision therein, morning and afternoon. Sayfa 309, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2313 309 19 63 16 تِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي نُورِثُ مِنْ عِبَادِنَا مَن كَانَ تَقِيًّا tilke-lcennetü-lletî nûriŝü min `ibâdinâ men kâne teḳiyyâ. Kullarımızdan Allah'a karşı gelmekten sakınanları mirasçı kılacağımız Cennet işte budur. That is Paradise, which We give as inheritance to those of Our servants who were fearing of Allah. Sayfa 309, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2314 309 19 64 16 وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ ۖ لَهُ مَا بَيْنَ أَيْدِينَا وَمَا خَلْفَنَا وَمَا بَيْنَ ذَٰلِكَ ۚ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيًّا vemâ netenezzelü illâ biemri rabbik. lehû mâ beyne eydînâ vemâ ḫalfenâ vemâ beyne ẕâlik. vemâ kâne rabbüke nesiyyâ. Cebrail: "Biz ancak Rabbinin buyruğu ile ineriz, geçmişimizi geleceğimizi ve ikisinin arasındakileri bilmek O'na mahsustur. Rabbin unutkan değildir." [Gabriel said], "And we [angels] descend not except by the order of your Lord. To Him belongs that before us and that behind us and what is in between. And never is your Lord forgetful - Sayfa 309, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 310
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2315 310 19 65 16 رَّبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا فَاعْبُدْهُ وَاصْطَبِرْ لِعِبَادَتِهِ ۚ هَلْ تَعْلَمُ لَهُ سَمِيًّا rabbü-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehümâ fa`büdhü vaṣṭabir li`ibâdetih. hel ta`lemü lehû semiyyâ. O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. Öyleyse Ona ibadette sabırlı ol. Hiç O'na benzeyen bir şey bilir misin? Lord of the heavens and the earth and whatever is between them - so worship Him and have patience for His worship. Do you know of any similarity to Him?" Sayfa 310, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2316 310 19 66 16 وَيَقُولُ الْإِنسَانُ أَإِذَا مَا مِتُّ لَسَوْفَ أُخْرَجُ حَيًّا veyeḳûlü-l'insânü eiẕâ mâ mittü lesevfe uḫracü ḥayyâ. İnsan: "Ben öldüğümde mi diriltileceğim?" der. And the disbeliever says, "When I have died, am I going to be brought forth alive?" Sayfa 310, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2317 310 19 67 16 أَوَلَا يَذْكُرُ الْإِنسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِن قَبْلُ وَلَمْ يَكُ شَيْئًا evelâ yeẕküru-l'insânü ennâ ḫalaḳnâhü min ḳablü velem yekü şey'â. Bu insan kendisi önceden bir şey değilken onu yaratmış olduğumuzu hatırlamaz mi? Does man not remember that We created him before, while he was nothing? Sayfa 310, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2318 310 19 68 16 فَوَرَبِّكَ لَنَحْشُرَنَّهُمْ وَالشَّيَاطِينَ ثُمَّ لَنُحْضِرَنَّهُمْ حَوْلَ جَهَنَّمَ جِثِيًّا feverabbike lenaḥşürannehüm veşşeyâṭîne ŝümme lenuḥḍirannehüm ḥavle cehenneme ciŝiyyâ. Rabbine and olsun ki Biz onları mutlaka uydukları şeytanlarla beraber haşredeceğiz. Sonra cehennemin yanında diz çöktürerek hazır bulunduracağız. So by your Lord, We will surely gather them and the devils; then We will bring them to be present around Hell upon their knees. Sayfa 310, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2319 310 19 69 16 ثُمَّ لَنَنزِعَنَّ مِن كُلِّ شِيعَةٍ أَيُّهُمْ أَشَدُّ عَلَى الرَّحْمَٰنِ عِتِيًّا ŝümme lenenzi`anne min külli şî`atin eyyühüm eşeddü `ale-rraḥmâni `itiyyâ. Sonra her toplumdan Rahman'a en çok kimin baş kaldırdığını ortaya koyacağız. Then We will surely extract from every sect those of them who were worst against the Most Merciful in insolence. Sayfa 310, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم
2320 310 19 70 16 ثُمَّ لَنَحْنُ أَعْلَمُ بِالَّذِينَ هُمْ أَوْلَىٰ بِهَا صِلِيًّا ŝümme lenaḥnü a`lemü billeẕîne hüm evlâ bihâ ṣiliyyâ. Cehenneme girmeye en layık olanları Biz biliriz. Then, surely it is We who are most knowing of those most worthy of burning therein. Sayfa 310, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم

Sayfalar

CSV