2327 |
311 |
19 |
77 |
16 |
أَفَرَأَيْتَ الَّذِي كَفَرَ بِآيَاتِنَا وَقَالَ لَأُوتَيَنَّ مَالًا وَوَلَدًا |
eferaeyte-lleẕî kefera biâyâtinâ veḳâle leûteyenne mâlev veveledâ. |
Ayetlerimizi inkar eden ve "bana elbette mal ve çocuk verilecektir" diyeni gördün mu? |
Then, have you seen he who disbelieved in Our verses and said, "I will surely be given wealth and children [in the next life]?" |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2328 |
311 |
19 |
78 |
16 |
أَطَّلَعَ الْغَيْبَ أَمِ اتَّخَذَ عِندَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا |
eṭṭale`a-lgaybe emi-tteḫaẕe `inde-rraḥmâni `ahdâ. |
O görülmeyeni mi biliyor, yoksa Rahman katından bir söz mü almıştır? |
Has he looked into the unseen, or has he taken from the Most Merciful a promise? |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2329 |
311 |
19 |
79 |
16 |
كَلَّا ۚ سَنَكْتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُ مِنَ الْعَذَابِ مَدًّا |
kellâ. senektübü mâ yeḳûlü venemüddü lehû mine-l`aẕâbi meddâ. |
Hayır, söylediğini yazacağız ve onun azabını uzattıkça uzatacağız. |
No! We will record what he says and extend for him from the punishment extensively. |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2330 |
311 |
19 |
80 |
16 |
وَنَرِثُهُ مَا يَقُولُ وَيَأْتِينَا فَرْدًا |
veneriŝühû mâ yeḳûlü veye'tînâ ferdâ. |
Bahsettikleri şeyler Bize kalacaktır, kendisi Bize tek olarak gelecektir. |
And We will inherit him [in] what he mentions, and he will come to Us alone. |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2331 |
311 |
19 |
81 |
16 |
وَاتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ آلِهَةً لِّيَكُونُوا لَهُمْ عِزًّا |
vetteḫaẕû min dûni-llâhi âlihetel liyekûnû lehüm `izzâ. |
Onlar kendilerine kuvvet ve şeref kazandırsın diye, Allah'ı bırakarak tanrılar edindiler. |
And they have taken besides Allah [false] deities that they would be for them [a source of] honor. |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2332 |
311 |
19 |
82 |
16 |
كَلَّا ۚ سَيَكْفُرُونَ بِعِبَادَتِهِمْ وَيَكُونُونَ عَلَيْهِمْ ضِدًّا |
kellâ. seyekfürûne bi`ibâdetihim veyekûnûne `aleyhim ḍiddâ. |
Hayır, tanrıları kendilerinin ibadetlerini inkar edecekler ve onlara düşman olacaklardır. |
No! Those "gods" will deny their worship of them and will be against them opponents [on the Day of Judgement]. |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2333 |
311 |
19 |
83 |
16 |
أَلَمْ تَرَ أَنَّا أَرْسَلْنَا الشَّيَاطِينَ عَلَى الْكَافِرِينَ تَؤُزُّهُمْ أَزًّا |
elem tera ennâ erselne-şşeyâṭîne `ale-lkâfirîne teüzzühüm ezzâ. |
Kafirlerin üzerine onları kışkırtan şeytanlar gönderdiğimizi bilmiyor musun? |
Do you not see that We have sent the devils upon the disbelievers, inciting them to [evil] with [constant] incitement? |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2334 |
311 |
19 |
84 |
16 |
فَلَا تَعْجَلْ عَلَيْهِمْ ۖ إِنَّمَا نَعُدُّ لَهُمْ عَدًّا |
felâ ta`cel `aleyhim. innemâ ne`uddü lehüm `addâ. |
Öyleyse onların acele yok olmalarını isteme. Biz onların günlerini saydıkça sayıyoruz. |
So be not impatient over them. We only count out to them a [limited] number. |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2335 |
311 |
19 |
85 |
16 |
يَوْمَ نَحْشُرُ الْمُتَّقِينَ إِلَى الرَّحْمَٰنِ وَفْدًا |
yevme naḥşüru-lmütteḳîne ile-rraḥmâni vefdâ. |
sakınanları o gün Rahman'ın huzurunda O'na gelmiş konuklar olarak toplarız, suçluları suya götürür gibi cehenneme süreriz. |
On the Day We will gather the righteous to the Most Merciful as a delegation |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2336 |
311 |
19 |
86 |
16 |
وَنَسُوقُ الْمُجْرِمِينَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ وِرْدًا |
venesûḳu-lmücrimîne ilâ cehenneme virdâ. |
sakınanları o gün Rahman'ın huzurunda O'na gelmiş konuklar olarak toplarız, suçluları suya götürür gibi cehenneme süreriz. |
And will drive the criminals to Hell in thirst |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2337 |
311 |
19 |
87 |
16 |
لَّا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِندَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا |
lâ yemlikûne-şşefâ`ate illâ meni-tteḫaẕe `inde-rraḥmâni `ahdâ. |
Rahman'ın katında bir ahd almış olandan başkası asla şefaatte bulunamıyacaktır. |
None will have [power of] intercession except he who had taken from the Most Merciful a covenant. |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2338 |
311 |
19 |
88 |
16 |
وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَٰنُ وَلَدًا |
veḳâlü-tteḫaẕe-rraḥmânü veledâ. |
Bazı kimseler: "Rahman çocuk edindi" dediler |
And they say, "The Most Merciful has taken [for Himself] a son." |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2339 |
311 |
19 |
89 |
16 |
لَّقَدْ جِئْتُمْ شَيْئًا إِدًّا |
leḳad ci'tüm şey'en iddâ. |
And olsun ki, ortaya pek kötü bir şey attınız. |
You have done an atrocious thing. |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |
2340 |
311 |
19 |
90 |
16 |
تَكَادُ السَّمَاوَاتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْهُ وَتَنشَقُّ الْأَرْضُ وَتَخِرُّ الْجِبَالُ هَدًّا |
tekâdü-ssemâvâtü yetefeṭṭarne minhü vetenşeḳḳu-l'arḍu veteḫirru-lcibâlü heddâ. |
Rahman'a çocuk isnat etmelerinden ötürü neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar göçecekti. |
The heavens almost rupture therefrom and the earth splits open and the mountains collapse in devastation |
Sayfa 311, Cuz 16, مريم, Maryam—مريم |