2401 |
315 |
20 |
53 |
16 |
الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَسَلَكَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّن نَّبَاتٍ شَتَّىٰ |
elleẕî ce`ale lekümü-l'arḍa mehdev veseleke leküm fîhâ sübülev veenzele mine-ssemâi mââ. feaḫracnâ bihî ezvâcem min nebetin şettâ. |
Sizin için yeryüzünü döşeyen, yollar açan, gökten su indiren O'dur. Biz o su ile türlü türlü, çift çift bitkiler yetiştirdik. |
[It is He] who has made for you the earth as a bed [spread out] and inserted therein for you roadways and sent down from the sky, rain and produced thereby categories of various plants. |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |
2402 |
315 |
20 |
54 |
16 |
كُلُوا وَارْعَوْا أَنْعَامَكُمْ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّأُولِي النُّهَىٰ |
külû ver`av en`âmeküm. inne fî ẕâlike leâyâtil liüli-nnühâ. |
İster yiyin, ister hayvanlarınızı otlatın, onlarda akıl sahipleri için şüphesiz dersler vardır. |
Eat [therefrom] and pasture your livestock. Indeed, in that are signs for those of intelligence. |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |
2403 |
315 |
20 |
55 |
16 |
۞ مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَفِيهَا نُعِيدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً أُخْرَىٰ |
minhâ ḫalaḳnâküm vefîhâ nü`îdüküm veminhâ nuḫricüküm târaten uḫrâ. |
Sizi yerden yarattık, oraya döndüreceğiz, sizi tekrar oradan çıkaracağız. |
From the earth We created you, and into it We will return you, and from it We will extract you another time. |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |
2404 |
315 |
20 |
56 |
16 |
وَلَقَدْ أَرَيْنَاهُ آيَاتِنَا كُلَّهَا فَكَذَّبَ وَأَبَىٰ |
veleḳad eraynâhü âyâtinâ küllehâ fekeẕẕebe veebâ. |
And olsun ki Firavun'a bütün delillerimizi gösterdik de yalan sayıp kabulden çekindi ve: "Ey Musa! Sihirbazlığınla bizi yurdumuzdan çıkarmaya mı geldin? Şimdi biz de seninkinin benzeri bir sihri sana göstereceğiz. Bizimle senin aranda bir vakit tayinet ki sen de biz de düz bir yerde bulunalım da caymayalım" dedi. |
And We certainly showed Pharaoh Our signs - all of them - but he denied and refused. |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |
2405 |
315 |
20 |
57 |
16 |
قَالَ أَجِئْتَنَا لِتُخْرِجَنَا مِنْ أَرْضِنَا بِسِحْرِكَ يَا مُوسَىٰ |
ḳâle eci'tenâ lituḫricenâ min arḍinâ bisiḥrike yâ mûsâ. |
And olsun ki Firavun'a bütün delillerimizi gösterdik de yalan sayıp kabulden çekindi ve: "Ey Musa! Sihirbazlığınla bizi yurdumuzdan çıkarmaya mı geldin? Şimdi biz de seninkinin benzeri bir sihri sana göstereceğiz. Bizimle senin aranda bir vakit tayinet ki sen de biz de düz bir yerde bulunalım da caymayalım" dedi. |
He said, "Have you come to us to drive us out of our land with your magic, O Moses? |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |
2406 |
315 |
20 |
58 |
16 |
فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِّثْلِهِ فَاجْعَلْ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ مَوْعِدًا لَّا نُخْلِفُهُ نَحْنُ وَلَا أَنتَ مَكَانًا سُوًى |
felene'tiyenneke bisiḥrim miŝlihî fec`al beynenâ vebeyneke mev`idel lâ nuḫlifühû naḥnü velâ ente mekânen süvâ. |
And olsun ki Firavun'a bütün delillerimizi gösterdik de yalan sayıp kabulden çekindi ve: "Ey Musa! Sihirbazlığınla bizi yurdumuzdan çıkarmaya mı geldin? Şimdi biz de seninkinin benzeri bir sihri sana göstereceğiz. Bizimle senin aranda bir vakit tayinet ki sen de biz de düz bir yerde bulunalım da caymayalım" dedi. |
Then we will surely bring you magic like it, so make between us and you an appointment, which we will not fail to keep and neither will you, in a place assigned." |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |
2407 |
315 |
20 |
59 |
16 |
قَالَ مَوْعِدُكُمْ يَوْمُ الزِّينَةِ وَأَن يُحْشَرَ النَّاسُ ضُحًى |
ḳâle mev`idüküm yevmü-zzîneti veey yuḥşera-nnâsü ḍuḥâ. |
Musa: "Buluşma zamanımız sizin bayram gününüzde, insanların toplandığı kuşluk vaktidir" dedi. |
[Moses] said, "Your appointment is on the day of the festival when the people assemble at mid-morning." |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |
2408 |
315 |
20 |
60 |
16 |
فَتَوَلَّىٰ فِرْعَوْنُ فَجَمَعَ كَيْدَهُ ثُمَّ أَتَىٰ |
fetevellâ fir`avnü feceme`a keydehû ŝümme etâ. |
Firavun döndü, tuzaklarını toplayıp o gün geldi. |
So Pharaoh went away, put together his plan, and then came [to Moses]. |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |
2409 |
315 |
20 |
61 |
16 |
قَالَ لَهُم مُّوسَىٰ وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَيُسْحِتَكُم بِعَذَابٍ ۖ وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرَىٰ |
ḳâle lehüm mûsâ veyleküm lâ tefterû `ale-llâhi keẕiben feyüsḥiteküm bi`aẕâb. veḳad ḫâbe meni-fterâ. |
Musa onlara: "Size yazıklar olsun! Allah'a karşı yalan uydurmayın, yoksa sizi azabla yok eder. Allah'a iftira eden hüsrana uğrar" dedi. |
Moses said to the magicians summoned by Pharaoh, "Woe to you! Do not invent a lie against Allah or He will exterminate you with a punishment; and he has failed who invents [such falsehood]." |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |
2410 |
315 |
20 |
62 |
16 |
فَتَنَازَعُوا أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ وَأَسَرُّوا النَّجْوَىٰ |
fetenâza`û emrahüm beynehüm veeserrü-nnecvâ. |
Sihirbazlar işi aralarında tartıştılar ve konuşmalarını gizli tuttular. |
So they disputed over their affair among themselves and concealed their private conversation. |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |
2411 |
315 |
20 |
63 |
16 |
قَالُوا إِنْ هَٰذَانِ لَسَاحِرَانِ يُرِيدَانِ أَن يُخْرِجَاكُم مِّنْ أَرْضِكُم بِسِحْرِهِمَا وَيَذْهَبَا بِطَرِيقَتِكُمُ الْمُثْلَىٰ |
ḳâlû in hâẕâni lesâḥirâni yürîdâni ey yuḫricâküm min arḍiküm bisiḥrihimâ veyeẕhebâ biṭarîḳatikümü-lmüŝlâ. |
Musa ile Harun'u göstererek: "Bu iki sihirbaz, sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak, sizin en üstün dininizi ortadan kaldırmak istiyorlar; onun için tuzaklarınızı bir araya getirin, sonra sırayla gelin. Bugün üstün gelen başarıya erecektir" dediler. |
They said, "Indeed, these are two magicians who want to drive you out of your land with their magic and do away with your most exemplary way. |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |
2412 |
315 |
20 |
64 |
16 |
فَأَجْمِعُوا كَيْدَكُمْ ثُمَّ ائْتُوا صَفًّا ۚ وَقَدْ أَفْلَحَ الْيَوْمَ مَنِ اسْتَعْلَىٰ |
feecmi`û keydeküm ŝümme-'tû ṣaffâ. veḳad efleḥa-lyevme meni-sta`lâ. |
Musa ile Harun'u göstererek: "Bu iki sihirbaz, sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak, sizin en üstün dininizi ortadan kaldırmak istiyorlar; onun için tuzaklarınızı bir araya getirin, sonra sırayla gelin. Bugün üstün gelen başarıya erecektir" dediler. |
So resolve upon your plan and then come [forward] in line. And he has succeeded today who overcomes." |
Sayfa 315, Cuz 16, طه, Taha—طه |