Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 316
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2421 316 20 73 16 إِنَّا آمَنَّا بِرَبِّنَا لِيَغْفِرَ لَنَا خَطَايَانَا وَمَا أَكْرَهْتَنَا عَلَيْهِ مِنَ السِّحْرِ ۗ وَاللَّهُ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ innâ âmennâ birabbinâ liyagfira lenâ ḫaṭâyânâ vemâ ekrahtenâ `aleyhi mine-ssiḥr. vellâhü ḫayruv veebḳâ. İman eden sihirbazlar: "Seni, gelen apaçık mucizelere ve bizi yaratana üstün tutmayacağız. Ne hüküm vereceksen ver. Sen, ancak bu dünya hayatına hükmedebilirsin. Doğrusu biz, yanılmalarımızı ve bize zorla yaptırdığın sihri bağışlaması için Rabbimize iman ettik. Allah'ın vereceği mükafat daha iyi ve daha devamlıdır" dediler. Indeed, we have believed in our Lord that He may forgive us our sins and what you compelled us [to do] of magic. And Allah is better and more enduring." Sayfa 316, Cuz 16, طه, Taha—طه
2422 316 20 74 16 إِنَّهُ مَن يَأْتِ رَبَّهُ مُجْرِمًا فَإِنَّ لَهُ جَهَنَّمَ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَىٰ innehû mey ye'ti rabbehû mücrimen feinne lehû cehennem. lâ yemûtü fîhâ velâ yaḥyâ. Rabbine suçlu olarak gelen bilsin ki, cehennem onun içindir. Orada ne ölür, ne yaşar. Indeed, whoever comes to his Lord as a criminal - indeed, for him is Hell; he will neither die therein nor live. Sayfa 316, Cuz 16, طه, Taha—طه
2423 316 20 75 16 وَمَن يَأْتِهِ مُؤْمِنًا قَدْ عَمِلَ الصَّالِحَاتِ فَأُولَٰئِكَ لَهُمُ الدَّرَجَاتُ الْعُلَىٰ vemey ye'tihî mü'minen ḳad `amile-ṣṣâliḥâti feülâike lehümü-dderacâtü-l`ulâ. Rabbine inanmış ve yararlı iş yaparak gelenlere, işte onlara, en üstün dereceler, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları Adn cennetleri vardır. Bu, arınanların mükafatıdır. But whoever comes to Him as a believer having done righteous deeds - for those will be the highest degrees [in position]: Sayfa 316, Cuz 16, طه, Taha—طه
2424 316 20 76 16 جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ۚ وَذَٰلِكَ جَزَاءُ مَن تَزَكَّىٰ cennâtü `adnin tecrî min taḥtihe-l'enhâru ḫâlidîne fîhâ. veẕâlike cezâü men tezekkâ. Rabbine inanmış ve yararlı iş yaparak gelenlere, işte onlara, en üstün dereceler, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları Adn cennetleri vardır. Bu, arınanların mükafatıdır. Gardens of perpetual residence beneath which rivers flow, wherein they abide eternally. And that is the reward of one who purifies himself. Sayfa 316, Cuz 16, طه, Taha—طه
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 317
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2425 317 20 77 16 وَلَقَدْ أَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي فَاضْرِبْ لَهُمْ طَرِيقًا فِي الْبَحْرِ يَبَسًا لَّا تَخَافُ دَرَكًا وَلَا تَخْشَىٰ veleḳad evḥaynâ ilâ mûsâ en esri bi`ibâdî faḍrib lehüm ṭarîḳan fi-lbaḥri yebesâ. lâ teḫâfü derakev velâ taḫşâ. And olsun ki Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yürüt, denizde onlara kuru bir yol aç, batmaktan ve düşmanların yetişmesinden korkma, endişe etme" diye vahyettik. And We had inspired to Moses, "Travel by night with My servants and strike for them a dry path through the sea; you will not fear being overtaken [by Pharaoh] nor be afraid [of drowning]." Sayfa 317, Cuz 16, طه, Taha—طه
2426 317 20 78 16 فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ بِجُنُودِهِ فَغَشِيَهُم مِّنَ الْيَمِّ مَا غَشِيَهُمْ feetbe`ahüm fir`avnü bicünûdihî fegaşiyehüm mine-lyemmi mâ gaşiyehüm. Firavun, ordusuyla onları takip etti, deniz de onları içine alıverdi, hem de ne alış! So Pharaoh pursued them with his soldiers, and there covered them from the sea that which covered them, Sayfa 317, Cuz 16, طه, Taha—طه
2427 317 20 79 16 وَأَضَلَّ فِرْعَوْنُ قَوْمَهُ وَمَا هَدَىٰ veeḍalle fir`avnü ḳavmehû vemâ hedâ. Firavun, milletini saptırdı, onlara doğru yolu göstermedi. And Pharaoh led his people astray and did not guide [them]. Sayfa 317, Cuz 16, طه, Taha—طه
2428 317 20 80 16 يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ قَدْ أَنجَيْنَاكُم مِّنْ عَدُوِّكُمْ وَوَاعَدْنَاكُمْ جَانِبَ الطُّورِ الْأَيْمَنَ وَنَزَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ yâ benî isrâîle ḳad enceynâküm min `adüvviküm veve`adnâküm cânibe-ṭṭûri-l'eymene venezzelnâ `aleykümü-lmenne vesselvâ. Ey İsrailoğulları! Sizleri düşmanınızdan kurtardık, Tur'un sağ yanını size vadettik ve üzerinize kudret helvasıyla bıldırcın indirdik. O Children of Israel, We delivered you from your enemy, and We made an appointment with you at the right side of the mount, and We sent down to you manna and quails, Sayfa 317, Cuz 16, طه, Taha—طه
2429 317 20 81 16 كُلُوا مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَلَا تَطْغَوْا فِيهِ فَيَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبِي ۖ وَمَن يَحْلِلْ عَلَيْهِ غَضَبِي فَقَدْ هَوَىٰ külû min ṭayyibâti mâ razaḳnâküm velâ taṭgav fîhi feyeḥille `aleyküm gaḍabî. vemey yaḥlil `aleyhi gaḍabî feḳad hevâ. Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yiyin, bunda aşırı gitmeyin ki gazabımı haketmeyesiniz. Gazabımı hakeden kimse muhakkak mahvolur. [Saying], "Eat from the good things with which We have provided you and do not transgress [or oppress others] therein, lest My anger should descend upon you. And he upon whom My anger descends has certainly fallen." Sayfa 317, Cuz 16, طه, Taha—طه
2430 317 20 82 16 وَإِنِّي لَغَفَّارٌ لِّمَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا ثُمَّ اهْتَدَىٰ veinnî legaffârul limen tâbe veâmene ve`amile ṣâliḥan ŝümme-htedâ. Doğrusu Ben, tevbe edeni, inanıp yararlı iş işleyerek doğru yola gireni bağışlarım. But indeed, I am the Perpetual Forgiver of whoever repents and believes and does righteousness and then continues in guidance. Sayfa 317, Cuz 16, طه, Taha—طه
2431 317 20 83 16 ۞ وَمَا أَعْجَلَكَ عَن قَوْمِكَ يَا مُوسَىٰ vemâ a`celeke `an ḳavmike yâ mûsâ. Musa! Seni milletinden daha çabuk gelmeye sevkeden nedir? dedik. [Allah] said, "And what made you hasten from your people, O Moses?" Sayfa 317, Cuz 16, طه, Taha—طه
2432 317 20 84 16 قَالَ هُمْ أُولَاءِ عَلَىٰ أَثَرِي وَعَجِلْتُ إِلَيْكَ رَبِّ لِتَرْضَىٰ ḳâle hüm ülâi `alâ eŝerî ve`aciltü ileyke rabbi literḍâ. Musa: "Onlar ardımdadır, Rabbim! Hoşnut olman için Sana acele geldim" dedi. He said, "They are close upon my tracks, and I hastened to You, my Lord, that You be pleased." Sayfa 317, Cuz 16, طه, Taha—طه
2433 317 20 85 16 قَالَ فَإِنَّا قَدْ فَتَنَّا قَوْمَكَ مِن بَعْدِكَ وَأَضَلَّهُمُ السَّامِرِيُّ ḳâle feinnâ ḳad fetennâ ḳavmeke mim ba`dike veeḍallehümü-ssâmiriyy. Allah: "Doğrusu Biz, senden sonra milletini sınadık; Samiri onları saptırdı" dedi. [Allah] said, "But indeed, We have tried your people after you [departed], and the Samiri has led them astray." Sayfa 317, Cuz 16, طه, Taha—طه
2434 317 20 86 16 فَرَجَعَ مُوسَىٰ إِلَىٰ قَوْمِهِ غَضْبَانَ أَسِفًا ۚ قَالَ يَا قَوْمِ أَلَمْ يَعِدْكُمْ رَبُّكُمْ وَعْدًا حَسَنًا ۚ أَفَطَالَ عَلَيْكُمُ الْعَهْدُ أَمْ أَرَدتُّمْ أَن يَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبٌ مِّن رَّبِّكُمْ فَأَخْلَفْتُم مَّوْعِدِي ferace`a mûsâ ilâ ḳavmihî gaḍbâne esifâ. ḳâle yâ ḳavmi elem ye`idküm rabbüküm va`den ḥasenâ. efeṭâle `aleykümü-l`ahdü em erattüm ey yeḥille `aleyküm gaḍabüm mir rabbiküm feaḫleftüm mev`idî. Musa, milletine kızgın ve üzgün olarak döndü. "Ey milletim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Uzun bir zaman mı geçti, yoksa Rabbinizin gazabına mı uğramak istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?" dedi. So Moses returned to his people, angry and grieved. He said, "O my people, did your Lord not make you a good promise? Then, was the time [of its fulfillment] too long for you, or did you wish that wrath from your Lord descend upon you, so you broke your promise [of obedience] to me?" Sayfa 317, Cuz 16, طه, Taha—طه
2435 317 20 87 16 قَالُوا مَا أَخْلَفْنَا مَوْعِدَكَ بِمَلْكِنَا وَلَٰكِنَّا حُمِّلْنَا أَوْزَارًا مِّن زِينَةِ الْقَوْمِ فَقَذَفْنَاهَا فَكَذَٰلِكَ أَلْقَى السَّامِرِيُّ ḳâlû mâ aḫlefnâ mev`ideke bimelkinâ velâkinnâ ḥummilnâ evzâram min zîneti-lḳavmi feḳaẕefnâhâ fekeẕâlike elḳa-ssâmiriyy. Onlar: "Sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. O milletin ziynet eşyasından bize yükler dolusu taşıtıldı. Biz onları ateşe attık, aynı şekilde Samiri de attı" dediler. They said, "We did not break our promise to you by our will, but we were made to carry burdens from the ornaments of the people [of Pharaoh], so we threw them [into the fire], and thus did the Samiri throw." Sayfa 317, Cuz 16, طه, Taha—طه
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 318
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2436 318 20 88 16 فَأَخْرَجَ لَهُمْ عِجْلًا جَسَدًا لَّهُ خُوَارٌ فَقَالُوا هَٰذَا إِلَٰهُكُمْ وَإِلَٰهُ مُوسَىٰ فَنَسِيَ feaḫrace lehüm `iclen cesedel lehû ḫuvârun feḳâlû hâẕâ ilâhüküm veilâhü mûsâ fenesî. Bunun üzerine Samiri onlara böğüren bir buzağı heykeli ortaya koydu. O ve adamları: "Bu sizin de Musa'nın da tanrısıdır, ama o unuttu" dediler. And he extracted for them [the statue of] a calf which had a lowing sound, and they said, "This is your god and the god of Moses, but he forgot." Sayfa 318, Cuz 16, طه, Taha—طه
2437 318 20 89 16 أَفَلَا يَرَوْنَ أَلَّا يَرْجِعُ إِلَيْهِمْ قَوْلًا وَلَا يَمْلِكُ لَهُمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا efelâ yeravne ellâ yerci`u ileyhim ḳavlev velâ yemlikü lehüm ḍarrav velâ nef`â. Görmüyorlar mıydı ki, o heykel onlara ne söz söyleyebilir, ne zarar ve ne de fayda verebilirdi? Did they not see that it could not return to them any speech and that it did not possess for them any harm or benefit? Sayfa 318, Cuz 16, طه, Taha—طه
2438 318 20 90 16 وَلَقَدْ قَالَ لَهُمْ هَارُونُ مِن قَبْلُ يَا قَوْمِ إِنَّمَا فُتِنتُم بِهِ ۖ وَإِنَّ رَبَّكُمُ الرَّحْمَٰنُ فَاتَّبِعُونِي وَأَطِيعُوا أَمْرِي veleḳad ḳâle lehüm hârûnü min ḳablü yâ ḳavmi innemâ fütintüm bih. veinne rabbekümü-rraḥmânü fettebi`ûnî veeṭî`û emrî. And olsun ki, Harun da onlara önceden: "Ey milletim! Siz bu buzağı ile sınanıyorsunuz. Sizin gerçek Rabbiniz Rahman'dır. Bana uyun, emrime itaat edin" demişti. And Aaron had already told them before [the return of Moses], "O my people, you are only being tested by it, and indeed, your Lord is the Most Merciful, so follow me and obey my order." Sayfa 318, Cuz 16, طه, Taha—طه
2439 318 20 91 16 قَالُوا لَن نَّبْرَحَ عَلَيْهِ عَاكِفِينَ حَتَّىٰ يَرْجِعَ إِلَيْنَا مُوسَىٰ ḳâlû len nebraḥa `aleyhi `âkifîne ḥattâ yerci`a ileynâ mûsâ. Musa bize dönene kadar buna sarılmaktan vazgeçmeyeceğiz demişlerdi. They said, "We will never cease being devoted to the calf until Moses returns to us." Sayfa 318, Cuz 16, طه, Taha—طه
2440 318 20 92 16 قَالَ يَا هَارُونُ مَا مَنَعَكَ إِذْ رَأَيْتَهُمْ ضَلُّوا ḳâle yâ hârûnü mâ mene`ake iẕ raeytehüm ḍallû. Musa gelince: "Harun! Onların sapıttığını görünce seni benim yolumdan gitmekten alıkoyan nedir? Benim emrime karşı mı geldin?" dedi. [Moses] said, "O Aaron, what prevented you, when you saw them going astray, Sayfa 318, Cuz 16, طه, Taha—طه

Sayfalar

CSV