
inne rabbeke hüve a`lemü bimen ḍalle `an sebîlih. vehüve a`lemü bilmühtedîn.
Arapça:
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ
Türkçe:
Senin Rabbin, evet O'dur kendi yolundan kimin saptığını en iyi bilen. Ve O'dur kimin doğruya ve güzele kılavuzlandığını en iyi bilen.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir. Hidayete ereni de en iyi bilen O'dur.
Diyanet Vakfı:
Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi en iyi bilendir, hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur
İngilizce:
Verily it is thy Lord that knoweth best, which (among men) hath strayed from His Path: and He knoweth best those who receive (true) Guidance.
Fransızca:
C'est ton Seigneur qui connaît mieux ceux qui s'égarent de Son chemin, et il connaît mieux ceux qui suivent la bonne voie.
Almanca:
Gewiß, dein HERR weiß besser Bescheid über denjenigen, der von Seinem Weg abirrte, und ER weiß besser Bescheid über die Rechtgeleiteten.
Rusça:
Твой Господь лучше знает тех, кто сбился с Его пути, и лучше знает тех, кто следует прямым путем.
Açıklama:

felâ tüṭi`i-lmükeẕẕibîn.
Arapça:
فَلَا تُطِعِ الْمُكَذِّبِينَ
Türkçe:
O halde, yalanlayanlara itaat etme!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O halde, yalanlayıcılara itaat etme.
Diyanet Vakfı:
O halde, (hakikati) yalan sayanlara boyun eğme!
İngilizce:
So hearken not to those who deny (the Truth).
Fransızca:
N'obéis pas à ceux qui crient en mensonge,
Almanca:
So höre nicht auf die Ableugner.
Rusça:
Посему не повинуйся обвиняющим во лжи!
Açıklama:

veddû lev tüdhinü feyüdhinûn.
Arapça:
وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ
Türkçe:
İstediler ki sen, alttan alıp gevşek davranasın/yağcılık edesin de onlar da yağcılık etsinler/yumuşaklık göstersinler.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar istediler ki yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.
Diyanet Vakfı:
Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.
İngilizce:
Their desire is that thou shouldst be pliant: so would they be pliant.
Fransızca:
Ils aimeraient bien que tu transiges avec eux afin qu'ils transigent avec toi.
Almanca:
Sie wünschten sich, du würdest dich anbiedern, dann biedern sie sich an.
Rusça:
Они хотели бы, чтобы ты был уступчив, и тогда они тоже стали бы уступчивы.
Açıklama:

velâ tüṭi` külle ḥallâfim mehîn.
Arapça:
وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَّهِينٍ
Türkçe:
Şunların hiçbirine eğilme, uyma: Çok yemin eden, bayağı-alçak,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şunların hiçbirine boyun eğme: Yemin edip duran aşağılık,
Diyanet Vakfı:
Şunların hiçbirine itaat etme: yemin edip duran, aşağılık,
İngilizce:
Heed not the type of despicable men,- ready with oaths,
Fransızca:
Et n'obéis à aucun grand jureur, méprisable,
Almanca:
Und höre nicht auf jeden erniedrigten Viel-Schwörenden,
Rusça:
Не повинуйся всякому расточителю клятв, презренному,
Açıklama:

hemmâzim meşşâim binemîm.
Arapça:
هَمَّازٍ مَّشَّاءٍ بِنَمِيمٍ
Türkçe:
Alaycı/gammaz, koğuculuk için dolaşıp duran,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Daima kusur arayıp kınayan, hep lâf götürüp getiren,
Diyanet Vakfı:
(Herkesi) kötüleğen, söz götürüp getiren,
İngilizce:
A slanderer, going about with calumnies,
Fransızca:
grand diffamateur, grand colporteur de médisance,
Almanca:
(der) bloßstellend, Namima verbreitend,
Rusça:
хулителю, разносящему сплетни,
Açıklama:

mennâ`il lilḫayri mü`tedin eŝîm.
Arapça:
مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ
Türkçe:
Hayrı engelleyen, sınır tanımaz-saldırgan, günaha batmış,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayra engel olan, saldırgan, günahkâr,
Diyanet Vakfı:
Hayra engel olan, mütecaviz ve saldırgan günahkar,
İngilizce:
(Habitually) hindering (all) good, transgressing beyond bounds, deep in sin,
Fransızca:
grand empêcheur du bien, transgresseur, grand pécheur,
Almanca:
das Gute verhindernd, Aggression begehend, viel verfehlend
Rusça:
скупящемуся на добро, преступнику, грешнику,
Açıklama:

`utüllim ba`de ẕâlike zenîm.
Arapça:
عُتُلٍّ بَعْدَ ذَٰلِكَ زَنِيمٍ
Türkçe:
Kaba/obur, bütün bunlardan sonra da soyu bozuk, kötülükle damgalı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kaba ve haşin, sonra da kötülükle damgalı,
Diyanet Vakfı:
Kaba ve kötülükle damgalı,
İngilizce:
Violent (and cruel),- with all that, base-born,-
Fransızca:
au cur dur, et en plus de cela bâtard .
Almanca:
und flegelhaft ist, auch dazu noch ein Bastard ist.
Rusça:
жестокому, к тому же самозванцу,
Açıklama:

en kâne ẕâ mâliv vebenîn.
Arapça:
أَن كَانَ ذَا مَالٍ وَبَنِينَ
Türkçe:
Mal ve oğullar sahibi olmuş da ne olmuş?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Mal ve oğulları var diye (böyle davranır).
Diyanet Vakfı:
Mal ve oğullar sahibi olmuş diye (böyle yolunu şaşırmış)
İngilizce:
Because he possesses wealth and (numerous) sons.
Fransızca:
Même s'il est doté de richesses et (de nombreux) enfants.
Almanca:
3 (Dies nur), weil er über Vermögen und Kinder verfügte.
Rusça:
даже если он будет богат и будет иметь сыновей.
Açıklama:

iẕâ tütlâ `aleyhi âyâtünâ ḳâle esâṭîru-l'evvelîn.
Arapça:
إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ
Türkçe:
Ayetlerimiz ona okunduğunda şöyle der: "Daha öncekilerin masalları!"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendisine âyetlerimiz okunduğunda: "Eskilerin masalları" der.
Diyanet Vakfı:
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman o, "Öncekilerin masalları!" der.
İngilizce:
When to him are rehearsed Our Signs, "Tales of the ancients", he cries!
Fransızca:
Quand Nos versets lui sont récités, il dit : "Des contes d'anciens".
Almanca:
Wenn ihm Unsere Ayat vorgetragen wurden, sagte er: "Es sind Legenden der Früheren."
Rusça:
Когда ему читают Наши аяты, он говорит: "Сказки древних народов!"
Açıklama:

senesimühû `ale-lḫurṭûm.
Arapça:
سَنَسِمُهُ عَلَى الْخُرْطُومِ
Türkçe:
Yakında biz onun hortumu üzerine damga basacağız/burnunu sürteceğiz.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yakında biz onu hortumunun (burnunun) üzerinden damgalayacağız.
Diyanet Vakfı:
Biz yakında onun burnuna damga vuracağız (kibirini kırıp rezil edeceğiz).
İngilizce:
Soon shall We brand (the beast) on the snout!
Fransızca:
Nous le marquerons sur le museau [nez] .
Almanca:
WIR werden ihn auf dem Rüssel brandmarken.
Rusça:
Мы заклеймим его хобот (нос).
Açıklama:
Sayfalar
