Sayfa 375

vetteḳu-lleẕî ḫaleḳaküm velcibillete-l'evvelîn.

Türkçe:
"Sizi ve önceki nesilleri yaratandan sakının!"
İngilizce:
And fear Him Who created you and (who created) the generations before (you)
Fransızca:
Et craignez Celui qui vous a créés, vous et les anciennes générations".
Almanca:
Und handelt Taqwa gemäß Dem gegenüber, Der euch und die erste Schöpfung erschuf."
Rusça:
Бойтесь Того, Кто сотворил вас и первые поколения".
Arapça:
وَاتَّقُوا الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْأَوَّلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun.
Diyanet Vakfı:
Sizi ve önceki nesilleri yaratan (Allah) dan korkun.

ḳâlû innemâ ente mine-lmüseḥḥarîn.

Türkçe:
Dediler: "Sen fena halde büyülenmişsin."
İngilizce:
They said: "Thou art only one of those bewitched!
Fransızca:
Ils dirent : "Tu es certes du nombre des ensorcelés;
Almanca:
Sie sagten: "Du bist nur von den Verzauberten!
Rusça:
Они сказали: "Ты - всего лишь один из околдованных.
Arapça:
قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar şöyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin."
Diyanet Vakfı:
Onlar şöyle dediler: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!

vemâ ente illâ beşer miŝlünâ vein neżunnüke lemine-lkâẕibîn.

Türkçe:
"Sen bizim gibi bir insandan başka şey değilsin. Biz senin yalancılardan olduğunu düşünüyoruz."
İngilizce:
Thou art no more than a mortal like us, and indeed we think thou art a liar!
Fransızca:
Tu n'es qu'un homme comme nous; et vraiment nous pensons que tu es du nombre des menteurs.
Almanca:
Und du bist nicht anderes als ein Mensch wie wir. Auch wir glauben, daß du doch von den Lügnern bist!
Rusça:
Ты - всего лишь такой же человек, как и мы, и мы полагаем, что ты являешься одним из лжецов.
Arapça:
وَمَا أَنتَ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا وَإِن نَّظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sen de bizim gibi bir beşerden başka nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz.
Diyanet Vakfı:
Sen de, ancak bizim gibi bir beşersin. Bilki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz.

feesḳiṭ `aleynâ kisefem mine-ssemâi in künte mine-ṣṣâdiḳîn.

Türkçe:
"Eğer doğru sözlülerdensen, hadi üzerimize gökten parçalar düşür!"
İngilizce:
Now cause a piece of the sky to fall on us, if thou art truthful!
Fransızca:
Fais donc tomber sur nous des morceaux du ciel si tu es du nombre des véridiques ! "
Almanca:
Also laß über uns Stücke aus dem Himmel fallen, solltest du von den Wahrhaftigen sein."
Rusça:
Низринь на нас осколок неба, если ты являешься одним из тех, кто говорит правду".
Arapça:
فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِّنَ السَّمَاءِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düşürüver.
Diyanet Vakfı:
Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten azap yağdır.

ḳâle rabbî a`lemü bimâ ta`melûn.

Türkçe:
Şuayb dedi: "Yapmakta olduğunuzu Rabbim daha iyi bilir."
İngilizce:
He said: "My Lord knows best what ye do."
Fransızca:
Il dit : "Mon Seigneur sait mieux ce que vous faites".
Almanca:
Er sagte: "Mein HERR weiß besser Bescheid über das, was ihr tut."
Rusça:
Он сказал: "Мой Господь лучше знает о том, что вы совершаете".
Arapça:
قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şuayb, "Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir" dedi.
Diyanet Vakfı:
Şuayb: Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir, dedi.

fekeẕẕebûhü feeḫaẕehüm `aẕâbü yevmi-żżulleh. innehû kâne `aẕâbe yevmin `ażîm.

Türkçe:
Onu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir günün azabıydı.
İngilizce:
But they rejected him. Then the punishment of a day of overshadowing gloom seized them, and that was the Penalty of a Great Day.
Fransızca:
Mais ils le traitèrent de menteur. Alors, le châtiment du jour de l'Ombre les saisit. Ce fut le châtiment d'un jour terrible.
Almanca:
Dann bezichtigten sie ihn der Lüge, dann richtete sie die Peinigung des Schirm-Tages. Gewiß, es war eine Peinigung eines gewaltigen Tages.
Rusça:
Они сочли его лжецом, и их постигли мучения в день тени. Воистину, это были мучения в Великий день.
Arapça:
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi!
Diyanet Vakfı:
Velhasıl onu yalancı saydilar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!

inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.

Türkçe:
Bunda elbette bir ibret var ama onların çoğu inanan kişiler değildi.
İngilizce:
Verily in that is a Sign: but most of them do not believe.
Fransızca:
Voilà bien là un prodige. Cependant, la plupart d'entre eux ne croient pas.
Almanca:
Gewiß, darin ist doch eine Aya. Und viele von ihnen waren keine Mumin.
Rusça:
Воистину, в этом - знамение, но большинство их не стали верующими.
Arapça:
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.
Diyanet Vakfı:
Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.

veinne rabbeke lehüve-l`azîzü-rraḥîm.

Türkçe:
Ve senin Rabbin mutlak Azîz, mutlak Rahîm'dir.
İngilizce:
And verily thy Lord is He, the Exalted in Might, Most Merciful.
Fransızca:
Et ton Seigneur, c'est en vérité Lui le Tout Puissant, le Très Miséricordieux.
Almanca:
Und gewiß, dein HERR ist doch Der Allwürdige, Der Allgnädige.
Rusça:
Воистину, твой Господь - Могущественный, Милосердный.
Arapça:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

veinnehû letenzîlü rabbi-l`âlemîn.

Türkçe:
Kesin olan şu ki, o âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir.
İngilizce:
Verily this is a Revelation from the Lord of the Worlds:
Fransızca:
Ce (Coran) ci, c'est le Seigneur de l'univers qui l'a fait descendre,
Almanca:
Und gewiß, er (der Quran) ist eine Hinabsendung Des HERRN aller Schöpfung.
Rusça:
Воистину, это - Ниспослание от Господа миров.
Arapça:
وَإِنَّهُ لَتَنزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve muhakkak ki bu (Kur'ân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.
Diyanet Vakfı:
Muhakkak ki o (Kur'an) alemlerin Rabbinin indirmesidir.

nezele bihi-rrûḥu-l'emîn.

Türkçe:
O güvenilir Rûh indirdi onu,
İngilizce:
With it came down the spirit of Faith and Truth-
Fransızca:
et l'Esprit fidèle est descendu avec cela
Almanca:
Mit ihm kam Ar-ruhul-amin herunter
Rusça:
Верный Дух (Джибрил) сошел с ним
Arapça:
نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Resulüm!) Onu Rûhu'lemin (Cebrail) indirdi;
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) Onu Ruhu'l-emin (Cebrail) indirdi.

Sayfalar

Sayfa 375 beslemesine abone olun.