
nezzâ`atel lişşevâ.
Türkçe:
Yakar-kavurur deriyi/koparıp götürür kolu-bacağı.
İngilizce:
Plucking out (his being) right to the skull!-
Fransızca:
arrachant brutalement la peau du crâne.
Almanca:
Abziehende der Kopfhäute,
Rusça:
сдирающее кожу с головы,
Arapça:
نَزَّاعَةً لِّلشَّوَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Derileri kavurur, soyar.
Diyanet Vakfı:
Derileri kavurup soyar.

ted`û men edbera vetevellâ.
Türkçe:
Çağırır, sırtını dönüp uzaklaşanı,
İngilizce:
Inviting (all) such as turn their backs and turn away their faces (from the Right).
Fransızca:
Il appellera celui qui tournait le dos et s'en allait,
Almanca:
die denjenigen ruft, der den Rücken kehrte und sich abwandte
Rusça:
зовущее тех, кто повернулся спиной и отвернулся,
Arapça:
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çağırır, sırtını dönüp gideni,
Diyanet Vakfı:
Yüz çevirip geri döneni, (kendine) çağırır!

veceme`a feev`â.
Türkçe:
Toplayıp kasada yığanı/depolayanı.
İngilizce:
And collect (wealth) and hide it (from use)!
Fransızca:
amassait et thésaurisait.
Almanca:
und anhäufte, dann (nur für sich) behielt.
Rusça:
кто копил и прятал.
Arapça:
وَجَمَعَ فَأَوْعَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Mal toplayıp kasada yığanı,
Diyanet Vakfı:
(Servet) toplayıp yığan kimseyi!.

inne-l'insâne ḫuliḳa helû`â.
Türkçe:
İşin gereği şu ki insan; aceleci/hırslı/sabırsız/ tahammülsüz yaratılmıştır.
İngilizce:
Truly man was created very impatient;-
Fransızca:
Oui, l'homme a été créé instable [très inquiet];
Almanca:
Gewiß, der Mensch wurde als ein ängstlich Ungeduldiger erschaffen.
Rusça:
Воистину, человек создан нетерпеливым,
Arapça:
۞ إِنَّ الْإِنسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu insan dayanıksız ve huysuz yaratılmıştır.
Diyanet Vakfı:
Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır.

iẕâ messehü-şşerru cezû`â.
Türkçe:
Kendisine kötülük/hoşnutsuzluk dokununca basar bağırır.
İngilizce:
Fretful when evil touches him;
Fransızca:
quand le malheur le touche, il est abattu;
Almanca:
Wenn ihn das Böse trifft, so ist er äußerst ungeduldig
Rusça:
беспокойным, когда его касается беда,
Arapça:
إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır.
Diyanet Vakfı:
Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder.

veiẕâ messehü-lḫayru menû`â.
Türkçe:
Kendisine hayır ve nimet ulaşınca ondan başkalarının yararlanmasına engel olur.
İngilizce:
And niggardly when good reaches him;-
Fransızca:
et quand le bonheur le touche, il est refuseur.
Almanca:
und wenn ihn das Gute trifft, ist er äußerst geizig,
Rusça:
и скупым, когда его касается добро.
Arapça:
وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendisine hayır dokundu mu cimrilik eder.
Diyanet Vakfı:
Ona imkan verildiğinde ise pinti kesilir.

ille-lmüṣallîn.
Türkçe:
Namazlarını/dualarını yerine getirenler müstesna.
İngilizce:
Not so those devoted to Prayer;-
Fransızca:
Sauf ceux qui pratiquent la Salat
Almanca:
außer den Betenden,
Rusça:
Это не относится к молящимся,
Arapça:
إِلَّا الْمُصَلِّينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.
Diyanet Vakfı:
Ancak şunlar öyle değildir: Namaz kılanlar,

elleẕîne hüm `alâ ṣalâtihim dâimûn.
Türkçe:
Bunlar, namazlarında/dualarında süreklidirler.
İngilizce:
Those who remain steadfast to their prayer;
Fransızca:
qui sont assidu à leurs Salats,
Almanca:
die ihr rituelles Gebet stets einhalten,
Rusça:
которые регулярно совершают свой намаз,
Arapça:
الَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar ki namazlarını sürekli kılarlar.
Diyanet Vakfı:
Ki, onlar namazlarında devamlıdırlar (ihmal göstermezler;).

velleẕîne fî emvâlihim ḥaḳḳum ma`lûm.
Türkçe:
Bunların mallarında belirli bir hak vardır:
İngilizce:
And those in whose wealth is a recognised right.
Fransızca:
et sur les bien desquels il y a un droit bien déterminé [la Zakat]
Almanca:
sowie denjenigen, in deren Vermögensgütern ein festgesetztes Recht ist
Rusça:
которые выделяют известную долю своего имущества
Arapça:
وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَّعْلُومٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onların mallarında belli bir hak vardır,
Diyanet Vakfı:
Mallarında, belli bir hak vardır,

lissâili velmaḥrûm.
Türkçe:
Yoksul ve yoksun için.
İngilizce:
For the (needy) who asks and him who is prevented (for some reason from asking);
Fransızca:
pour le mendiant et le déshérité;
Almanca:
für den Bittenden und den Ausgeschlossenen,
Rusça:
для просящих и обездоленных,
Arapça:
لِّلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için.
Diyanet Vakfı:
Saile ve mahruma(vermek için).
Sayfalar
