Arapça:
وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَّعْلُومٌ
Çeviriyazı:
velleẕîne fî emvâlihim ḥaḳḳum ma`lûm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onların mallarında belli bir hak vardır,
Diyanet İşleri:
Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve öyle kişilerdir onlar ki mallarında malum bir hak var.
Şaban Piriş:
Onların mallarında belli bir hak vardır.
Edip Yüksel:
Paralarında bilinen bir pay (zekat) ayrılmıştır,
Ali Bulaç:
Ve onların mallarında belirli bir hak vardır:
Suat Yıldırım:
Onlar o kimselerdir ki mallarında isteyen ve yoksun olanların haklarını ayırırlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
70:23
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunların mallarında belirli bir hak vardır:
Bekir Sadak:
70:29
İbni Kesir:
Ve onlar ki
Adem Uğur:
Mallarında, belli bir hak vardır,
İskender Ali Mihr:
Ve onlar, mallarında belirli bir hak bulunanlardır.
Celal Yıldırım:
(24-25) Mallarında, muhtaç durumda olana, maldan yoksun bulunana belirli bir hak ayıranlar.
Tefhim ul Kuran:
Ve onların mallarında belirli bir hak vardır.
Fransızca:
et sur les bien desquels il y a un droit bien déterminé [la Zakat]
İspanyolca:
parte de cuyos bienes es de derecho
İtalyanca:
e sui cui beni c'è un riconosciuto diritto,
Almanca:
sowie denjenigen, in deren Vermögensgütern ein festgesetztes Recht ist
Çince:
他们的财产中有一个定份,
Hollandaca:
En zij, die gereed zijn, een zeker voegzaam deel van hunne bezittingen te geven.
Rusça:
которые выделяют известную долю своего имущества
Somalice:
Kuwa Xoolahoodana xaq la ogyahay ka bixiya.
Swahilice:
Na ambao katika mali yao iko haki maalumu
Uygurca:
ئۇلار ماللىرىدىن تىلەيدىغان پېقىرغا ۋە تىلىمەيدىغان پېقىرغا مۇئەييەن ھەق (يەنى زاكات) بېرىدۇ
Japonca:
またかれらの富が,公正であると認められている者,
Arapça (Ürdün):
«والذين في أموالهم حق معلوم» هو الزكاة.
Hintçe:
और जिनके माल में माँगने वाले और न माँगने वाले के
Tayca:
และบรรดาผู้ที่ในทรัพย์สินของพวกเขามีส่วนที่ถูกกำหนดไว้
İbranice:
ולאלה שמפרישים מהונם חלק ידוע
Hırvatça:
i oni u čijim imecima ima poznato pravo
Rumence:
şi de cei din ale căror averi au parte
Transliteration:
Waallatheena fee amwalihim haqqun maAAloomun
Türkçe:
Bunların mallarında belirli bir hak vardır:
Sahih International:
And those within whose wealth is a known right
İngilizce:
And those in whose wealth is a recognised right.
Azerbaycanca:
O kəslər ki, onların mallarında müəyyən bir haqq (pay) vardır -
Süleyman Ateş:
Onların mallarında belli bir hisse vardır:
Diyanet Vakfı:
Mallarında, belli bir hak vardır,
Erhan Aktaş:
Onlar, mallarında belirli bir pay ayıranlardır;(1)
Kral Fahd:
mallarında, kalmışa belli bir hak tanıyanlar;
Hasan Basri Çantay:
(24-25) Mallarında sâil ve mahrum için belli bir hak tanıyanlar,
Muhammed Esed:
ve şunlar: malları üzerinde (başkasının) hak sahibi olduğunu kabul edenler,
Gültekin Onan:
Ve onların mallarında belirli bir hak vardır.
Ali Fikri Yavuz:
Onlar ki, mallarında belirli bir hak vardır:
Portekizce:
E em cujos bens há uma parcela intrínseca,
İsveççe:
och som av vad de äger [anslår] rättmätiga andelar
Farsça:
و آنان که در اموالشان حقّی معلوم است
Kürtçe:
ئەوانەی کە بەشێکی دیاریكراو لە ماڵ وسامانیاندا ھەیە (تەرخانكراوە)
Özbekçe:
Уларнинг молу мулкларида мвълум ҳақ бордир.
Malayca:
Dan mereka (yang menentukan bahagian) pada harta-hartanya, menjadi hak yang termaklum -
Arnavutça:
dhe që në pasurinë e tyre ka të caktuar një pjesë,
Bulgarca:
и в чиито имоти е заделен дял
Sırpça:
и они у чијим имовинама има одређени део
Çekçe:
kdo stanovili podíl z jmění svého
Urduca:
جن کے مالوں میں،
Tacikçe:
ва онон, ки дар молҳояшон ҳаққест муъайян
Tatarca:
Вә аларның малларында бер билгеле булган өлеш бардыр.
Endonezyaca:
dan orang-orang yang dalam hartanya tersedia bagian tertentu,
Amharca:
እነዚያም በገንዘቦቻቸው ላይ የታወቀ መብት ያለባቸው የኾኑት፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்களுடைய செல்வங்களில் குறிப்பிட்ட உரிமை உண்டு,
Korece:
그들의 재물은 정당한 것으로
Vietnamca:
Và những người trích một phần nhất định từ tài sản của mình như một nghĩa vụ bắt buộc,
Ayet Linkleri: