Cuz 16

 
00:00

elleẕîne ḍalle sa`yühüm fi-lḥayâti-ddünyâ vehüm yaḥsebûne ennehüm yuḥsinûne ṣun`â.

Arapça:

الَّذِينَ ضَلَّ سَعْيُهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ يَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ يُحْسِنُونَ صُنْعًا

Türkçe:

O kimselerdir ki, dünya hayatındaki çabaları boşa gitmiştir de onlar sanayileşmeyi/işi hâlâ güzel yaptıklarını sanırlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onların dünya hayatında çalışmaları boşa gitmiştir. Oysa onlar güzel işler yaptıklarını sanıyorlardı.

Diyanet Vakfı:

(Bunlar;) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.

İngilizce:

Those whose efforts have been wasted in this life, while they thought that they were acquiring good by their works?

Fransızca:

Ceux dont l'effort, dans la vie présente, s'est égaré, alors qu'ils s'imaginent faire le bien.

Almanca:

Es sind diejenigen, deren Bestreben im diesseitigen Leben verfehlt war, während sie dachten, sie bewerkstelligten doch Gutes.

Rusça:

О тех, чьи усилия заблудились в мирской жизни, хотя они думали, что поступают хорошо?

Açıklama:
 
00:00

ülâike-lleẕîne keferû biâyâti rabbihim veliḳâihî feḥabiṭat a`mâlühüm felâ nüḳîmü lehüm yevme-lḳiyâmeti veznâ.

Arapça:

أُولَٰئِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَلِقَائِهِ فَحَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فَلَا نُقِيمُ لَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَزْنًا

Türkçe:

Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na ulaşmayı inkâr etmişler de bütün amelleri boşa çıkmıştır. Bu yüzden kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız/onlara hiçbir değer vermeyiz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte onlar, Rabblerinin âyetlerini ve O'nun huzuruna çıkacaklarını inkâr etmişlerdir de bu yüzden iyilik altında yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız.

Diyanet Vakfı:

İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir ki, biz onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız.

İngilizce:

They are those who deny the Signs of their Lord and the fact of their having to meet Him (in the Hereafter): vain will be their works, nor shall We, on the Day of Judgment, give them any weight.

Fransızca:

Ceux-là qui ont nié les signes de leur Seigneur, ainsi que Sa rencontre. Leurs actions sont donc vaines". Nous ne leur assignerons pas de poids au Jour de la Résurrection.

Almanca:

Es sind diese, die den Ayat ihres HERRN und Dessen Begegnung gegenüber Kufr betrieben haben, so wurden ihre Handlungen zunichte. Und am Tage der Auferstehung messen WIR ihnen keinerlei Bedeutung bei.

Rusça:

Это - те, которые не уверовали в знамения своего Господа и во встречу с Ним. Тщетны будут их деяния, и в День воскресения Мы не определим для них никакого веса".

Açıklama:
 
00:00

ẕâlike cezâühüm cehennemü bimâ keferû vetteḫaẕû âyâtî verusülî hüzüvâ.

Arapça:

ذَٰلِكَ جَزَاؤُهُمْ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُوا وَاتَّخَذُوا آيَاتِي وَرُسُلِي هُزُوًا

Türkçe:

İşte böyle! Cezaları cehennemdir. Çünkü nankörlük ettiler; ayetlerimi ve resullerimi eğlence aracı yaptılar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte böyle, onların cezaları cehennemdir. Çünkü inkâr etmişler ve benim âyetlerimi, peygamberlerimi alaya almışlardır.

Diyanet Vakfı:

İşte, inkar ettikleri, ayetlerimi ve resullerimi alaya aldıkları için onların cezası cehennemdir.

İngilizce:

That is their reward, Hell, because they rejected Faith, and took My Signs and My Messengers by way of jest.

Fransızca:

C'est que leur rétribution sera l'Enfer, pour avoir mécru et pris en raillerie Mes signes (enseignements) et Mes messagers.

Almanca:

Dies ist ihre Vergeltung - Dschahannam, für das, was sie an Kufr betrieben haben, und dafür, daß sie Meine Ayat und Meine Gesandten zu verspotten pflegten.

Rusça:

Геенна будет им воздаянием за то, что они не уверовали и насмехались над Моими знамениями и Моими посланниками.

Açıklama:
 
00:00

inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti kânet lehüm cennâtü-lfirdevsi nüzülâ.

Arapça:

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًا

Türkçe:

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onların konuk evleri Firdevs cennetleri olacaktır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İman edip salih ameller işleyenlere gelince, onlar için Firdevs cennetleri konak olmuştur.

Diyanet Vakfı:

İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır.

İngilizce:

As to those who believe and work righteous deeds, they have, for their entertainment, the Gardens of Paradise,

Fransızca:

Ceux qui croient et font de bonnes oeuvres auront pour résidence les Jardins du "Firdaws," (Paradis),

Almanca:

Gewiß, diejenigen, die den Iman verinnerlichen und gottgefällig Gutes tun - für sie sind die Dschannat von Al-Firdaus als Unterkunft bestimmt.

Rusça:

Воистину, обителью тех, которые уверовали и совершали праведные деяния, будут сады Фирдауса.

Açıklama:
 
00:00

ḫâlidîne fîhâ lâ yebgûne `anhâ ḥivelâ.

Arapça:

خَالِدِينَ فِيهَا لَا يَبْغُونَ عَنْهَا حِوَلًا

Türkçe:

Sürekli kalacaklardır orada. Çıkmak istemeyeceklerdir oradan.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İçlerinde ebedî olarak kalacaklar, oradan hiç ayrılmak istemeyeceklerdir. Bu hatırlatma ve uyarmayı yeterli görmeyip de daha fazla açıklama isteyenlere karşı ey Muhammed!

Diyanet Vakfı:

Orada ebedi kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.

İngilizce:

Wherein they shall dwell (for aye): no change will they wish for from them.

Fransızca:

où ils demeureront éternellement, sans désirer aucun changement.

Almanca:

Darin werden sie ewig bleiben, und sich daraus keinen Umzug wünschen.

Rusça:

Они пребудут в них вечно и не пожелают для себя перемен.

Açıklama:
 
00:00

ḳul lev kâne-lbaḥru midâdel likelimâti rabbî lenefide-lbaḥru ḳable en tenfede kelimâtü rabbî velev ci'nâ bimiŝlihî mededâ.

Arapça:

قُل لَّوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِّكَلِمَاتِ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَن تَنفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا

Türkçe:

De ki: "Rabbimin kelimeleri için deniz mürekkep olsa, Rabbimin kelimeleri tükenmeden önce deniz mutlaka biter. Bir o kadarını daha getirsek de yetmez."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Deki: "Eğer Rabbimin sözlerini yazmak için deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, deniz muhakkak tükenecekti, bir mislini daha yardımcı getirsek bile."

Diyanet Vakfı:

De ki: Rabbimin sözleri için derya mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir.

İngilizce:

Say: "If the ocean were ink (wherewith to write out) the words of my Lord, sooner would the ocean be exhausted than would the words of my Lord, even if we added another ocean like it, for its aid."

Fransızca:

Dis : "Si la mer était une encre [pour écrire] les paroles de mon Seigneur, certes la mer s'épuiserait avant que ne soient épuisées les paroles de mon Seigneur, quand même Nous lui apporterions son équivalent comme renfort".

Almanca:

Sag: "Wäre das Meer eine Schreibflüssigkeit für die Worte meines HERRN, würde das Meer auf jeden Fall ausgehen, bevor die Worte meines HERRN enden, auch dann sollten wir Seinesgleichen als Nachschub bringen."

Rusça:

Скажи: "Если бы море стало чернилами для слов моего Господа, то море иссякло бы до того, как иссякли бы Слова моего Господа, даже если бы Мы принесли в помощь ему такое же море".

Açıklama:
 
00:00

ḳul innemâ ene beşerum miŝlüküm yûḥâ ileyye ennemâ ilâhüküm ilâhüv vâḥid. femen kâne yercû liḳâe rabbihî felya`mel `amelen ṣâliḥav velâ yüşrik bi`ibâdeti rabbihî eḥadâ.

Arapça:

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَىٰ إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ ۖ فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا

Türkçe:

De ki: "Ben de sizin gibi bir insanım. Ancak, tanrınızın bir tek tanrı olduğu bana vahyediliyor. O halde, Rabbine kavuşmayı uman, hayra ve barışa yönelik iş yapsın ve Rabbine ibadette hiç kimseyi O'na ortak koşmasın."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin."

Diyanet Vakfı:

De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlah'ınızın, sadece bir İlah olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.

İngilizce:

Say: "I am but a man like yourselves, (but) the inspiration has come to me, that your Allah is one Allah: whoever expects to meet his Lord, let him work righteousness, and, in the worship of his Lord, admit no one as partner.

Fransızca:

Dis : "Je suis en fait un être humain comme vous. Ils m'a été révélé que votre Dieu est un Dieu unique ! Quiconque, donc, espère rencontrer son Seigneur, qu'il fasse de bonnes actions et qu'il n'associe dans son adoration aucun à son Seigneur".

Almanca:

Sag: "Ich bin nur ein Mensch euresgleichen, dem Wahy zuteil wird, daß euer Gott nur ein einziger Gott ist. Wer also die Begegnung seines HERRN erwartet, der soll gottgefällig gute Tat vollbringen und dem Dienen seines HERRN gegenüber keinerlei Schirk mit einem anderem betreiben.

Rusça:

Скажи: "Воистину, я - такой же человек, как и вы. Мне внушено откровение о том, что ваш Бог - Бог Единственный. Тот, кто надеется на встречу со своим Господом, пусть совершает праведные деяния и никому не поклоняется наряду со своим Господом".

Açıklama:
 
00:00

kâf-hâ-yâ-`ayn-ṣâd.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ كهيعص

Türkçe:

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.

Diyanet Vakfı:

Kaf. Ha. Ya. Ayn. Sad.

İngilizce:

Kaf. Ha. Ya. 'Ain. Sad.

Fransızca:

Kaf, Ha, Ya, Ain, Sad .

Almanca:

Kaf-ha-ja-'ain-sad .

Rusça:

Каф. Ха. Йа. Айн. Сад.

Açıklama:
 
00:00

ẕikru raḥmeti rabbike `abdehû zekeriyyâ.

Arapça:

ذِكْرُ رَحْمَتِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا

Türkçe:

Rabbinin rahmetinin, Zekeriyya kuluna anılışıdır bu...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bu, Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya olan rahmetini anmadır.

Diyanet Vakfı:

(Bu,) Rabbinin, Zekeriyya kuluna rahmetinin anılmasıdır.

İngilizce:

(This is) a recital of the Mercy of thy Lord to His servant Zakariya.

Fransızca:

C'est un récit de la miséricorde de ton Seigneur envers Son serviteur Zacharie.

Almanca:

Dies ist die Mitteilung über die Gnade, die dein HERR Seinem Diener Zakaria erwiesen hat,

Rusça:

Это является напоминанием о милости твоего Господа, оказанной Его рабу Закарийе (Захарие).

Açıklama:
 
00:00

iẕ nâdâ rabbehû nidâen ḫafiyyâ.

Arapça:

إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ نِدَاءً خَفِيًّا

Türkçe:

Hani o, Rabbine gizli bir sesle seslenmişti de,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bir zamanlar o, Rabbine gizlice (içinden) yalvarmıştı.

Diyanet Vakfı:

Hani o, gizli bir sesle Rabbine niyaz etmişti:

İngilizce:

Behold! he cried to his Lord in secret,

Fransızca:

Lorsqu'il invoqua son Seigneur d'une invocation secrète,

Almanca:

als dieser seinen HERRN mit einem unauffälligen Ruf anrief.

Rusça:

Вот он воззвал к своему Господу в тайне

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 16 beslemesine abone olun.