Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

43

Sûredeki Ayet No: 

79

Ayet No: 

4404

Sayfa No: 

495

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَمْ أَبْرَمُوا أَمْرًا فَإِنَّا مُبْرِمُونَ

Çeviriyazı: 

em ebramû emran feinnâ mübrimûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yoksa onlar hakka karşı gelmek için bir iş mi kararlaştırdılar? Biz de onları cezalandırmak için kararlıyız.

Diyanet İşleri: 

Yoksa bir işe mi karar verdiler? Doğrusu Biz de kararlıyız.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlar, kafirlikte ısrar ettiler, biz de onları cezalandırmada ısrar edeceğiz.

Şaban Piriş: 

Onlar (size hile kurmakta) işi sağlama aldıklarını mı düşünüyorlar? İşte biz de işi sağlam tutuyoruz.

Edip Yüksel: 

Yoksa onlar bir plan mı kurdular? Biz de plan kurarız.

Ali Bulaç: 

Yoksa onlar, işi sıkı mı tuttular? İşte şüphesiz Biz de işi sıkı tutanlarız.

Suat Yıldırım: 

Ey Resulüm! Onlar size hile kurmakta işi sağlama aldıklarını mı düşünüyorlar?İşte Biz de işi sağlam tutuyoruz.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Yoksa bir işi sapsağlam mı tuttular? Artık şüphe yok ki, sapsağlam tutan Biz´leriz.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yoksa bir iş ve oluşta kesin karara mı vardılar? Kuşkusuz, biz de kesin kararlıyız.

Bekir Sadak: 

Goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulananlarin hukumranligi kendisinin olan Allah en yucedir! Kiyamet saatini bilmek O´na aittir. O´na doneceksiniz.

İbni Kesir: 

Yoksa bir işe mi karar verdiler? Doğrusu Biz de kararlıyız.

Adem Uğur: 

Yoksa (müşrikler) bir işe kesin karar mı verdiler? Doğrusu biz de kararlıyız!

İskender Ali Mihr: 

Yoksa onlar işi sağlam mı tuttular? Muhakkak ki asıl biz, işi sağlam tutanlarız.

Celal Yıldırım: 

Yoksa onlar, işi sıkı mı tuttular ? Doğrusu biz de sıkı tutanlarız.

Tefhim ul Kuran: 

Yoksa onlar, işi sıkı mı tuttular? İşte şüphesiz biz de işi sıkı tutanlarız.

Fransızca: 

Ont-ils pris quelque décision [entre eux] ? Car c'est Nous qui décidons !

İspanyolca: 

¿Han tramado algo? Pues Nosotros también.

İtalyanca: 

Hanno voluto tendere le loro trame? Anche Noi abbiamo tramato.

Almanca: 

Oder entschlossen sie sich zu einem Ding?! Gewiß, WIR entschlossen Uns auch.

Çince: 

他们已决定一件事了吗?我也必决定一件事。

Hollandaca: 

Hebben de ongeloovigen een stelsel opgemaakt, om onzen profeet te verschalken?

Rusça: 

Приняли ли они (многобожники) окончательное решение? Мы уже приняли окончательное решение.

Somalice: 

Ma waxbayse gooyeen Gaaladu oo amar ah (dhibka Nabiga) anaguna waxbaan goynaynaa (ciqaabtooda).

Swahilice: 

Au waliweza kupitisha amri yao? Bali ni Sisi ndio tunao pitisha.

Uygurca: 

ئۇلار (مۇھەممەد ئەلەيھىسسالامغا سۇيىقەست قىلىشتا) بىر ئىشنى قارار قىلغان بولسا، بىز (مۇھەممەد ئەلەيھىسسالامغا) ياردەم بېرىشتە بىر ئىشنى قارار قىلىمىز

Japonca: 

かれら(マッカの多神教徒たち)は,(使徒に対し)策謀を張り廻らしたつもりだろうが,われこそ,(かれらに対して策謀を)廻らしてある。

Arapça (Ürdün): 

«أم أبرموا» أي كفار مكة: أحكموا «أمراً» في كيد محمد النبي «فإنا مبرمون» محكمون كيدنا في إهلاكهم.

Hintçe: 

क्या उन लोगों ने कोई बात ठान ली है हमने भी (कुछ ठान लिया है)

Tayca: 

หรือว่าพวกเขาได้ตกลงวางแผนในเรื่องใด ดังนั้นแน่นอนเราก็ได้ตกลงวางแผนเช่นกัน (ที่จะทำลายแผนของพวกเขา)

İbranice: 

אם הם הכינו תחבולה, גם אנחנו מכינים להם

Hırvatça: 

Ako oni pletu zamke, i Mi ćemo zamke njima postaviti.

Rumence: 

Au luat o hotărâre de nezdruncinat? Noi suntem Cei care luăm hotărârile de dezdruncinat!

Transliteration: 

Am abramoo amran fainna mubrimoona

Türkçe: 

Yoksa bir iş ve oluşta kesin karara mı vardılar? Kuşkusuz, biz de kesin kararlıyız.

Sahih International: 

Or have they devised [some] affair? But indeed, We are devising [a plan].

İngilizce: 

What! have they settled some plan (among themselves)? But it is We Who settle things.

Azerbaycanca: 

Yoxsa onlar (Peyğəmbərə hiylə qurmaqla) düzgün iş görmüşdülər?! Elə isə Biz də (onlara əzab verməklə) düzgün iş görürük!

Süleyman Ateş: 

Yoksa (hakka engel olma hususunda) bir iş mi kararlaştırdılar? Biz de (onları cezalandırmağa ve hakkı yerleştirmeğe) kararlıyız.

Diyanet Vakfı: 

Yoksa (müşrikler) bir işe kesin karar mı verdiler? Doğrusu biz de kararlıyız!

Erhan Aktaş: 

Yoksa onlar kesin karar mı verdiler? Biz de kesin kararlıyız!

Kral Fahd: 

Yoksa (müşrikler) bir işe kesin karar mı verdiler? Doğrusu biz de kararlıyız!

Hasan Basri Çantay: 

Yoksa onlar işi sağlam mı tutmuşlar?! İşte biz de hakıykaten sağlam tutanlarız!

Muhammed Esed: 

Öyle mi? (Hakikatin) ne olması gerektiğine onlar, (o, hakikati inkar edenler) mi karar verecek?

Gültekin Onan: 

Yoksa onlar, buyruğu sıkı mı tuttular? Şüphesiz biz de (buyruğu) sıkı tutanlarız.

Ali Fikri Yavuz: 

Yoksa onlar, (Hz. Peygambere hile kurmakta) işi sağlama mı bağladılar? İşte biz, (onları helâk etmekle işi) sağlam tutanlarız.

Portekizce: 

Quê! Porventura, tramaram alguma artimanha? Sabei que a desbarataremos!

İsveççe: 

Har de gjort upp en plan [hur de skall fastställa vad som är sanning]? Då sätter Vi Vår plan i verket!

Farsça: 

بلکه آنان کار [توطئه و نیرنگ بر ضد حق] را محکم کردند، پس ما هم کار [عذاب] را بر آنان محکم می کنیم.

Kürtçe: 

بەڵکو ئەوانە بۆ پیلان وفێڵیان (لەپێغەمبەر ﷺ) لێبڕان، بۆیە بەڕاستی ئێمەش (بۆ تۆڵە لێ سەندنیان) لێبڕاین

Özbekçe: 

Ёки улар бирон ишга қарор қилдиларми? Бас, Биз, албатта, қарор қилгувчимиз.

Malayca: 

Bahkan mereka (yang kafir) itu telah mengambil keputusan menjalankan satu rancangan (hendak membunuh Rasul Kami), maka Kami juga mengambil keputusan (menggagalkan rancangan mereka).

Arnavutça: 

Nëse ata (mohuesit) kurdisin kurtha, edhe Ne do t’u vëmë kurtha (në dënim).

Bulgarca: 

Нима [неверниците] нещо друго са решили? Но Ние също сме решили.

Sırpça: 

Ако они спремају замке, и Ми ћемо замке њима да поставимо.

Çekçe: 

Že zosnovali nějakou lest? Však my také proti nim zosnujeme léčku!

Urduca: 

کیا اِن لوگوں نے کوئی اقدام کرنے کا فیصلہ کر لیا ہے؟ اچھا تو ہم بھی پھر ایک فیصلہ کیے لیتے ہیں

Tacikçe: 

Оё онҳо дар эътиқоди худ пой фишурдаанд? Мо ҳам пой фишурдаем.

Tatarca: 

Алар хакка каршы мәкерлек кылсалар, Без дә аларга каршы каты мәкерлек кылырбыз. Алар хакны җимерә алмаслар, әмма үзләре һәлак булырлар.

Endonezyaca: 

Bahkan mereka telah menetapkan satu tipu daya (jahat), maka sesungguhnya Kami menetapkan pula.

Amharca: 

ይልቁንም (በነቢዩ ላይ በማደም) ነገርን አጠነከሩን? እኛም (ተንኮላቸውን ወደእነርሱ በመመለስ) አጠንካሪዎች ነን፡፡

Tamilce: 

(இந்த உண்மைக்கு எதிராக) ஒரு காரியத்தை அவர்கள் முடிவு செய்து விட்டார்களா? நிச்சயமாக நாங்கள்தான் (அவர்களை இழிவுபடுத்தும் காரியத்தை) முடிவு செய்யப்போகிறோம்.

Korece: 

그들 스스로 음모를 꾸몄으 나 하나님은 승리케 하였노라

Vietnamca: 

Lẽ nào chúng sắp đặt công việc?! Không, chính TA mới là Đấng sắp đặt.