Arapça:
أَمْ يَحْسَبُونَ أَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُم ۚ بَلَىٰ وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ
Çeviriyazı:
em yaḥsebûne ennâ lâ nesme`u sirrahüm venecvâhüm. belâ verusülünâ ledeyhim yektübûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksa onlar bizim sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, işitiriz ve yanlarında bulunan elçi meleklerimiz de her yaptıklarını yazıyorlar.
Diyanet İşleri:
Yoksa, kendilerinin gizli veya açık konuşmalarını duymayız mı sanırlar? Hayır; öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz yazmaktadır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Yoksa onların gizlediklerini ve gizligizli konuştuklarını işitmedik mi sanırlar? Hayır ve elçilerimiz, ne dediklerini, ne yaptıklarını yazıp durmada.
Şaban Piriş:
Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır! Elçilerimiz de onların yanında yazıyorlar.
Edip Yüksel:
Yoksa, sırlarını ve komplolarını işitmediğimizi mi sanıyorlar. Doğrusu, yanlarındaki elçilerimiz kaydetmektedirler.
Ali Bulaç:
Yoksa onlar; gerçekten Bizim, sır tuttuklarını ve aralarındaki fısıldaşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, (işitiyoruz) ve onların yanlarındaki elçilerimiz de (herşeyi) yazıyorlar.
Suat Yıldırım:
Yoksa onlar Bizim, kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır işitiriz ve yanlarındaki elçilerimiz de yaptıkları her şeyi yazarlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Yahut zannederler mi ki, Biz onların sırlarını ve aralarındaki fısıltılarını işitmeyiz? Hayır. Ve Bizim elçilerimiz, onların yanlarında yazıyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yoksa onların sırlarını, fısıltılarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır, öyle değil; elçilerimiz yanlarında yazıp duruyorlar.
Bekir Sadak:
Allah´i birakip yalvardiklari seyler, sefaat edemezler. Ancak hakki bilip ona sahidlik edenler bunun disindadir.
İbni Kesir:
Yoksa kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmiyoruz mu sanıyorlar? Hayır, öyle değil, yanlarındaki elçilerimiz yazmaktadır.
Adem Uğur:
Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil
İskender Ali Mihr:
Yoksa onların sırlarını ve fısıltılarını işitmeyeceğimizi mi zannediyorlar? Hayır, onların yanında resûllerimiz (elçilerimiz) (herşeyi) yazıyorlar.
Celal Yıldırım:
Yoksa onların sırlarını, gizli fısıltılarını işitmediğimizi mi sanırlar ? Hayır, yanlarındaki elcilerimiz yazıyorlar.
Tefhim ul Kuran:
Yoksa onlar, gerçekten bizim sır tuttuklarını ve aralarındaki fısıldaşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, (işitiyoruz) ve onların yanlarındaki elçilerimiz de (her şeyi) yazıyorlar.
Fransızca:
Ou bien escomptent-ils que Nous n'entendons pas leur secret ni leurs délibérations ? Mais si ! Nos Anges prennent note auprès d'eux.
İspanyolca:
¿O creen que no Nos enteramos de sus secretos y confidencias? ¡Claro que Nos enteramos! Y Nuestros enviados, junto a ellos, toman nota.
İtalyanca:
O forse credono che non ascoltiamo i loro segreti e le loro confidenze? Invece sì, i Nostri angeli registrano dinnanzi a loro.
Almanca:
Oder denken sie etwa, daß WIR ihr Geheimnis und ihre heimliche Unterredung nicht hören?! Doch, mit Sicherheit! Und Unsere Boten bei ihnen schreiben es auf.
Çince:
他们以为我听不见他们的秘密和私议吗?不然,我的天使们就在他们的跟前,记录他们的言行。
Hollandaca:
Verbeelden zij zich, dat wij hunne geheimen en hunne gesprekken niet hooren? Ja, en onze gezanten, die hen volgen , schrijven die neder.
Rusça:
Неужели они полагают, что Мы не слышим их секретов и тайных переговоров? О нет! При них находятся Наши посланцы, которые записывают.
Somalice:
Mise waxay umaleeyeen inaanaan maqlayn qarsoodigooda iyo muujintoodaba, saas ma ah ee Mala'igtanadaa agtooda wax ku qoro.
Swahilice:
Au wanadhani kwamba hatusikii siri zao na minong'ono yao? Wapi! Na wajumbe wetu wapo karibu nao, wanayaandika.
Uygurca:
ئۇلار گۇمان قىلامدۇكى، بىز ئۇلارنىڭ سىرلىرىنى ۋە پىچىرلاشقانلىقلىرىنى ئاڭلىمايمىز، ھەرگىز ئۇنداق ئەمەس (ئۇنى ئاڭلاپ تۇرىمىز)، بىزنىڭ ئەلچىلىرىمىز (يەنى پەرىشتىلىرىمىز) ئۇلارنىڭ ئالدىدا (ئۇلارنىڭ ئەمەللىرىنى) يېزىپ تۇرىدۇ
Japonca:
それともかれらは,われがかれらの秘めごとや謀議を,聞かないとでも思うのか。いや,わが使徒たち(天使)は,かれらの傍らで記録している。
Arapça (Ürdün):
«أم يحسبون أنا لا نسمع سرهم ونجواهم» ما يسرون إلى غيرهم وما يجهرون به بينهم «بلى» نسمع ذلك «ورسلنا» الحفظة «لديهم» عندهم «يكتبون» ذلك.
Hintçe:
क्या ये लोग कुछ समझते हैं कि हम उनके भेद और उनकी सरग़ोशियों को नहीं सुनते हॉ (ज़रूर सुनते हैं) और हमारे फ़रिश्ते उनके पास हैं और उनकी सब बातें लिखते जाते हैं
Tayca:
หรือพวกเขาคิดว่า เราไม่ได้ยินความลับของพวกเขา และการประชุมลับของพวกเขาแน่นอน (เราได้ยิน) และทูตของเราอยู่กับพวกเขา เพื่อบันทึก
İbranice:
או שמא הם חושבים שלא נשמע אותם ואת התלחשויותיהם? נהפוך הוא, מלאכינו ניצבים לידם ומתעדים הכול
Hırvatça:
Zar oni misle da Mi ne čujemo šta oni nasamo razgovaraju i kako se među sobom dogovaraju? Čujemo Mi, a izaslanici Naši, koji su uz njih, zapisuju.
Rumence:
Socot că Noi nu le auzim tainele şi spovedaniile? Ba da! Trimişii noştri aflaţi lângă ei scriu totul.
Transliteration:
Am yahsaboona anna la nasmaAAu sirrahum wanajwahum bala warusuluna ladayhim yaktuboona
Türkçe:
Yoksa onların sırlarını, fısıltılarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır, öyle değil; elçilerimiz yanlarında yazıp duruyorlar.
Sahih International:
Or do they think that We hear not their secrets and their private conversations? Yes, [We do], and Our messengers are with them recording.
İngilizce:
Or do they think that We hear not their secrets and their private counsels? Indeed (We do), and Our messengers are by them, to record.
Azerbaycanca:
Yoxsa onlar elə güman edirlər ki, Biz onların pıçıltılarını və xəlvəti danışıqlarını eşitmirik?! Xeyr, yanlarında olan elçilərimiz (onların bütün aşkar və gizli söhbətlərini) yazırlar!
Süleyman Ateş:
Yoksa biz, onların sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmez miyiz sanıyorlor? Hayır, işitiriz ve yanlarında bulunan elçilerimiz de (her yaptıklarını) yazarlar.
Diyanet Vakfı:
Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadırlar.
Erhan Aktaş:
Yoksa onların sırlarını ve fısıltılarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır! Onların yanlarında bulunan elçilerimiz her şeyi kaydediyorlar.
Kral Fahd:
Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadırlar.
Hasan Basri Çantay:
Yahud biz onların içlerinde gizlediklerini ve aralarındaki fısıltılarını işitmiyoruz mu sanıyorlar? Hayır (işidiyoruz). Onların yanında da bizim elçilerimiz de var, yazıyorlar.
Muhammed Esed:
Yoksa onlar, dışarı vurmadıkları düşüncelerini ve gizli konuşmalarını duymaz mıyız sanırlar? Elbette (Biz duyarız) ve yanıbaşlarındaki semavi güçlerimiz (bütün o gizlediklerini) kaydederler.
Gültekin Onan:
Yoksa onlar
Ali Fikri Yavuz:
Yoksa biz, (Peygambere tuzak kurmak istiyen) o kâfirlerin kalblerinde gizlediklerini ve fısıltılarını işitmez miyiz sanıyorlar? Hayır işitiyoruz ve onların yanlarında (fısıltı ve niyetlerini tesbit eden melek) elçilerimiz vardır
Portekizce:
Pensam, acaso, que não ouvimos os seus colóquios, nem a suas confidências? Sim! Porque os Nossos mensageiros, entreeles, os registram.
İsveççe:
Tror de kanske att Vi inte känner deras hemligheter och [inte vet om] deras överläggningar [bakom lyckta dörrar]? Helt visst [är det så] och Våra utsända är hos dem och nedtecknar [allt].
Farsça:
آیا آنان گمان می کنند که ما رازشان و سخنان در گوشی آنان را نمی شنویم؟ چرا می شنویم و فرستادگان ما [که فرشتگان نویسنده اعمال اند] نزد آنان حاضرند [و اعمالشان و رازهایشان را] می نویسند.
Kürtçe:
ئاخۆ وا دەزانن ئێمە نھێنی وچپەکانیان نابیستین، بەڵێ دەیبیستین فریشتەکانیشمان کەلەلایانن وئامادەی (ئەو پیلان وفێڵانەیان) دەنوسن
Özbekçe:
Ёки улар Бизни уларнинг сирларини (билмайди) ва пичирлашиб қилган маслаҳатларини эшитмайди деб ҳисоблайдиларми? Йўқ! Ҳолбуки, элчиларимиз уларнинг олдиларида ёзмоқдалар.
Malayca:
Patutkah mereka menyangka bahawa Kami tidak mendengar apa yang mereka sembunyikan (di dalam hati) dan apa yang mereka perkatakan (dengan berbisik) sesama sendiri? (Bukan sebagaimana yang mereka sangka) bahkan utusan-utusan Kami (malaikat) yang menjaga mereka, ada menulis segala yang mereka lakukan.
Arnavutça:
Vallë, a mendojnë ata se Ne nuk dëgjojmë çka flasin ata tinëzisht dhe haptas në mes tyre? Përkundrazi, Na dëgjojmë, e të dërguarit Tanë (engjëjt), që janë pranë tyre, shënojnë.
Bulgarca:
Или смятат, че не чуваме техните тайни и скришните им беседи? Да, и Нашите пратеници [-ангели] при тях [всичко] записват.
Sırpça:
Зар они мисле да Ми не чујемо шта они насамо разговарају и како се међу собом договарају? Чујемо Ми, а Наши анђели, који су уз њих, записују.
Çekçe:
Či se domnívají, že neslyšíme tajemství jejich i skryté rozhovory? Věru že ano a vyslanci Naši to u nich zapisují!
Urduca:
کیا اِنہوں نے یہ سمجھ رکھا ہے کہ ہم اِن کی راز کی باتیں اور اِن کی سرگوشیاں سنتے نہیں ہیں؟ ہم سب کچھ سن رہے ہیں اور ہمارے فرشتے اِن کے پاس ہی لکھ رہے ہیں
Tacikçe:
Оё мепиндоранд, Мо розу наҷво (суханони пинҳониашонро) намешунавем? Оре, расулони Мо назди онҳо ҳастанд ва менависанд.
Tatarca:
Әйә алар уйлыйлармы Без аларның яшерен серләрен һәм кычкырып сөйләшкәннәрен Белмибез, дип? Бәлки Без барчасын ишетәбез вә Беләбез, шуның өстенә фәрештәләребез һәрвакыт яннарында торып барча эшләрен язарлар.
Endonezyaca:
Apakah mereka mengira, bahwa Kami tidak mendengar rahasia dan bisikan-bisikan mereka? Sebenarnya (Kami mendengar), dan utusan-utusan (malaikat-malaikat) Kami selalu mencatat di sisi mereka.
Amharca:
ወይም እኛ ምስጢራቸውንና ውይይታቸውን የማንሰማ መኾናችንን ያስባሉን? አይደለም፤ መልክተኞቻችንም እነርሱ ዘንድ ይጽፋሉ፡፡
Tamilce:
நாம் அவர்களின் இரகசிய பேச்சையும் அவர்கள் கூடி (ஒன்றாக)ப் பேசுவதையும் செவியுற மாட்டோம் என்று அவர்கள் எண்ணுகிறார்களா? ஏன் இல்லை, நமது (வானவத்) தூதர்கள் அவர்களிடம் இருந்தவர்களாக (அவர்கள் தனிமையில்; அல்லது, சபையில் பேசுகின்ற அனைத்தையும்) பதிவு செய்கிறார்கள்.
Korece:
하나님께서 그들이 숨기는 것과 그들이 주고받는 비밀의 대 화를 듣지 못함이라 생라하느뇨 아니라 또한 천사들이 기록하 니라
Vietnamca:
Hoặc lẽ nào chúng nghĩ rằng TA không nghe thấy những điều bí mật và những cuộc trò chuyện riêng tư của chúng?! Không, các Sứ Giả của TA luôn ở cạnh chúng không ngừng ghi chép lại.
Ayet Linkleri: