Sayfa 495

Arapça:
İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Açıklama:
 
00:00

inne-lmücrimîne fî `aẕâbi cehenneme ḫâlidûn.

Arapça:

إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَالِدُونَ

Türkçe:

Suçlular ise cehennem azabının içinde uzun süre sürekli kalacaklardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şüphesiz ki suçlular, cehennem azâbında ebedi olarak kalacaklardır.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklar.

İngilizce:

The sinners will be in the Punishment of Hell, to dwell therein (for aye):

Fransızca:

Quant aux criminels, ils demeureront dans le châtiment de l'Enfer,

Almanca:

Gewiß, die schwer Verfehlenden bleiben in der Peinigung von Dschahannam ewig.

Rusça:

Воистину, грешники вечно будут мучаться в Геенне.

Açıklama:
 
00:00

lâ yüfetteru `anhüm vehüm fîhi müblisûn.

Arapça:

لَا يُفَتَّرُ عَنْهُمْ وَهُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ

Türkçe:

Azapları hafifletilmeyecektir; onun içinde ümitsiz kalacaklardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onların azâbı hafifletilmez ve onlar azab içersinde ümitsizdirler.

Diyanet Vakfı:

Azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde kurtuluştan ümit kesmişlerdir.

İngilizce:

Nowise will the (Punishment) be lightened for them, and in despair will they be there overwhelmed.

Fransızca:

qui ne sera jamais interrompu pour eux et où ils seront en désespoir.

Almanca:

Ihnen wird sie nicht gemildert, und sie sind darin verzweifelt.

Rusça:

Им не будет дано передышки, и они пребудут там в отчаянии.

Açıklama:
 
00:00

vemâ żalemnâhüm velâkin kânû hümu-żżâlimîn.

Arapça:

وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلَٰكِن كَانُوا هُمُ الظَّالِمِينَ

Türkçe:

Biz onlara zulmetmedik; onlar zalimlerin ta kendileriydi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zâlimler oldular.

Diyanet Vakfı:

Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zalim kimselerdir.

İngilizce:

Nowise shall We be unjust to them: but it is they who have been unjust themselves.

Fransızca:

Nous ne leur avons fait aucun tort, mais c'étaient eux les injustes.

Almanca:

Und WIR taten ihnen kein Unrecht an, sondern sie pflegten, die Unrecht-Begehenden zu sein.

Rusça:

Мы не поступили с ними несправедливо - они сами поступали несправедливо.

Açıklama:
 
00:00

venâdev yâ mâlikü liyaḳḍi `aleynâ rabbük. ḳâle inneküm mâkiŝûn.

Arapça:

وَنَادَوْا يَا مَالِكُ لِيَقْضِ عَلَيْنَا رَبُّكَ ۖ قَالَ إِنَّكُم مَّاكِثُونَ

Türkçe:

Şöyle seslenecekler: "Ey Mâlik! Rabbin işimizi bitirversin." O şöyle diyecek: "Bekleyeceksiniz!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar cehennem bekçisine: "Ey Mâlik! Rabbin artık bizi öldürsün." diye seslenirler. Mâlik de: "Siz böylece kalacaksınız." der.

Diyanet Vakfı:

Ey Malik! Rabbin bizim işimizi bitirsin! diye seslenirler. Malik de: Siz böyle kalacaksınız! der.

İngilizce:

They will cry: "O Malik! would that thy Lord put an end to us!" He will say, "Nay, but ye shall abide!"

Fransızca:

et ils crieront : "ô Malik ! que ton Seigneur nous achève ! " Il dira : "En vérité, vous êtes pour y demeurer [éternellement]" !

Almanca:

Und sie riefen: "Malik! Laß deinen HERRN uns vernichten!" Er sagte: "Gewiß, ihr müsst bleiben."

Rusça:

Они воззовут: "О Малик! Пусть твой Господь покончит с нами". Он скажет: "Вы останетесь здесь навечно".

Açıklama:
 
00:00

leḳad ci'nâküm bilḥaḳḳi velâkinne ekŝeraküm lilḥaḳḳi kârihûn.

Arapça:

لَقَدْ جِئْنَاكُم بِالْحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَكُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ

Türkçe:

Yemin olsun, size hakkı getirdik ama çoğunuz haktan tiksiniyorsunuz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Andolsun ki biz size hakkı getirdik. Fakat sizin çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.

Diyanet Vakfı:

Andolsun biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.

İngilizce:

Verily We have brought the Truth to you: but most of you have a hatred for Truth.

Fransızca:

"Certes, Nous vous avions apporté la Vérité; mais la plupart d'entre vous détestaient la Vérité".

Almanca:

Gewiß, bereits kamen WIR zu euch mit der Wahrheit. Doch die meisten von euch sind der Wahrheit gegenüber abgeneigt.

Rusça:

Мы принесли вам истину, но большинство из вас питают отвращение к истине.

Açıklama:
 
00:00

em ebramû emran feinnâ mübrimûn.

Arapça:

أَمْ أَبْرَمُوا أَمْرًا فَإِنَّا مُبْرِمُونَ

Türkçe:

Yoksa bir iş ve oluşta kesin karara mı vardılar? Kuşkusuz, biz de kesin kararlıyız.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yoksa onlar hakka karşı gelmek için bir iş mi kararlaştırdılar? Biz de onları cezalandırmak için kararlıyız.

Diyanet Vakfı:

Yoksa (müşrikler) bir işe kesin karar mı verdiler? Doğrusu biz de kararlıyız!

İngilizce:

What! have they settled some plan (among themselves)? But it is We Who settle things.

Fransızca:

Ont-ils pris quelque décision [entre eux] ? Car c'est Nous qui décidons !

Almanca:

Oder entschlossen sie sich zu einem Ding?! Gewiß, WIR entschlossen Uns auch.

Rusça:

Приняли ли они (многобожники) окончательное решение? Мы уже приняли окончательное решение.

Açıklama:
 
00:00

em yaḥsebûne ennâ lâ nesme`u sirrahüm venecvâhüm. belâ verusülünâ ledeyhim yektübûn.

Arapça:

أَمْ يَحْسَبُونَ أَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُم ۚ بَلَىٰ وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ

Türkçe:

Yoksa onların sırlarını, fısıltılarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır, öyle değil; elçilerimiz yanlarında yazıp duruyorlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yoksa onlar bizim sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, işitiriz ve yanlarında bulunan elçi meleklerimiz de her yaptıklarını yazıyorlar.

Diyanet Vakfı:

Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadırlar.

İngilizce:

Or do they think that We hear not their secrets and their private counsels? Indeed (We do), and Our messengers are by them, to record.

Fransızca:

Ou bien escomptent-ils que Nous n'entendons pas leur secret ni leurs délibérations ? Mais si ! Nos Anges prennent note auprès d'eux.

Almanca:

Oder denken sie etwa, daß WIR ihr Geheimnis und ihre heimliche Unterredung nicht hören?! Doch, mit Sicherheit! Und Unsere Boten bei ihnen schreiben es auf.

Rusça:

Неужели они полагают, что Мы не слышим их секретов и тайных переговоров? О нет! При них находятся Наши посланцы, которые записывают.

Açıklama:
 
00:00

ḳul in kâne lirraḥmâni veled. feenâ evvelü-l`âbidîn.

Arapça:

قُلْ إِن كَانَ لِلرَّحْمَٰنِ وَلَدٌ فَأَنَا أَوَّلُ الْعَابِدِينَ

Türkçe:

De ki: "Eğer Rahman'ın bir çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ey Muhammed! de ki: "Eğer Rahman olan Allah'ın bir çocuğu olsaydı, ona ibâdet edenlerin birincisi ben olurdum."

Diyanet Vakfı:

De ki: Eğer Rahman'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum!

İngilizce:

Say: "If (Allah) Most Gracious had a son, I would be the first to worship."

Fransızca:

Dis : "Si le Tout Miséricordieux avait un enfant, alors je serais le premier à l'adorer".

Almanca:

Sag: "Sollte Der Allgnade Erweisende ein Kind haben, so bin ich der Erste der Dienenden."

Rusça:

Скажи: "Если бы у Милостивого был сын, то я первым стал бы поклоняться (Аллаху или Его сыну)".

Açıklama:
 
00:00

sübḥâne rabbi-ssemâvâti vel'arḍi rabbi-l`arşi `ammâ yeṣifûn.

Arapça:

سُبْحَانَ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ

Türkçe:

Göklerin ve yerin Rabbi, arşın Rabbi onların nitelendirmelerinden arınmıştır, yücedir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Göklerin ve yerin Rabbi, arşın Rabbi onların nitelendirdikleri şeyden münezzehtir, yücedir.

Diyanet Vakfı:

Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın da Rabbi olan Allah onların vasıflandırmalarından yücedir, münezzehtir.

İngilizce:

Glory to the Lord of the heavens and the earth, the Lord of the Throne (of Authority)! (He is free) from the things they attribute (to him)!

Fransızca:

Gloire au Seigneur des cieux et de la terre, Seigneur du Trône; Il transcende de ce qu'ils décrivent.

Almanca:

Gepriesen-erhaben ist Der HERR der Himmel und der Erde, Der HERR von Al'ahrsch, über das, was sie (Ihm) zudichten.

Rusça:

Пречист Господь небес и земли, Господь Трона, и далек от того, что они приписывают.

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 495 beslemesine abone olun.