Arapça:
وَإِن كَانُوا لَيَقُولُونَ
Çeviriyazı:
vein kânû leyeḳûlûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk."
Diyanet İşleri:
Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve kafirler, gerçekten de diyorlardı.
Şaban Piriş:
Onlar, şöyle diyorlardı:
Edip Yüksel:
Diyorlardı ki,
Ali Bulaç:
Onlar (putatapıcılar), her ne kadar şöyle diyor idiyseler de:
Suat Yıldırım:
Müşrikler önceleri: “Eğer, derlerdi, daha önceki milletlere verilen kitap gibi bir kitap bizde de olsaydı, Biz de yalnız Allah'a ibadet eden halis kullarından olurduk.” [35,42; 6,156-157]
Ömer Nasuhi Bilmen:
(167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah´ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.»
Yaşar Nuri Öztürk:
O inkârcılar şunu da söylüyorlardı:
Bekir Sadak:
Bizim ordumuz suphesiz ustun gelecektir.
İbni Kesir:
Onlar her ne kadar şöyle diyor idiyseler de
Adem Uğur:
Putperestler şöyle diyorlardı.
İskender Ali Mihr:
Ve onlar mutlaka, sadece (şöyle) diyorlardı.
Celal Yıldırım:
(167-168-169) Her ne kadar müşrikler, «yanımızda öncekilerden kalma bir kitap bulunsaydı, elbette bizler, Allah´ın hâlis kullarından olurduk» dlyorlardıysa da,
Tefhim ul Kuran:
Onlar (putatapıcılar), her ne kadar şöyle diyor idiyseler de:
Fransızca:
Même s'ils disaient :
İspanyolca:
Sí, solían decir:
İtalyanca:
Anche se dicevano:
Almanca:
Und sie pflegten doch zu sagen:
Çince:
他们的确常说:
Hollandaca:
De ongeloovigen zeiden:
Rusça:
Они (мекканские многобожники) сказали:
Somalice:
Waxayna ahaayeen gaaladu kuwii dhaha.
Swahilice:
Na walikuwapo walio kuwa wakisema:
Uygurca:
ئۇلار (يەنى قۇرەيش كۇففارلىرى) ھەمىشە: «ئەگەر بىزدە بۇرۇنقىلارنىڭكىدەك (يەنى ئۆتكەنكى ئۈممەتلەرنىڭ كىتابلىرىدەك) بىر كىتاب بولسا ئىدى. ئەلۋەتتە، اﷲ نىڭ ئىخلاسمەن بەندىلىرى بولاتتۇق» دەيدۇ
Japonca:
また,かれらはいつも言っていた。
Arapça (Ürdün):
«وإن» مخففة من الثقيلة «كانوا» أي كفار مكة «ليقولون».
Hintçe:
अगरचे ये कुफ्फार (इस्लाम के क़ब्ल) कहा करते थे
Tayca:
และพวกเขาเหล่านั้น (กุฟฟารมักกะฮฺ) เคยกล่าวไว้ว่า
İbranice:
ואם נהגו לומר
Hırvatça:
A oni su govorili:
Rumence:
Ei au să spună:
Transliteration:
Wain kanoo layaqooloona
Türkçe:
O inkârcılar şunu da söylüyorlardı:
Sahih International:
And indeed, the disbelievers used to say,
İngilizce:
And there were those who said,
Azerbaycanca:
(Məkkə müşrikləri) tə’kidlə belə deyirdilər:
Süleyman Ateş:
Gerçi o(ortakkoşa)nlar şöyle diyorlardı:
Diyanet Vakfı:
"Putperestler şöyle diyorlardı".
Erhan Aktaş:
Eğer diyecek olurlarsa:
Kral Fahd:
Putperestler: diyorlardı.
Hasan Basri Çantay:
Hakıykat (müşrikler evvelce) şu kat´î sözü söylüyorlardı :
Muhammed Esed:
Gerçek şu ki, o (hakikati inkar ede)nler her zaman şöyle derler:
Gültekin Onan:
Onlar (putatapıcılar), her ne kadar şöyle diyor idiyseler de:
Ali Fikri Yavuz:
Doğrusu (Peygamberin gelmesinden önce Mekke halkı) şöyle diyorlardı:
Portekizce:
Ainda que (os idólatras) digam:
İsveççe:
FÖRR HÖRDES ofta de [som förnekar sanningen] säga:
Farsça:
و مشرکان [پیش از بعثت پیامبر] قاطعانه می گفتند:
Kürtçe:
بێگومان ھەر چەندە بت پەرستان دەیانووت
Özbekçe:
Ҳолбуки, улар дер эдилар:
Malayca:
Dan sebenarnya mereka (yang musyrik) itu dahulu pernah berkata:
Arnavutça:
E ata (Kurejshitë), në të vërtetë, thonin:
Bulgarca:
И [преди теб, о, Мухаммад, неверниците] казваха:
Sırpça:
А они су говорили:
Çekçe:
Nevěřící sice říkají:
Urduca:
یہ لوگ پہلے تو کہا کرتے تھے
Tacikçe:
Агарчи мегуфтанд:
Tatarca:
Гәрчә мөшрикләр әйтсәләр дә:
Endonezyaca:
Sesungguhnya mereka benar-benar akan berkata:
Amharca:
እነርሱም (ከሓዲዎቹ) በእርግጥ ይሉ ነበሩ፡-
Tamilce:
நிச்சயமாக (இந்த மக்காவாசிகள்) கூறுபவர்களாக இருந்தனர்:
Korece:
그러나 그렇게 말하는 자들은
Vietnamca:
Và dù (những kẻ thờ đa thần ở Makkah) đã thường nói:
Ayet Linkleri: