5448 |
572 |
72 |
1 |
29 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِّنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا |
ḳul ûḥiye ileyye ennehü-steme`a neferum mine-lcinni feḳâlû innâ semi`nâ ḳur'ânen `acebâ. |
De ki: "Cinlerden bir topluluğun Kuran'ı dinlediği bana vahyolundu; onlar şöyle demişlerdir;" "Doğrusu biz, doğru yola götüren, hayrete düşüren bir Kuran dinledik de ona inandık; biz, Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız." |
Say, [O Muhammad], "It has been revealed to me that a group of the jinn listened and said, 'Indeed, we have heard an amazing Qur'an. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5449 |
572 |
72 |
2 |
29 |
يَهْدِي إِلَى الرُّشْدِ فَآمَنَّا بِهِ ۖ وَلَن نُّشْرِكَ بِرَبِّنَا أَحَدًا |
yehdî ile-rruşdi feâmennâ bih. velen nüşrike birabbinâ eḥadâ. |
De ki: "Cinlerden bir topluluğun Kuran'ı dinlediği bana vahyolundu; onlar şöyle demişlerdir;" "Doğrusu biz, doğru yola götüren, hayrete düşüren bir Kuran dinledik de ona inandık; biz, Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız." |
It guides to the right course, and we have believed in it. And we will never associate with our Lord anyone. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5450 |
572 |
72 |
3 |
29 |
وَأَنَّهُ تَعَالَىٰ جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَدًا |
veennehû te`âlâ ceddü rabbinâ me-tteḫaẕe ṣâḥibetev velâ veledâ. |
Doğrusu Rabbimizin yüceliği her yücelikten üstündür. O, zevce ve çocuk edinmemiştir. |
And [it teaches] that exalted is the nobleness of our Lord; He has not taken a wife or a son |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5451 |
572 |
72 |
4 |
29 |
وَأَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللَّهِ شَطَطًا |
veennehû kâne yeḳûlü sefîhünâ `ale-llâhi şeṭaṭâ. |
Doğrusu aramızdaki beyinsiz, Allah'a karşı yalanlar uyduruyordu. |
And that our foolish one has been saying about Allah an excessive transgression. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5452 |
572 |
72 |
5 |
29 |
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن تَقُولَ الْإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا |
veennâ żanennâ el len teḳûle-l'insü velcinnü `ale-llâhi keẕibâ. |
Doğrusu insanların ve cinlerin Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık. |
And we had thought that mankind and the jinn would never speak about Allah a lie. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5453 |
572 |
72 |
6 |
29 |
وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِّنَ الْإِنسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِّنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا |
veennehû kâne ricâlüm mine-l'insi ye`ûẕûne biricâlim mine-lcinni fezâdûhüm raheḳâ. |
Gerçekten, bir takım insanlar, cinlerin bir takımına sığınırlardı da onların azgınlıklarını artırırlardı. |
And there were men from mankind who sought refuge in men from the jinn, so they [only] increased them in burden. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5454 |
572 |
72 |
7 |
29 |
وَأَنَّهُمْ ظَنُّوا كَمَا ظَنَنتُمْ أَن لَّن يَبْعَثَ اللَّهُ أَحَدًا |
veennehüm żannû kemâ żanentüm el ley yeb`aŝe-llâhü eḥadâ. |
Doğrusu, onlar da sizin, Allah'ın kimseyi yeniden diriltmeyeceğinizi sandığınız gibi sanıda bulunmuşlardı. |
And they had thought, as you thought, that Allah would never send anyone [as a messenger]. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5455 |
572 |
72 |
8 |
29 |
وَأَنَّا لَمَسْنَا السَّمَاءَ فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَسًا شَدِيدًا وَشُهُبًا |
veennâ lemesne-ssemâe fevecednâhâ müliet ḥarasen şedîdev veşühübâ. |
Doğrusu biz göğü yokladık; onu sert bekçiler ve kayan ateşlerle (ışınlarla) doldurulmuş bulduk. |
And we have sought [to reach] the heaven but found it filled with powerful guards and burning flames. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5456 |
572 |
72 |
9 |
29 |
وَأَنَّا كُنَّا نَقْعُدُ مِنْهَا مَقَاعِدَ لِلسَّمْعِ ۖ فَمَن يَسْتَمِعِ الْآنَ يَجِدْ لَهُ شِهَابًا رَّصَدًا |
veennâ künnâ naḳ`udü minhâ meḳâ`ide lissem`. femey yestemi`i-l'âne yecid lehû şihâber raṣadâ. |
Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir ateş (ışın) buluyor. |
And we used to sit therein in positions for hearing, but whoever listens now will find a burning flame lying in wait for him. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5457 |
572 |
72 |
10 |
29 |
وَأَنَّا لَا نَدْرِي أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَن فِي الْأَرْضِ أَمْ أَرَادَ بِهِمْ رَبُّهُمْ رَشَدًا |
veennâ lâ nedrî eşerrun ürîde bimen fi-l'arḍi em erâde bihim rabbühüm raşedâ. |
Yeryüzünde olanlara kötülük mü murad edildi, yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz. |
And we do not know [therefore] whether evil is intended for those on earth or whether their Lord intends for them a right course. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5458 |
572 |
72 |
11 |
29 |
وَأَنَّا مِنَّا الصَّالِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذَٰلِكَ ۖ كُنَّا طَرَائِقَ قِدَدًا |
veennâ minne-ṣṣâliḥûne veminnâ dûne ẕâlik. künnâ ṭarâiḳa ḳidedâ. |
Doğrusu aramızda iyiler de vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz, türlü türlü yolda olan topluluklardık. |
And among us are the righteous, and among us are [others] not so; we were [of] divided ways. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5459 |
572 |
72 |
12 |
29 |
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن نُّعْجِزَ اللَّهَ فِي الْأَرْضِ وَلَن نُّعْجِزَهُ هَرَبًا |
veennâ żanennâ el len nü`cize-llâhe fi-l'arḍi velen nü`cizehû herabâ. |
Yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımız, başka yere kaçsak da, O'nu aciz kılamayacağımız gerçeğini şüphesiz anladık. |
And we have become certain that we will never cause failure to Allah upon earth, nor can we escape Him by flight. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |
5460 |
572 |
72 |
13 |
29 |
وَأَنَّا لَمَّا سَمِعْنَا الْهُدَىٰ آمَنَّا بِهِ ۖ فَمَن يُؤْمِن بِرَبِّهِ فَلَا يَخَافُ بَخْسًا وَلَا رَهَقًا |
veennâ lemmâ semi`ne-lhüdâ âmennâ bih. femey yü'mim birabbihî felâ yeḫâfü baḫsev velâ raheḳâ. |
Şüphesiz, doğruluk rehberi olan Kuran'ı dinlediğimizde ona inandık; kim Rabbine inanırsa, o, ecrinin eksiltileceğinden ve kendisine haksızlık edileceğinden korkmaz. |
And when we heard the guidance, we believed in it. And whoever believes in his Lord will not fear deprivation or burden. |
Sayfa 572, Cuz 29, الجن, Al-Jinn—الجن |