Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 569
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
5401 569 70 26 29 وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ velleẕîne yüṣaddiḳûne biyevmi-ddîn. Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir. And those who believe in the Day of Recompense Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5402 569 70 27 29 وَالَّذِينَ هُم مِّنْ عَذَابِ رَبِّهِم مُّشْفِقُونَ velleẕîne hüm min `aẕâbi rabbihim müşfiḳûn. Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir. And those who are fearful of the punishment of their Lord - Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5403 569 70 28 29 إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ inne `aẕâbe rabbihim gayru me'mûn. Doğrusu Rablerinin azabından kimse güvende değildir. Indeed, the punishment of their Lord is not that from which one is safe - Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5404 569 70 29 29 وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ velleẕîne hüm lifürûcihim ḥâfiżûn. Eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten koruyanlar, doğrusu bunlar yerilmezler. And those who guard their private parts Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5405 569 70 30 29 إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ illâ `alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânühüm feinnehüm gayru melûmîn. Eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten koruyanlar, doğrusu bunlar yerilmezler. Except from their wives or those their right hands possess, for indeed, they are not to be blamed - Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5406 569 70 31 29 فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ femeni-btegâ verâe ẕâlike feülâike hümü-l`âdûn. Bu sınırları aşmak isteyenler, işte onlar, aşırı gidenlerdir. But whoever seeks beyond that, then they are the transgressors - Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5407 569 70 32 29 وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ velleẕîne hüm liemânâtihim ve`ahdihim râ`ûn. Emanetlerini ve sözlerini yerine getirenler, And those who are to their trusts and promises attentive Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5408 569 70 33 29 وَالَّذِينَ هُم بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُونَ velleẕîne hüm bişehâdetihim ḳâimûn. Şahidliklerini gereği gibi yapanlar, And those who are in their testimonies upright Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5409 569 70 34 29 وَالَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ velleẕîne hüm `alâ ṣalâtihim yüḥâfiżûn. Namazlarına riayet edenler, And those who [carefully] maintain their prayer: Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5410 569 70 35 29 أُولَٰئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُّكْرَمُونَ ülâike fî cennâtim mükramûn. İşte onlar, cennetlerde ikram olunacak kimselerdir. They will be in gardens, honored. Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5411 569 70 36 29 فَمَالِ الَّذِينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ femâ lilleẕîne keferû ḳibeleke mühti`în. İnkar edenlere ne oluyor, sana doğru sağdan soldan topluluklar halinde koşuşuyorlar? So what is [the matter] with those who disbelieve, hastening [from] before you, [O Muhammad], Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5412 569 70 37 29 عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ عِزِينَ `ani-lyemîni ve`ani-şşimâli `izîn. İnkar edenlere ne oluyor, sana doğru sağdan soldan topluluklar halinde koşuşuyorlar? [To sit] on [your] right and [your] left in separate groups? Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5413 569 70 38 29 أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ eyaṭme`u küllü-mriim minhüm ey yüdḫale cennete ne`îm. Onlardan herbiri nimet bahçesine konulacağını mı umuyor? Does every person among them aspire to enter a garden of pleasure? Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5414 569 70 39 29 كَلَّا ۖ إِنَّا خَلَقْنَاهُم مِّمَّا يَعْلَمُونَ kellâ. innâ ḫalaḳnâhüm mimmâ ya`lemûn. Hayır; doğrusu onları kendilerinin de bildikleri şeyden yaratmışızdır. No! Indeed, We have created them from that which they know. Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5415 569 70 40 29 فَلَا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ إِنَّا لَقَادِرُونَ felâ uḳsimü birabbi-lmeşâriḳi velmegâribi innâ leḳâdirûn. Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, onların yerine daha iyilerini getirmeğe Bizim gücümüz yeter ve kimse de önümüze geçemez. So I swear by the Lord of [all] risings and settings that indeed We are able Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 570
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
5416 570 70 41 29 عَلَىٰ أَن نُّبَدِّلَ خَيْرًا مِّنْهُمْ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ `alâ en nübeddile ḫayram minhüm vemâ naḥnü bimesbûḳîn. Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, onların yerine daha iyilerini getirmeğe Bizim gücümüz yeter ve kimse de önümüze geçemez. To replace them with better than them; and We are not to be outdone. Sayfa 570, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5417 570 70 42 29 فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ feẕerhüm yeḫûḍû veyel`abû ḥattâ yülâḳû yevmehümü-lleẕî yû`adûn. Onları bırak; kendilerine söz verilen güne kavuşmalarına kadar dalıp oynasınlar. So leave them to converse vainly and amuse themselves until they meet their Day which they are promised - Sayfa 570, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5418 570 70 43 29 يَوْمَ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ سِرَاعًا كَأَنَّهُمْ إِلَىٰ نُصُبٍ يُوفِضُونَ yevme yaḫrucûne mine-l'ecdâŝi sirâ`an keennehüm ilâ nüṣubiy yûfiḍûn. Kabirlerden çabuk çabuk çıkacakları gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak sanki dikili taşlara doğru koşarlar. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür. The Day they will emerge from the graves rapidly as if they were, toward an erected idol, hastening. Sayfa 570, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5419 570 70 44 29 خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ۚ ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ ḫâşi`aten ebṣâruhüm terheḳuhüm ẕilleh. ẕâlike-lyevmü-lleẕî kânû yû`adûn. Kabirlerden çabuk çabuk çıkacakları gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak sanki dikili taşlara doğru koşarlar. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür. Their eyes humbled, humiliation will cover them. That is the Day which they had been promised. Sayfa 570, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج
5420 570 71 1 29 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِنَّا أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ أَنْ أَنذِرْ قَوْمَكَ مِن قَبْلِ أَن يَأْتِيَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ innâ erselnâ nûḥan ilâ ḳavmihî en enẕir ḳavmeke min ḳabli ey ye'tiyehüm `aẕâbün elîm. Milletine can yakıcı bir azap gelmezden önce onları uyar diye Nuh'u milletine gönderdik. Indeed, We sent Noah to his people, [saying], "Warn your people before there comes to them a painful punishment." Sayfa 570, Cuz 29, نوح, Nooh—نوح

Sayfalar

CSV