5361 |
568 |
69 |
38 |
29 |
فَلَا أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ |
felâ uḳsimü bimâ tübṣirûn. |
Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kuran şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. |
So I swear by what you see |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5362 |
568 |
69 |
39 |
29 |
وَمَا لَا تُبْصِرُونَ |
vemâ lâ tübṣirûn. |
Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kuran şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. |
And what you do not see |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5363 |
568 |
69 |
40 |
29 |
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ |
innehû leḳavlü rasûlin kerîm. |
Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kuran şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. |
[That] indeed, the Qur'an is the word of a noble Messenger. |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5364 |
568 |
69 |
41 |
29 |
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ ۚ قَلِيلًا مَّا تُؤْمِنُونَ |
vemâ hüve biḳavli şâ`ir. ḳalîlem mâ tü'minûn. |
O, şair sözü değildir; ne az inanıyorsunuz! |
And it is not the word of a poet; little do you believe. |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5365 |
568 |
69 |
42 |
29 |
وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ ۚ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ |
velâ biḳavli kâhin. ḳalîlem mâ teẕekkerûn. |
Kahin sözü de değildir; ne az düşünüyorsunuz! |
Nor the word of a soothsayer; little do you remember. |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5366 |
568 |
69 |
43 |
29 |
تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ |
tenzîlüm mir rabbi-l`âlemîn. |
Kuran, Alemlerin Rabbinden indirilmedir. |
[It is] a revelation from the Lord of the worlds. |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5367 |
568 |
69 |
44 |
29 |
وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ |
velev teḳavvele `aleynâ ba`ḍa-l'eḳâvîl. |
Eğer o (Muhammed), Bize karşı, ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık. |
And if Muhammad had made up about Us some [false] sayings, |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5368 |
568 |
69 |
45 |
29 |
لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ |
leeḫaẕnâ minhü bilyemîn. |
Eğer o (Muhammed), Bize karşı, ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık. |
We would have seized him by the right hand; |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5369 |
568 |
69 |
46 |
29 |
ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ |
ŝümme leḳaṭa`nâ minhü-lvetîn. |
Eğer o (Muhammed), Bize karşı, ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık. |
Then We would have cut from him the aorta. |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5370 |
568 |
69 |
47 |
29 |
فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ |
femâ minküm min eḥadin `anhü ḥâcizîn. |
Hiçbiriniz de onu koruyamazdınız. |
And there is no one of you who could prevent [Us] from him. |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5371 |
568 |
69 |
48 |
29 |
وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ |
veinnehû leteẕkiratül lilmütteḳîn. |
Doğrusu Kuran Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür. |
And indeed, the Qur'an is a reminder for the righteous. |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5372 |
568 |
69 |
49 |
29 |
وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنكُم مُّكَذِّبِينَ |
veinnâ lena`lemü enne minküm mükeẕẕibîn. |
İçinizde yalanlayanlar bulunduğunu şüphesiz bilmekteyiz. |
And indeed, We know that among you are deniers. |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5373 |
568 |
69 |
50 |
29 |
وَإِنَّهُ لَحَسْرَةٌ عَلَى الْكَافِرِينَ |
veinnehû leḥasratün `ale-lkâfirîn. |
Doğrusu Kuran, inkarcılar için bir üzüntüdür. |
And indeed, it will be [a cause of] regret upon the disbelievers. |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5374 |
568 |
69 |
51 |
29 |
وَإِنَّهُ لَحَقُّ الْيَقِينِ |
veinnehû leḥaḳḳu-lyeḳîn. |
O, şüphesiz kesin gerçektir. |
And indeed, it is the truth of certainty. |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5375 |
568 |
69 |
52 |
29 |
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ |
fesebbiḥ bismi rabbike-l`ażîm. |
Öyleyse çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et. |
So exalt the name of your Lord, the Most Great. |
Sayfa 568, Cuz 29, الحاقة, Al-Haaqqa—الحاقة |
5376 |
568 |
70 |
1 |
29 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ |
seele sâilüm bi`aẕâbiv vâḳi`. |
Birisi, yüksek derecelere sahip olan Allah katından, inkarcılara gelecek ve savunulması imkansız olacak azabı soruyor. |
A supplicant asked for a punishment bound to happen |
Sayfa 568, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5377 |
568 |
70 |
2 |
29 |
لِّلْكَافِرِينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ |
lilkâfirîne leyse lehû dâfi`. |
Birisi, yüksek derecelere sahip olan Allah katından, inkarcılara gelecek ve savunulması imkansız olacak azabı soruyor. |
To the disbelievers; of it there is no preventer. |
Sayfa 568, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5378 |
568 |
70 |
3 |
29 |
مِّنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ |
mine-llâhi ẕi-lme`âric. |
Birisi, yüksek derecelere sahip olan Allah katından, inkarcılara gelecek ve savunulması imkansız olacak azabı soruyor. |
[It is] from Allah, owner of the ways of ascent. |
Sayfa 568, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5379 |
568 |
70 |
4 |
29 |
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ |
ta`rucü-lmelâiketü verrûḥu ileyhi fî yevmin kâne miḳdâruhû ḫamsîne elfe seneh. |
Melekler ve Cebrail o derecelere, miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselirler. |
The angels and the Spirit will ascend to Him during a Day the extent of which is fifty thousand years. |
Sayfa 568, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5380 |
568 |
70 |
5 |
29 |
فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا |
faṣbir ṣabran cemîlâ. |
Güzel güzel sabret; |
So be patient with gracious patience. |
Sayfa 568, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |