5386 |
569 |
70 |
11 |
29 |
يُبَصَّرُونَهُمْ ۚ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ |
yübeṣṣarûnehüm. yeveddü-lmücrimü lev yeftedî min `aẕâbi yevmiiẕim bibenîh. |
Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister. |
They will be shown each other. The criminal will wish that he could be ransomed from the punishment of that Day by his children |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5387 |
569 |
70 |
12 |
29 |
وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ |
veṣâḥibetihî veeḫîh. |
Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister. |
And his wife and his brother |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5388 |
569 |
70 |
13 |
29 |
وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْوِيهِ |
vefeṣîletihi-lletî tü'vîh. |
Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister. |
And his nearest kindred who shelter him |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5389 |
569 |
70 |
14 |
29 |
وَمَن فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ |
vemen fi-l'arḍi cemî`an ŝümme yüncîh. |
Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister. |
And whoever is on earth entirely [so] then it could save him. |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5390 |
569 |
70 |
15 |
29 |
كَلَّا ۖ إِنَّهَا لَظَىٰ |
kellâ. innehâ leżâ. |
Hayır, olmaz... Orada sırtını çevirip yüzgeri edeni, malını toplayıp kimseye hakkını vermeden saklayanı çağıran, deriyi soyup kavuran, alevli ateş vardır. |
No! Indeed, it is the Flame [of Hell], |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5391 |
569 |
70 |
16 |
29 |
نَزَّاعَةً لِّلشَّوَىٰ |
nezzâ`atel lişşevâ. |
Hayır, olmaz... Orada sırtını çevirip yüzgeri edeni, malını toplayıp kimseye hakkını vermeden saklayanı çağıran, deriyi soyup kavuran, alevli ateş vardır. |
A remover of exteriors. |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5392 |
569 |
70 |
17 |
29 |
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّىٰ |
ted`û men edbera vetevellâ. |
Hayır, olmaz... Orada sırtını çevirip yüzgeri edeni, malını toplayıp kimseye hakkını vermeden saklayanı çağıran, deriyi soyup kavuran, alevli ateş vardır. |
It invites he who turned his back [on truth] and went away [from obedience] |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5393 |
569 |
70 |
18 |
29 |
وَجَمَعَ فَأَوْعَىٰ |
veceme`a feev`â. |
Hayır, olmaz... Orada sırtını çevirip yüzgeri edeni, malını toplayıp kimseye hakkını vermeden saklayanı çağıran, deriyi soyup kavuran, alevli ateş vardır. |
And collected [wealth] and hoarded. |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5394 |
569 |
70 |
19 |
29 |
۞ إِنَّ الْإِنسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا |
inne-l'insâne ḫuliḳa helû`â. |
İnsan gerçekten pek huysuz yaratılmıştır: |
Indeed, mankind was created anxious: |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5395 |
569 |
70 |
20 |
29 |
إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا |
iẕâ messehü-şşerru cezû`â. |
Başına bir fenalık gelince feryat eder, |
When evil touches him, impatient, |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5396 |
569 |
70 |
21 |
29 |
وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا |
veiẕâ messehü-lḫayru menû`â. |
Bir iyiliğe uğrarsa onu herkesten meneder; |
And when good touches him, withholding [of it], |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5397 |
569 |
70 |
22 |
29 |
إِلَّا الْمُصَلِّينَ |
ille-lmüṣallîn. |
Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir. |
Except the observers of prayer - |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5398 |
569 |
70 |
23 |
29 |
الَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ |
elleẕîne hüm `alâ ṣalâtihim dâimûn. |
Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir. |
Those who are constant in their prayer |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5399 |
569 |
70 |
24 |
29 |
وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَّعْلُومٌ |
velleẕîne fî emvâlihim ḥaḳḳum ma`lûm. |
Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir. |
And those within whose wealth is a known right |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |
5400 |
569 |
70 |
25 |
29 |
لِّلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ |
lissâili velmaḥrûm. |
Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir. |
For the petitioner and the deprived - |
Sayfa 569, Cuz 29, المعارج, Al-Maarij—المعارج |