
bel eteynâhüm bilḥaḳḳi veinnehüm lekâẕibûn.
Arapça:
بَلْ أَتَيْنَاهُم بِالْحَقِّ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Türkçe:
Hayır, hayır! Biz onlara hakkı getirdik ama onlar tam anlamıyla yalancıdırlar.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu biz onlara hakkı getirdik; onlar ise cidden yalancıdırlar.
Diyanet Vakfı:
Doğrusu biz onlara gerçeği getirdik; onlar ise hakikaten yalancılardır.
İngilizce:
We have sent them the Truth: but they indeed practise falsehood!
Fransızca:
Nous leur avons plutôt apporté la vérité et ils sont assurément des menteurs.
Almanca:
Nein, sondern WIR ließen ihnen die Wahrheit zuteil werden! Doch sie sind zweifellos Lügner.
Rusça:
Мы явились к ним с истиной, однако они являются лжецами.
Açıklama:

me-tteḫaẕe-llâhü miv velediv vemâ kâne me`ahû min ilâhin iẕel leẕehebe küllü ilâhim bimâ ḫaleḳa vele`alâ ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍ. sübḥâne-llâhi `ammâ yeṣifûn.
Arapça:
مَا اتَّخَذَ اللَّهُ مِن وَلَدٍ وَمَا كَانَ مَعَهُ مِنْ إِلَٰهٍ ۚ إِذًا لَّذَهَبَ كُلُّ إِلَٰهٍ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۚ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ
Türkçe:
Allah, çocuk edinmemiştir. O'nunla beraber herhangi bir ilah da yoktur. Eğer böyle olsaydı, her ilah kendi yarattığını yok ederdi ve mutlaka biri ötekine üstün gelmeye çalışırdı. Allah'ın şanı onların nitelendirmelerinden yücedir, arınmıştır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah evlat edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir ilâh da yoktur. Aksi takdirde her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder ve bir gün mutlaka onlardan biri diğerine galip gelirdi. Allah, onların yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir.
Diyanet Vakfı:
Allah evlat edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir tanrı da yoktur. Aksi takdirde her tanrı kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine galebe çalardı. Allah, onların (müşriklerin) yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir.
İngilizce:
No son did Allah beget, nor is there any god along with Him: (if there were many gods), behold, each god would have taken away what he had created, and some would have lorded it over others! Glory to Allah! (He is free) from the (sort of) things they attribute to Him!
Fransızca:
Allah ne S'est point attribué d'enfant et il n'existe point de divinité avec Lui; sinon, chaque divinité s'en irait avec ce qu'elle a créés et certaines seraient supérieures aux autres. (Gloire et pureté) à Allah ! Il est Supérieur à tout ce qu'ils décrivent.
Almanca:
ALLAH nahm sich nie ein Kind, und mit Ihm war nie eine (andere) Gottheit, sonst nähme sich doch jede Gottheit, was sie erschuf, und es würden sich die einen von ihnen über die anderen erheben. Subhanallah über das, was sie erdichten.
Rusça:
Аллах не взял Себе сына, и нет наряду с Ним другого бога. В противном случае каждый бог унес бы с собой то, что сотворил, и одни из них возвысились бы над другими. Аллах превыше того, что они приписывают Ему!
Açıklama:

`âlimi-lgaybi veşşehâdeti fete`âlâ `ammâ yüşrikûn.
Arapça:
عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَتَعَالَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Türkçe:
Gözle görülmeyeni de görüleni de bilendir O. Uzaktır onların ortak koştuklarından.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah, gaybı da, açık olanı da bilir. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden çok yüce ve münezzehtir.
Diyanet Vakfı:
Allah, gaybı da şehadeti de bilendir. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden çok yüce ve münezzehtir.
İngilizce:
He knows what is hidden and what is open: too high is He for the partners they attribute to Him!
Fransızca:
[Il est] Connaisseur de toute chose visible et invisible ! Il est bien au-dessus de ce qu'ils [Lui] associent !
Almanca:
ER ist Der Allwissende über das Verborgene und das Sichtbare. Also erhaben ist ER über das, was sie an Schirk betreiben.
Rusça:
Ведающий сокровенное и явное! Он превыше тех, кого они приобщают в сотоварищи!
Açıklama:

ḳur rabbi immâ türiyennî mâ yû`adûn.
Arapça:
قُل رَّبِّ إِمَّا تُرِيَنِّي مَا يُوعَدُونَ
Türkçe:
De ki: "Rabbim, tehdit edildikleri şeyi bana mutlaka göstereceksen,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Resulüm!) De ki: Rabbim! Eğer onlara yöneltilen tehdidi (dünyevî sıkıntıyı ve uhrevî azabı) mutlaka göstereceksen,
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) De ki: "Rabbim! Eğer onlara yöneltilen tehdidi (dünyevi sıkıntıyı ve uhrevi azabı) mutlaka bana göstereceksen.
İngilizce:
Say: "O my Lord! if Thou wilt show me (in my lifetime) that which they are warned against,-
Fransızca:
Dis : "Seigneur, si jamais Tu me montres ce qui leur est promis;
Almanca:
Sag: "Mein HERR! Wenn DU mich doch noch erleben läßt, was ihnen angedroht wurde -
Rusça:
Скажи: "Господи! Если Ты покажешь мне то, что им обещано,
Açıklama:

rabbi felâ tec`alnî fi-lḳavmi-żżâlimîn.
Arapça:
رَبِّ فَلَا تَجْعَلْنِي فِي الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Türkçe:
Beni o zalimler topluluğunun içinde tutma Rabbim!"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bu durumda beni, o zalimler topluluğunda bulundurma, Rabbim!
Diyanet Vakfı:
Bu durumda beni zalimler topluluğunun içinde bulundurma, Rabbim!"
İngilizce:
Then, O my Lord! put me not amongst the people who do wrong!
Fransızca:
alors, Seigneur, ne me place pas parmi les gens injustes.
Almanca:
mein HERR! lasse mich nicht unter den unrecht-begehenden Leuten sein!"
Rusça:
то не делай меня, Господи, в числе несправедливых людей!"
Açıklama:

veinnâ `alâ en nüriyeke mâ ne`idühüm leḳâdirûn.
Arapça:
وَإِنَّا عَلَىٰ أَن نُّرِيَكَ مَا نَعِدُهُمْ لَقَادِرُونَ
Türkçe:
Biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette kadiriz.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz.
Diyanet Vakfı:
Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz.
İngilizce:
And We are certainly able to show thee (in fulfilment) that against which they are warned.
Fransızca:
Nous sommes Capable, certes, de te montrer ce que Nous leur promettons.
Almanca:
Und gewiß, WIR sind doch allmächtig, dich noch erleben zu lassen, was WIR ihnen androhen.
Rusça:
Воистину, Мы способны показать тебе то, что им обещано.
Açıklama:

idfa` billetî hiye aḥsenü-sseyyieh. naḥnü a`lemü bimâ yeṣifûn.
Arapça:
ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ السَّيِّئَةَ ۚ نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَصِفُونَ
Türkçe:
En güzel olan neyse onunla sav kötülüğü. Onların nasıl nitelendirme yaptıklarını biz daha iyi biliriz.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sen, kötülüğü en güzel bir tutumla sav, çünkü biz onların yakıştırmakta oldukları şeyi çok iyi bilmekteyiz.
Diyanet Vakfı:
Sen, kötülüğü en güzel bir tutumla sav. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyi çok iyi bilmekteyiz.
İngilizce:
Repel evil with that which is best: We are well acquainted with the things they say.
Fransızca:
Repousse le mal par ce qui est meilleur. Nous savons très bien ce qu'ils décrivent.
Almanca:
Wehre mit dem ab, was besser ist, die Verfehlung! WIR wissen besser Bescheid über das, was sie erdichten.
Rusça:
Оттолкни зло тем, что лучше. Мы лучше знаем то, что они приписывают.
Açıklama:

veḳur rabbi e`ûẕü bike min hemezâti-şşeyâṭîn.
Arapça:
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
Türkçe:
Ve de ki: "Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden sana sığınırım!"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!
Diyanet Vakfı:
Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!
İngilizce:
And say "O my Lord! I seek refuge with Thee from the suggestions of the Evil Ones.
Fransızca:
Et dis : "Seigneur, je cherche Ta protection, contre les incitations des diables.
Almanca:
Und sag: "Mein HERR! Ich suche bei Dir Schutz vor den Einflüsterungen der Satane.
Rusça:
Скажи: "Господи! Я прибегаю к Тебе от наваждений дьяволов.
Açıklama:

vee`ûẕü bike rabbi ey yaḥḍurûn.
Arapça:
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ
Türkçe:
"Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım Rabbim!"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.
Diyanet Vakfı:
Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim!
İngilizce:
And I seek refuge with Thee O my Lord! lest they should come near me.
Fransızca:
et je cherche Ta protection, Seigneur, contre leur présence auprès de moi".
Almanca:
Und ich suche bei Dir Schutz, HERR! - daß sie anwesend werden."
Rusça:
Я прибегаю к Тебе, Господи, дабы они не приближались ко мне".
Açıklama:

ḥattâ iẕâ câe eḥadehümü-lmevtü ḳâle rabbi-rci`ûn.
Arapça:
حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِ
Türkçe:
Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde şöyle der: "Rabbim, beni geri döndürün;
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında, "Rabbim, der, lütfen beni (dünyaya) geri gönder,"
Diyanet Vakfı:
Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: "Rabbim! der, beni geri gönder;"
İngilizce:
(In Falsehood will they be) Until, when death comes to one of them, he says: "O my Lord! send me back (to life),-
Fransızca:
... Puis, lorsque la mort vient à l'un deux, il dit : "Mon Seigneur ! Fais-moi revenir (sur terre),
Almanca:
Wenn dann der Tod einen von ihnen ereilt, sagt er: "Mein HERR! Schicke mich zurück,
Rusça:
Когда же смерть подступает к кому-нибудь из них, он говорит: "Господи! Верни меня обратно.
Açıklama:
Sayfalar
