Adh-Dhariyat—الذاريات

 
00:00

yü'fekü `anhü men üfik.

Arapça:

يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ

Türkçe:

Yüzgeri çevrilen onun yüzünden çevrilir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ondan çevrilen (imana) çevrilir.

Diyanet Vakfı:

Ondan (Kur'an'dan veya imandan) dönen döndürülür (engellenmez).

İngilizce:

Through which are deluded (away from the Truth) such as would be deluded.

Fransızca:

Est détourné de lui quiconque a été détourné de la foi.

Almanca:

abgebracht wird davon , wer abgebracht wurde.

Rusça:

Отвращен от него (Мухаммада или Корана) тот, кто был отвращен.

Açıklama:
 
00:00

ḳutile-lḫarrâṣûn.

Arapça:

قُتِلَ الْخَرَّاصُونَ

Türkçe:

Kahrolsun o düzenbaz yalancılar,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kahrolsun (o fikir adına) kendi tahminlerini ileri sürenler!

Diyanet Vakfı:

Kahrolsun o koyu yalancılar!

İngilizce:

Woe to the falsehood-mongers,-

Fransızca:

Maudits soient les menteurs,

Almanca:

Tod sei den Lügnern,

Rusça:

Да будут убиты лжецы,

Açıklama:
 
00:00

elleẕîne hüm fî gamratin sâhûn.

Arapça:

الَّذِينَ هُمْ فِي غَمْرَةٍ سَاهُونَ

Türkçe:

Ki onlar bir sersemlik içinde ne yaptıklarından habersizdirler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar bir sarhoşluk ve cehalet içinde şuursuzdurlar.

Diyanet Vakfı:

Onlar koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir.

İngilizce:

Those who (flounder) heedless in a flood of confusion:

Fransızca:

qui sont plongés dans l'insouciance.

Almanca:

die in den Tiefen (der Unwissenheit) achtlos bleiben.

Rusça:

которые окутаны невежеством и беспечны!

Açıklama:
 
00:00

yes'elûne eyyâne yevmü-ddîn.

Arapça:

يَسْأَلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ الدِّينِ

Türkçe:

Sorarlar: "Ne zaman o din günü?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar: "Hesap ve ceza günü ne zaman?" diye soruyorlar.

Diyanet Vakfı:

Ceza gününün ne zaman olduğunu sorarlar.

İngilizce:

They ask, "When will be the Day of Judgment and Justice?"

Fransızca:

Ils demandent : "A quand le jour de la Rétribution ? "

Almanca:

Sie fragen: "Wann geschieht der Tag des Din ?"

Rusça:

Они спрашивают, когда же настанет День воздаяния?

Açıklama:
 
00:00

yevme hüm `ale-nnâri yüftenûn.

Arapça:

يَوْمَ هُمْ عَلَى النَّارِ يُفْتَنُونَ

Türkçe:

O gün onlar ateş üzerinde deneme ve elemeye tâbi tutulacaklardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O gün, onların ateş üzerinde azap görecekleri gündür.

Diyanet Vakfı:

O gün onlar ateşe sokulacaklardır.

İngilizce:

(It will be) a Day when they will be tried (and tested) over the Fire!

Fransızca:

Le jour où ils seront éprouvés au Feu :

Almanca:

"Am Tag, wenn sie im Feuer der Fitna unterzogen werden."

Rusça:

В тот день они будут гореть в Огне.

Açıklama:
 
00:00

ẕûḳû fitneteküm. hâẕe-lleẕî küntüm bihî testa`cilûn.

Arapça:

ذُوقُوا فِتْنَتَكُمْ هَٰذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تَسْتَعْجِلُونَ

Türkçe:

Tadın imtihan ve ıstırabınızı. İşte budur o çarçabuk gelmesini istediğiniz!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara: "Tadın inkarınızın cezasını, işte sizin acele istediğiniz budur!" denecektir.

Diyanet Vakfı:

Azabınızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte! (denir.)

İngilizce:

Taste ye your trial! This is what ye used to ask to be hastened!

Fransızca:

"Goûtez à votre épreuve [punition]; voici ce que vous cherchiez à hâter".

Almanca:

Erfahrt eure Fitna! Dies ist das, wozu ihr zur Eile aufzufordern pflegtet.

Rusça:

Вкусите ваше наказание, которое вы торопили.

Açıklama:
 
00:00

inne-lmütteḳîne fî cennâtiv ve`uyûn.

Arapça:

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ

Türkçe:

Şu da bir gerçek ki, sakınıp korunanlar bahçelerde ve pınar başlarındadır;

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz ki Allah'a isyandan sakınanlar, cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar.

İngilizce:

As to the Righteous, they will be in the midst of Gardens and Springs,

Fransızca:

Les pieux seront dans des Jardins et [parmi] des sources,

Almanca:

Gewiß, dieMuttaqi sind in Dschannat und an Quellen,

Rusça:

Воистину, богобоязненные пребудут в Райских садах и среди источников,

Açıklama:
 
00:00

âḫiẕîne mâ âtâhüm rabbühüm. innehüm kânû ḳable ẕâlike muḥsinîn.

Arapça:

آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ

Türkçe:

Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.

Diyanet Vakfı:

Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.

İngilizce:

Taking joy in the things which their Lord gives them, because, before then, they lived a good life.

Fransızca:

recevant ce que leur Seigneur leur aura donné. Car ils ont été auparavant de bienfaisants :

Almanca:

sie nehmen das, was ihr HERR ihnen zuteil werden ließ. Gewiß, sie pflegten vor diesem Muhsin zu sein.

Rusça:

получая то, что даровал им их Господь. До этого они были творящими добро.

Açıklama:
 
00:00

kânû ḳalîlem mine-lleyli mâ yehce`ûn.

Arapça:

كَانُوا قَلِيلًا مِّنَ اللَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ

Türkçe:

Gecenin pek azında uyumaktaydılar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar geceleyin pek az uyurlardı.

Diyanet Vakfı:

Geceleri pek az uyurlardı.

İngilizce:

They were in the habit of sleeping but little by night,

Fransızca:

ils dormaient peu, la nuit ,

Almanca:

Sie pflegten ein wenig von der Nacht zu schlafen,

Rusça:

Они спали лишь малую часть ночи,

Açıklama:
 
00:00

vebil'esḥâri hüm yestagfirûn.

Arapça:

وَبِالْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ

Türkçe:

Seher vakitlerinde af dilemekteydi onlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar seher vakitlerinde Allah'tan bağışlanma dilerlerdi.

Diyanet Vakfı:

Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.

İngilizce:

And in the hour of early dawn, they (were found) praying for Forgiveness;

Fransızca:

et aux dernières heures de la nuit ils imploraient le pardon [d'Allah];

Almanca:

und vor der Morgendämmerung baten sie um Vergebung.

Rusça:

а перед рассветом они молили о прощении.

Açıklama:

Sayfalar

Adh-Dhariyat—الذاريات beslemesine abone olun.