1861 |
265 |
15 |
59 |
14 |
إِلَّا آلَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ |
illâ âle lûṭ. innâ lemüneccûhüm ecme`în. |
Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk." |
Except the family of Lot; indeed, we will save them all |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1862 |
265 |
15 |
60 |
14 |
إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَا ۙ إِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِرِينَ |
ille-mraetehû ḳaddernâ innehâ lemine-lgâbirîn. |
Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk." |
Except his wife." Allah decreed that she is of those who remain behind. |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1863 |
265 |
15 |
60 |
14 |
فَلَمَّا جَاءَ آلَ لُوطٍ الْمُرْسَلُونَ |
felemmâ câe âle lûṭini-lmürselûn. |
Elçiler Lut'un ailesine gelince, Lut: "Doğrusu siz tanınmayan kimselersiniz" dedi. |
And when the messengers came to the family of Lot, |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1864 |
265 |
15 |
62 |
14 |
قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ |
ḳâle inneküm ḳavmüm münkerûn. |
Elçiler Lut'un ailesine gelince, Lut: "Doğrusu siz tanınmayan kimselersiniz" dedi. |
He said, "Indeed, you are people unknown." |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1865 |
265 |
15 |
63 |
14 |
قَالُوا بَلْ جِئْنَاكَ بِمَا كَانُوا فِيهِ يَمْتَرُونَ |
ḳâlû bel ci'nâke bimâ kânû fîhi yemterûn. |
Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün dediler. |
They said, "But we have come to you with that about which they were disputing, |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1866 |
265 |
15 |
64 |
14 |
وَأَتَيْنَاكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ |
veeteynâke bilḥaḳḳi veinnâ leṣâdiḳûn. |
Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün dediler. |
And we have come to you with truth, and indeed, we are truthful. |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1867 |
265 |
15 |
65 |
14 |
فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِّنَ اللَّيْلِ وَاتَّبِعْ أَدْبَارَهُمْ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌ وَامْضُوا حَيْثُ تُؤْمَرُونَ |
feesri biehlike biḳiṭ`im mine-lleyli vettebi` edbârahüm velâ yeltefit minküm eḥadüv vemḍû ḥayŝü tü'merûn. |
Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün dediler. |
So set out with your family during a portion of the night and follow behind them and let not anyone among you look back and continue on to where you are commanded." |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1868 |
265 |
15 |
66 |
14 |
وَقَضَيْنَا إِلَيْهِ ذَٰلِكَ الْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰؤُلَاءِ مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ |
veḳaḍaynâ ileyhi ẕâlike-l'emra enne dâbira hâülâi maḳṭû`um muṣbiḥîn. |
Böylece Lut'a bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlıyacaklarını bildirdik. |
And We conveyed to him [the decree] of that matter: that those [sinners] would be eliminated by early morning. |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1869 |
265 |
15 |
67 |
14 |
وَجَاءَ أَهْلُ الْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ |
vecâe ehlü-lmedîneti yestebşirûn. |
Şehir halkı, sevinerek geldiler. |
And the people of the city came rejoicing. |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1870 |
265 |
15 |
68 |
14 |
قَالَ إِنَّ هَٰؤُلَاءِ ضَيْفِي فَلَا تَفْضَحُونِ |
ḳâle inne hâülâi ḍayfî felâ tefḍaḥûn. |
Lut: "Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni rüsvay etmeyin, Allah'tan korkun, beni utandırmayın" dedi. |
[Lot] said, "Indeed, these are my guests, so do not shame me. |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1871 |
265 |
15 |
69 |
14 |
وَاتَّقُوا اللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ |
vetteḳu-llâhe velâ tuḫzûn. |
Lut: "Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni rüsvay etmeyin, Allah'tan korkun, beni utandırmayın" dedi. |
And fear Allah and do not disgrace me." |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1872 |
265 |
15 |
70 |
14 |
قَالُوا أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَمِينَ |
ḳâlû evelem nenheke `ani-l`âlemîn. |
Biz sana kimseyi misafir kabul etmeyi yasak etmemiş miydik? dediler. |
They said, "Have we not forbidden you from [protecting] people?" |
Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |