Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 264
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
1841 264 15 39 14 قَالَ رَبِّ بِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الْأَرْضِ وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ ḳâle rabbi bimâ agveytenî leüzeyyinenne lehüm fi-l'arḍi veleugviyennehüm ecme`în. Rabbim! Beni saptırdığın için, and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım dedi. [Iblees] said, "My Lord, because You have put me in error, I will surely make [disobedience] attractive to them on earth, and I will mislead them all Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1842 264 15 40 14 إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ illâ `ibâdeke minhümü-lmuḫleṣîn. Rabbim! Beni saptırdığın için, and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım dedi. Except, among them, Your chosen servants." Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1843 264 15 41 14 قَالَ هَٰذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ ḳâle hâẕâ ṣirâṭun `aleyye müsteḳîm. 'Allah şöyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır." [Allah] said, "This is a path [of return] to Me [that is] straight. Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1844 264 15 42 14 إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلَّا مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ inne `ibâdî leyse leke `aleyhim sülṭânün illâ meni-ttebe`ake mine-lgâvîn. 'Allah şöyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır." Indeed, My servants - no authority will you have over them, except those who follow you of the deviators. Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1845 264 15 43 14 وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ veinne cehenneme lemev`idühüm ecme`în. Ve Cehennem onların hepsinin toplanacağı yerdir. And indeed, Hell is the promised place for them all. Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1846 264 15 44 14 لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ lehâ seb`atü ebvâb. likülli bâbim minhüm cüz'üm maḳsûm. O cehennemin yedi kapısı olup, her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır. It has seven gates; for every gate is of them a portion designated." Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1847 264 15 45 14 إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ inne-lmütteḳîne fî cennâtiv ve`uyûn. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ise, cennetlerde, pınar başlarındadırlar. Indeed, the righteous will be within gardens and springs. Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1848 264 15 46 14 ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ آمِنِينَ üdḫulûhâ biselâmin âminîn. Oraya güven içinde, esenlikle girin denilir. [Having been told], "Enter it in peace, safe [and secure]." Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1849 264 15 47 14 وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَانًا عَلَىٰ سُرُرٍ مُّتَقَابِلِينَ veneza`nâ mâ fî ṣudûrihim min gillin iḫvânen `alâ sürurim müteḳâbilîn. Biz onların gönüllerinde olan kini çıkardık, artık onlar sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir. And We will remove whatever is in their breasts of resentment, [so they will be] brothers, on thrones facing each other. Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1850 264 15 48 14 لَا يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُم مِّنْهَا بِمُخْرَجِينَ lâ yemessühüm fîhâ neṣabüv vemâ hüm minhâ bimuḫracîn. Onlar orada bir yorgunluk hissetmezler. Oradan çıkarılacak da değillerdir. No fatigue will touch them therein, nor from it will they [ever] be removed. Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1851 264 15 49 14 ۞ نَبِّئْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ nebbi' `ibâdî ennî ene-lgafûru-rraḥîm. Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver. [O Muhammad], inform My servants that it is I who am the Forgiving, the Merciful. Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1852 264 15 50 14 وَأَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الْأَلِيمُ veenne `aẕâbî hüve-l`aẕâbü-l'elîm. Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver. And that it is My punishment which is the painful punishment. Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1853 264 15 51 14 وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ venebbi'hüm `an ḍayfi ibrâhîm. Onlara İbrahim'in konuklarını da anlat: And inform them about the guests of Abraham, Sayfa 264, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 265
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
1854 265 15 52 14 إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ iẕ deḫalû `aleyhi feḳâlû selâmâ. ḳâle innâ minküm vecilûn. İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi. When they entered upon him and said, "Peace." [Abraham] said, "Indeed, we are fearful of you." Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1855 265 15 53 14 قَالُوا لَا تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ عَلِيمٍ ḳâlû lâ tevcel innâ nübeşşiruke bigulâmin `alîm. İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi. [The angels] said, "Fear not. Indeed, we give you good tidings of a learned boy." Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1856 265 15 54 14 قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِي عَلَىٰ أَن مَّسَّنِيَ الْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ ḳâle ebeşşertümûnî `alâ em messeniye-lkiberu febime tübeşşirûn. Ben kocamışken bana müjde mi veriyorsunuz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz? deyince: He said, "Have you given me good tidings although old age has come upon me? Then of what [wonder] do you inform?" Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1857 265 15 55 14 قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُن مِّنَ الْقَانِطِينَ ḳâlû beşşernâke bilḥaḳḳi felâ teküm mine-lḳâniṭîn. Seni gerçekten müjdeliyoruz, umutsuzlardan olma demişlerdi. They said, "We have given you good tidings in truth, so do not be of the despairing." Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1858 265 15 56 14 قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِ إِلَّا الضَّالُّونَ ḳâle vemey yaḳneṭu mir raḥmeti rabbihî ille-ḍḍâllûn. Zaten sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umudunu keser! diyerek sormuştu: "Ey elçiler! İşiniz nedir?" He said, "And who despairs of the mercy of his Lord except for those astray?" Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1859 265 15 57 14 قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ ḳâle femâ ḫaṭbüküm eyyühe-lmürselûn. Zaten sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umudunu keser! diyerek sormuştu: "Ey elçiler! İşiniz nedir?" [Abraham] said, "Then what is your business [here], O messengers?" Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر
1860 265 15 58 14 قَالُوا إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ ḳâlû innâ ürsilnâ ilâ ḳavmim mücrimîn. Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk." They said, "Indeed, we have been sent to a people of criminals, Sayfa 265, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر

Sayfalar

CSV