1881 |
266 |
15 |
79 |
14 |
فَانتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُّبِينٍ |
fenteḳamnâ minhüm. veinnehümâ lebiimâmim mübîn. |
Bunun için onlardan da öç aldık. Hala her iki memleket de işlek bir yol üzerindedirler. |
So We took retribution from them, and indeed, both [cities] are on a clear highway. |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1882 |
266 |
15 |
80 |
14 |
وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَلِينَ |
veleḳad keẕẕebe aṣḥâbü-lḥicri-lmürselîn. |
And olsun ki, Hicr halkı peygamberi yalanlamışlardı. |
And certainly did the companions of Thamud deny the messengers. |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1883 |
266 |
15 |
81 |
14 |
وَآتَيْنَاهُمْ آيَاتِنَا فَكَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ |
veâteynâhüm âyâtinâ fekânû `anhâ mü`riḍîn. |
Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde, yüz çevirmişlerdi. |
And We gave them Our signs, but from them they were turning away. |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1884 |
266 |
15 |
82 |
14 |
وَكَانُوا يَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا آمِنِينَ |
vekânû yenḥitûne mine-lcibâli büyûten âminîn. |
Dağlarda, güven içinde olarak evler yontuyorlardı. |
And they used to carve from the mountains, houses, feeling secure. |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1885 |
266 |
15 |
83 |
14 |
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ |
feeḫaẕethümu-ṣṣayḥatü muṣbiḥîn. |
Sabaha karşı çığlık onları yakalayıverdi. |
But the shriek seized them at early morning. |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1886 |
266 |
15 |
84 |
14 |
فَمَا أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ |
femâ agnâ `anhüm mâ kânû yeksibûn. |
Yaptıkları kendilerine bir fayda sağlamadı. |
So nothing availed them [from] what they used to earn. |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1887 |
266 |
15 |
85 |
14 |
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ ۗ وَإِنَّ السَّاعَةَ لَآتِيَةٌ ۖ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَمِيلَ |
vemâ ḫalaḳne-ssemâvâti vel'arḍa vemâ beynehümâ illâ bilḥaḳḳi. veinne-ssâ`ate leâtiyetün faṣfeḥi-ṣṣafḥa-lcemîl. |
Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları gereğince yarattık. Kıyamet günü şüphesiz gelecektir. O halde yumuşak ve iyi davran. |
And We have not created the heavens and earth and that between them except in truth. And indeed, the Hour is coming; so forgive with gracious forgiveness. |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1888 |
266 |
15 |
86 |
14 |
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ |
inne rabbeke hüve-lḫallâḳu-l`alîm. |
Doğrusu yaratan ve bilen ancak Rabbindir. |
Indeed, your Lord - He is the Knowing Creator. |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1889 |
266 |
15 |
87 |
14 |
وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِّنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ |
veleḳad âteynâke seb`am mine-lmeŝânî velḳur'âne-l`ażîm. |
And olsun ki, sana daima tekrarlanan yedi ayetli Fatiha'yı ve Kuran-ı Azim'i verdik. |
And We have certainly given you, [O Muhammad], seven of the often repeated [verses] and the great Qur'an. |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1890 |
266 |
15 |
88 |
14 |
لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَىٰ مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّنْهُمْ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ |
lâ temüddenne `ayneyke ilâ mâ metta`nâ bihî ezvâcem minhüm velâ taḥzen `aleyhim vaḫfiḍ cenâḥake lilmü'minîn. |
Kafirler içinde bazı kimselere verdiğimiz kat kat servete gözünü dikme, onlara üzülme; inananları kanatların altına al. |
Do not extend your eyes toward that by which We have given enjoyment to [certain] categories of the disbelievers, and do not grieve over them. And lower your wing to the believers |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1891 |
266 |
15 |
89 |
14 |
وَقُلْ إِنِّي أَنَا النَّذِيرُ الْمُبِينُ |
veḳul innî ene-nneẕîru-lmübîn. |
De ki: "Doğrusu ben apaçık bir uyarıcıyım." |
And say, "Indeed, I am the clear warner" - |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |
1892 |
266 |
15 |
90 |
14 |
كَمَا أَنزَلْنَا عَلَى الْمُقْتَسِمِينَ |
kemâ enzelnâ `ale-lmuḳtesimîn. |
Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız. |
Just as We had revealed [scriptures] to the separators |
Sayfa 266, Cuz 14, الحجر, Al-Hijr—الحجر |