4861 |
529 |
54 |
15 |
27 |
وَلَقَد تَّرَكْنَاهَا آيَةً فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ |
veleḳat teraknâhâ âyeten fehel mim müddekir. |
And olsun ki Biz, o gemiyi bir ibret olarak bıraktık; öğüt alan yok mudur? |
And We left it as a sign, so is there any who will remember? |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4862 |
529 |
54 |
16 |
27 |
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür. |
Benim azabım ve uyarmam nasılmış? |
And how [severe] were My punishment and warning. |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4863 |
529 |
54 |
17 |
27 |
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ |
veleḳad yesserne-lḳur'âne liẕẕikri fehel mim müddekir. |
And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? |
And We have certainly made the Qur'an easy for remembrance, so is there any who will remember? |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4864 |
529 |
54 |
18 |
27 |
كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
keẕẕebet `âdün fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür. |
Ad milleti peygamberini yalanlamıştı; Benim azabım ve uyarmam nasılmış? |
Aad denied; and how [severe] were My punishment and warning. |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4865 |
529 |
54 |
19 |
27 |
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِي يَوْمِ نَحْسٍ مُّسْتَمِرٍّ |
innâ erselnâ `aleyhim rîḥan ṣarṣaran fî yevmi naḥsim müstemirr. |
Nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik. |
Indeed, We sent upon them a screaming wind on a day of continuous misfortune, |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4866 |
529 |
54 |
20 |
27 |
تَنزِعُ النَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُّنقَعِرٍ |
tenzi`u-nnâse keennehüm a`câzü naḫlim münḳa`ir. |
Nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik. |
Extracting the people as if they were trunks of palm trees uprooted. |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4867 |
529 |
54 |
21 |
27 |
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür. |
Benim azabım ve uyarmam nasılmış? |
And how [severe] were My punishment and warning. |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4868 |
529 |
54 |
22 |
27 |
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ |
veleḳad yesserne-lḳur'âne liẕẕikri fehel mim müddekir. |
And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? |
And We have certainly made the Qur'an easy for remembrance, so is there any who will remember? |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4869 |
529 |
54 |
23 |
27 |
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ |
keẕẕebet ŝemûdü binnüẕür. |
Semud milleti uyaran peygamberleri yalanladı. |
Thamud denied the warning |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4870 |
529 |
54 |
24 |
27 |
فَقَالُوا أَبَشَرًا مِّنَّا وَاحِدًا نَّتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَّفِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ |
feḳâlû ebeşeram minnâ vâḥiden nettebi`uhû innâ iẕel lefî ḍalâliv vesü`ur. |
İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz sapıklık ve delilik etmiş oluruz. Kitap, aramızda, ona mı verilmiş? Hayır, o pek yalancı ve şımarığın biridir dediler. |
And said, "Is it one human being among us that we should follow? Indeed, we would then be in error and madness. |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4871 |
529 |
54 |
25 |
27 |
أَأُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِن بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ |
eülḳiye-ẕẕikru `aleyhi mim beyninâ bel hüve keẕẕâbün eşir. |
İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz sapıklık ve delilik etmiş oluruz. Kitap, aramızda, ona mı verilmiş? Hayır, o pek yalancı ve şımarığın biridir dediler. |
Has the message been sent down upon him from among us? Rather, he is an insolent liar." |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4872 |
529 |
54 |
26 |
27 |
سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَّنِ الْكَذَّابُ الْأَشِرُ |
seya`lemûne gadem meni-lkeẕẕâbü-l'eşir. |
Yarın, kimin pek yalancı ve şımarık olduğunu bileceklerdir. |
They will know tomorrow who is the insolent liar. |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4873 |
529 |
54 |
27 |
27 |
إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَةً لَّهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ |
innâ mürsilü-nnâḳati fitnetel lehüm ferteḳibhüm vaṣṭabir. |
Doğrusu, onları denemek üzere dişi deveyi gönderen Biziz. Salih'e şöyle demiştik: "Onları gözetle ve sabret; |
Indeed, We are sending the she-camel as trial for them, so watch them and be patient. |
Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |