ANo![]() |
SyNo | SrNo | SrANo | Cuz | Arapça | Çeviriyazı | Diyanet İşleri | Sahih International | Etiketler |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
4841 | 528 | 53 | 57 | 27 | أَزِفَتِ الْآزِفَةُ | ezifeti-l'âzifeh. | Kıyamet yaklaştıkça yaklaşmıştır. | The Approaching Day has approached. | Sayfa 528, Cuz 27, النجم, An-Najm—النجم |
4842 | 528 | 53 | 58 | 27 | لَيْسَ لَهَا مِن دُونِ اللَّهِ كَاشِفَةٌ | leyse lehâ min dûni-llâhi kâşifeh. | Onu Allah'tan başka ortaya koyacak yoktur. | Of it, [from those] besides Allah, there is no remover. | Sayfa 528, Cuz 27, النجم, An-Najm—النجم |
4843 | 528 | 53 | 59 | 27 | أَفَمِنْ هَٰذَا الْحَدِيثِ تَعْجَبُونَ | efemin hâẕe-lḥadîŝi ta`cebûn. | Bu söze mi şaşıyorsunuz? | Then at this statement do you wonder? | Sayfa 528, Cuz 27, النجم, An-Najm—النجم |
4844 | 528 | 53 | 60 | 27 | وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ | vetaḍḥakûne velâ tebkûn. | Gülüyorsunuz... Ağlamıyorsunuz. | And you laugh and do not weep | Sayfa 528, Cuz 27, النجم, An-Najm—النجم |
4845 | 528 | 53 | 61 | 27 | وَأَنتُمْ سَامِدُونَ | veentüm sâmidûn. | Habersiz oyalanmaktasınız. | While you are proudly sporting? | Sayfa 528, Cuz 27, النجم, An-Najm—النجم |
4846 | 528 | 53 | 62 | 27 | فَاسْجُدُوا لِلَّهِ وَاعْبُدُوا ۩ | fescüdû lillâhi va`büdû. | Artık secdeye varın, Allah'a kulluk edin. | So prostrate to Allah and worship [Him]. | Sayfa 528, Cuz 27, النجم, An-Najm—النجم |
4847 | 528 | 54 | 1 | 27 | بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانشَقَّ الْقَمَرُ | iḳterabeti-ssâ`atü venşeḳḳa-lḳamer. | Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: "Süregelen bir sihir" derler. | The Hour has come near, and the moon has split [in two]. | Sayfa 528, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4848 | 528 | 54 | 2 | 27 | وَإِن يَرَوْا آيَةً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْرٌ مُّسْتَمِرٌّ | veiy yerav âyetey yü`riḍû veyeḳûlû siḥrum müstemirr. | Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: "Süregelen bir sihir" derler. | And if they see a miracle, they turn away and say, "Passing magic." | Sayfa 528, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4849 | 528 | 54 | 3 | 27 | وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ ۚ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ | vekeẕẕebû vettebe`û ehvâehüm veküllü emrim müsteḳirr. | Yalanlarlar da kendi heveslerine uyarlar. Ama her işin karar kılacağı bir sonucu vardır. | And they denied and followed their inclinations. But for every matter is a [time of] settlement. | Sayfa 528, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4850 | 528 | 54 | 4 | 27 | وَلَقَدْ جَاءَهُم مِّنَ الْأَنبَاءِ مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ | veleḳad câehüm mine-l'embâi mâ fîhi müzdecer. | And olsun ki, onları bu hallerinden vazgeçirecek nice haberler gelmiştir. | And there has already come to them of information that in which there is deterrence - | Sayfa 528, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4851 | 528 | 54 | 5 | 27 | حِكْمَةٌ بَالِغَةٌ ۖ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ | ḥikmetüm bâligatün femâ tugni-nnüẕür. | Bu haberlerin her birinde üstün hikmet vardır; ama uyarmalar fayda vermiyor. | Extensive wisdom - but warning does not avail [them]. | Sayfa 528, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4852 | 528 | 54 | 6 | 27 | فَتَوَلَّ عَنْهُمْ ۘ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَىٰ شَيْءٍ نُّكُرٍ | fetevelle `anhüm. yevme yed`u-ddâ`i ilâ şey'in nükür. | Öyleyse onlardan yüz çevir; çağıran, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün; | So leave them, [O Muhammad]. The Day the Caller calls to something forbidding, | Sayfa 528, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
ANo![]() |
SyNo | SrNo | SrANo | Cuz | Arapça | Çeviriyazı | Diyanet İşleri | Sahih International | Etiketler |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
4853 | 529 | 54 | 7 | 27 | خُشَّعًا أَبْصَارُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَادٌ مُّنتَشِرٌ | ḫuşşe`an ebṣâruhüm yaḫrucûne mine-l'ecdâŝi keennehüm cerâdüm münteşir. | Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, o çağırana koşarak kabirlerden çıkarlar. İnkarcılar: "Bu, zorlu bir gündür" derler. | Their eyes humbled, they will emerge from the graves as if they were locusts spreading, | Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4854 | 529 | 54 | 8 | 27 | مُّهْطِعِينَ إِلَى الدَّاعِ ۖ يَقُولُ الْكَافِرُونَ هَٰذَا يَوْمٌ عَسِرٌ | mühti`îne ile-ddâ`. yeḳûlü-lkâfirûne hâẕâ yevmün `asir. | Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, o çağırana koşarak kabirlerden çıkarlar. İnkarcılar: "Bu, zorlu bir gündür" derler. | Racing ahead toward the Caller. The disbelievers will say, "This is a difficult Day." | Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4855 | 529 | 54 | 9 | 27 | ۞ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ | keẕẕebet ḳablehüm ḳavmü nûḥin fekeẕẕebû `abdenâ veḳâlû mecnûnüv vezdücira. | Bu ortak koşanlardan önce Nuh milleti de yalanlamış, kulumuzu yalanlayarak: "Delidir" demişlerdi, yolu kesilmişti. | The people of Noah denied before them, and they denied Our servant and said, "A madman," and he was repelled. | Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4856 | 529 | 54 | 10 | 27 | فَدَعَا رَبَّهُ أَنِّي مَغْلُوبٌ فَانتَصِرْ | fede`â rabbehû ennî maglûbün fenteṣir. | O da: "Ben yenildim, bana yardım et" diye Rabbine yalvarmıştı. | So he invoked his Lord, "Indeed, I am overpowered, so help." | Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4857 | 529 | 54 | 11 | 27 | فَفَتَحْنَا أَبْوَابَ السَّمَاءِ بِمَاءٍ مُّنْهَمِرٍ | fefetaḥnâ ebvâbe-ssemâi bimâim münhemir. | Biz de bunun üzerine gök kapılarını boşanan sularla açtık. | Then We opened the gates of the heaven with rain pouring down | Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4858 | 529 | 54 | 12 | 27 | وَفَجَّرْنَا الْأَرْضَ عُيُونًا فَالْتَقَى الْمَاءُ عَلَىٰ أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ | vefeccerne-l'arḍa `uyûnen felteḳe-lmâü `alâ emrin ḳad ḳudir. | Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık; her iki su, takdir edilen bir ölçüye göre birleşti. | And caused the earth to burst with springs, and the waters met for a matter already predestined. | Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4859 | 529 | 54 | 13 | 27 | وَحَمَلْنَاهُ عَلَىٰ ذَاتِ أَلْوَاحٍ وَدُسُرٍ | veḥamelnâhü `alâ ẕâti elvâḥiv vedüsür. | Onu, tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir gemiye bindirdik; inkar edilmiş olan Nuh'a mükafat olarak verdiğimiz gemi nezaretimiz altında yüzüyordu. | And We carried him on a [construction of] planks and nails, | Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |
4860 | 529 | 54 | 14 | 27 | تَجْرِي بِأَعْيُنِنَا جَزَاءً لِّمَن كَانَ كُفِرَ | tecrî bia`yüninâ. cezâel limen kâne küfira. | Onu, tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir gemiye bindirdik; inkar edilmiş olan Nuh'a mükafat olarak verdiğimiz gemi nezaretimiz altında yüzüyordu. | Sailing under Our observation as reward for he who had been denied. | Sayfa 529, Cuz 27, القمر, Al-Qamar—القمر |