Sayfa 577

 
00:00

lâ uḳsimü biyevmi-lḳiyâmeh.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ لَا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ

Türkçe:

Hayır, öyle değil! Kıyamet gününe yemin ederim ki,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.

Diyanet Vakfı:

Kıyamet gününe yemin ederim.

İngilizce:

I do call to witness the Resurrection Day;

Fransızca:

Non ! ... Je jure par le jour de la Résurrection !

Almanca:

Nein, ICH schwöre beim Tag der Auferstehung,

Rusça:

Клянусь Днем воскресения!

Açıklama:
 
00:00

velâ uḳsimü binnefsi-llevvâmeh.

Arapça:

وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ

Türkçe:

Öyle değil! Kendisini ısrarla kınayan benliğe de yemin ederim.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.

Diyanet Vakfı:

Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).

İngilizce:

And I do call to witness the self-reproaching spirit: (Eschew Evil).

Fransızca:

Mais non ! , Je jure par l'âme qui ne cesse de se blâmer. .

Almanca:

nein, auch schwöre ICH bei der tadelnden Seele.

Rusça:

Клянусь душой попрекающей!

Açıklama:
 
00:00

eyaḥsebü-l'insânü ellen necme`a `iżâmeh.

Arapça:

أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَلَّن نَّجْمَعَ عِظَامَهُ

Türkçe:

İnsan, kendisinin kemiklerini asla bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?

Diyanet Vakfı:

İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?

İngilizce:

Does man think that We cannot assemble his bones?

Fransızca:

L'homme, pense-t-il que Nous ne réunirons jamais ses os ?

Almanca:

Denkt der Mensch etwa, daß WIR seine Knochen nicht zusammenfügen werden?!

Rusça:

Неужели человек полагает, что Мы не соберем его костей?

Açıklama:
 
00:00

belâ ḳâdirîne `alâ en nüsevviye benâneh.

Arapça:

بَلَىٰ قَادِرِينَ عَلَىٰ أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُ

Türkçe:

Hayır, sandığı gibi değil! Biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye gücü yetenleriz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.

Diyanet Vakfı:

Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.

İngilizce:

Nay, We are able to put together in perfect order the very tips of his fingers.

Fransızca:

Mais si ! Nous sommes Capable de remettre à leur place les extrémités de ses doigts. .

Almanca:

Doch, mit Sicherheit! WIR sind fähig, daß WIR seine Fingerkuppen in Ordnung bringen.

Rusça:

Конечно! Мы способны восстановить даже кончики его пальцев.

Açıklama:
 
00:00

bel yürîdü-l'insânü liyefcüra emâmeh.

Arapça:

بَلْ يُرِيدُ الْإِنسَانُ لِيَفْجُرَ أَمَامَهُ

Türkçe:

Fakat insan kendi önünde rezillik sergilemeyi ister.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Fakat insan günahı devam ettirmek ister.

Diyanet Vakfı:

Fakat insan önündekini (kıyameti) yalanlamak ister.

İngilizce:

But man wishes to do wrong (even) in the time in front of him.

Fransızca:

L'homme voudrait plutôt continuer à vivre en libertin.

Almanca:

Nein, sondern der Mensch will, vor Ihm Verfehlungen öffentlich begehen.

Rusça:

Но человек желает и впредь совершать грехи.

Açıklama:
 
00:00

yes'elü eyyâne yevmü-lḳiyâmeh.

Arapça:

يَسْأَلُ أَيَّانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ

Türkçe:

"Kıyamet günü nerede/ne zaman?" diye sorar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O kıyamet günü ne zaman? diye sorar.

Diyanet Vakfı:

"Kıyamet günü ne zamanmış?" diye sorar.

İngilizce:

He questions: "When is the Day of Resurrection?"

Fransızca:

Il interroge : "A quand, le Jour de la Résurrection ? "

Almanca:

Er fragt: "Wann ist der Tag der Auferstehung?"

Rusça:

Он спрашивает, когда же наступит День воскресения?

Açıklama:
 
00:00

feiẕâ beriḳa-lbeṣar.

Arapça:

فَإِذَا بَرِقَ الْبَصَرُ

Türkçe:

Göz şimşek çaktığında,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ne zaman ki o göz şimşek çakar,

Diyanet Vakfı:

İşte, göz kamaştığı,

İngilizce:

At length, when the sight is dazed,

Fransızca:

Lorsque la vue sera éblouie,

Almanca:

Also wenn die Augen strahlen,

Rusça:

Когда взор будет ошеломлен,

Açıklama:
 
00:00

veḫasefe-lḳamer.

Arapça:

وَخَسَفَ الْقَمَرُ

Türkçe:

Ay tutulduğunda,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ay tutulur,

Diyanet Vakfı:

Ay tutulduğu,

İngilizce:

And the moon is buried in darkness.

Fransızca:

et que la lune s'éclipsera,

Almanca:

der Mond verfinstert wird

Rusça:

луна затмится,

Açıklama:
 
00:00

vecümi`a-şşemsü velḳamer.

Arapça:

وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ

Türkçe:

Ve Güneş'le Ay biraraya getirildiğinde,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Güneş ve ay toplanır,

Diyanet Vakfı:

Güneşle ay biraraya getirildiği zaman!

İngilizce:

And the sun and moon are joined together,-

Fransızca:

et que le soleil et la lune serons réunis,

Almanca:

und die Sonne und der Mond zusammengefügt werden,

Rusça:

а солнце и луна сойдутся.

Açıklama:
 
00:00

yeḳûlü-l'insânü yevmeiẕin eyne-lmeferr.

Arapça:

يَقُولُ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ الْمَفَرُّ

Türkçe:

Der ki insan o gün: "Kaçılacak yer nerede?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte o gün insan, "kaçacak yer neresi?" der.

Diyanet Vakfı:

O gün insan, "Kaçacak yer neresi!" diyecektir.

İngilizce:

That Day will Man say: "Where is the refuge?"

Fransızca:

l'homme, ce jour-là, dira : "Où fuir ? "

Almanca:

sagt der Mensch an diesem Tag: "Wo ist der Fluchtweg?"

Rusça:

В тот день человек скажет: "Куда бежать?"

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 577 beslemesine abone olun.