
inne aṣḥâbe-lcennehi-lyevme fî şügulin fâkihûn.
Türkçe:
O gün cennet halkı bir uğraş içinde eğlenip ferahlamaktadır.
İngilizce:
Verily the Companions of the Garden shall that Day have joy in all that they do;
Fransızca:
Les gens du Paradis seront, ce jour-là, dans une occupation qui les remplit de bonheur;
Almanca:
Gewiß, die Weggenossen der Dschanna sind heute beschäftigt, freudenerregt.
Rusça:
Воистину, обитатели Рая сегодня будут заняты наслаждением.
Arapça:
إِنَّ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ فِي شُغُلٍ فَاكِهُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyet içinde zevk etmektedirler.
Diyanet Vakfı:
O gün cennetlikler, gerçekten nimetler içinde safa sürerler.

hüm veezvâcühüm fî żilâlin `ale-l'erâiki müttekiûn.
Türkçe:
Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanmışlardır.
İngilizce:
They and their associates will be in groves of (cool) shade, reclining on Thrones (of dignity);
Fransızca:
eux et leurs épouses sont sous des ombrages, accoudés sur les divans.
Almanca:
Sie und ihre Partnerwesen sind im Schatten auf Liegen angelehnt.
Rusça:
Они и их супруги будут лежать в тенях на ложах, прислонившись.
Arapça:
هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلَالٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِئُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.
Diyanet Vakfı:
Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara kurulurlar.

lehüm fîhâ fâkihetüv velehüm mâ yedde`ûn.
Türkçe:
Orada kendileri için meyveler var. İstedikleri her şey kendilerinin olacak.
İngilizce:
(Every) fruit (enjoyment) will be there for them; they shall have whatever they call for;
Fransızca:
Là ils auront des fruits et ils auront ce qu'ils réclameront,
Almanca:
Für sie gibt es darin Obst. Und für sie gibt es, was sie sich wünschen.
Rusça:
Там для них есть фрукты и все, что они потребуют.
Arapça:
لَهُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ وَلَهُم مَّا يَدَّعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey onlarındır.
Diyanet Vakfı:
Orada onlar için her çeşit meyve vardır. Bütün arzuları yerine getirilir.

selâmün ḳavlem mir rabbir raḥîm.
Türkçe:
Rahîm Rab'den bir de sözlü selam!
İngilizce:
Peace! - a word (of salutation) from a Lord Most Merciful!
Fransızca:
"Salam" [paix et salut] ! Parole de la part d'un Seigneur Très Miséricordieux.
Almanca:
Salam (sei mit euch)! Ein Wort (wird ihnen gesagt) von einem allgnädigen HERRN.
Rusça:
Милосердный Господь приветствует их словом: "Мир!"
Arapça:
سَلَامٌ قَوْلًا مِّن رَّبٍّ رَّحِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Onlara) Rahîm olan Rab'den "selâm" sözü vardır.
Diyanet Vakfı:
Onlara merhametli Rabb'in söylediği selam vardır.

vemtâzü-lyevme eyyühe-lmücrimûn.
Türkçe:
Ey günahkârlar! Bugün şöyle ayrılın!
İngilizce:
And O ye in sin! Get ye apart this Day!
Fransızca:
"ô injustes ! Tenez-vous à l'écart ce jour-là !
Almanca:
Und: "Sondert euch an diesem Tag ab, ihr schwer Verfehlende!"
Rusça:
Отделитесь сегодня, о грешники!
Arapça:
وَامْتَازُوا الْيَوْمَ أَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrılın.
Diyanet Vakfı:
"Ayrılın bir tarafa bugün, ey günahkarlar!"

elem a`hed ileyküm yâ benî âdeme el lâ ta`büdü-şşeyṭân. innehû leküm `adüvvüm mübîn.
Türkçe:
Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi?
İngilizce:
Did I not enjoin on you, O ye Children of Adam, that ye should not worship Satan; for that he was to you an enemy avowed?-
Fransızca:
Ne vous ai-Je pas engagés, enfants d'Adam, à ne pas adorer le Diable ? Car il est vraiment pour vous un ennemi déclaré,
Almanca:
Machte ICH euch etwa nicht zur Verpflichtung - Kinder Adams! -, daß ihr dem Satan nicht dient - gewiß er ist für euch ein entschiedener Feind -
Rusça:
Разве Я не завещал вам, о сыны Адама, не поклоняться сатане, который является вашим явным врагом,
Arapça:
۞ أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَن لَّا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ ۖ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi? (buyurulacak)
Diyanet Vakfı:
"Ey Adem oğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır" demedim mi?

veeni-`büdûnî. hâẕâ ṣirâṭum müsteḳîm.
Türkçe:
"Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi?
İngilizce:
And that ye should worship Me, (for that) this was the Straight Way?
Fransızca:
et [ne vous ai-Je pas engagés] à M'adorer ? Voilà un chemin bien droit.
Almanca:
und daß ihr Mir dient, dies ist ein geradliniger Weg?!
Rusça:
и поклоняться Мне? Это - прямой путь.
Arapça:
وَأَنِ اعْبُدُونِي ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi? (buyurulacak)
Diyanet Vakfı:
"Ve bana kulluk ediniz, doğru yol budur" demedim mi?

veleḳad eḍalle minküm cibillen keŝîrâ. efelem tekûnû ta`ḳilûn.
Türkçe:
Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?
İngilizce:
But he did lead astray a great multitude of you. Did ye not, then, understand?
Fransızca:
Et il a très certainement égaré un grand nombre d'entre vous. Ne raisonniez-vous donc pas ?
Almanca:
Und gewiß, bereits verleitete er von euch eine Riesenmenge. Habt ihr euch damals nicht besinnen können?!
Rusça:
Он уже ввел в заблуждение многих из вас. Неужели вы не разумеете?
Arapça:
وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا ۖ أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. Ya o zaman düşünmüyor muydunuz?
Diyanet Vakfı:
Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hala akıl erdiremiyor musunuz?

hâẕihî cehennemü-lletî küntüm tû`adûn.
Türkçe:
Alın size, tehdit edildiğiniz cehennem!
İngilizce:
This is the Hell of which ye were (repeatedly) warned!
Fransızca:
Voici l'Enfer qu'on vous promettait.
Almanca:
Dies ist Dschahannam, die euch stets angedroht wurde.
Rusça:
Вот Геенна, которая была вам обещана.
Arapça:
هَٰذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte bu size vaad edilen cehennemdir.
Diyanet Vakfı:
İşte, bu size vadedilen cehennemdir.

iṣlevhe-lyevme bimâ küntüm tekfürûn.
Türkçe:
İnkâr edip durmanız yüzünden dalın oraya bugün!
İngilizce:
Embrace ye the (fire) this Day, for that ye (persistently) rejected (Truth).
Fransızca:
Brûlez-y aujourd'hui, pour avoir mécru".
Almanca:
Tretet in es heute hinein für das, was ihr an Kufr zu betreiben pflegtet!"
Rusça:
Горите в ней сегодня за то, что вы не веровали".
Arapça:
اصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bugün yaslanın ona bakalım inkâr ettiğiniz için.
Diyanet Vakfı:
İnkarınız sebebiyle bugün oraya girin!
Sayfalar
