Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

36

Sûredeki Ayet No: 

56

Ayet No: 

3761

Sayfa No: 

444

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلَالٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِئُونَ

Çeviriyazı: 

hüm veezvâcühüm fî żilâlin `ale-l'erâiki müttekiûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.

Diyanet İşleri: 

Onlar ve eşleri gölgeliklerde, tahtlar üzerine yaslanmışlardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlar da, eşleri de, gölgeliklerde, tahtlara oturup dayanmışlardır.

Şaban Piriş: 

Kendileri ve eşleri gölgeliklerde, koltuklara yaslanmışlardır.

Edip Yüksel: 

Eşleriyle birlikte gölgeliklerde, koltuklara yaslanmışlardır.

Ali Bulaç: 

Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır.

Suat Yıldırım: 

Hem kendileri, hem eşleri gölgeliklerde, tahtlarına kurulurlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar ve zevceleri gölgeler içinde tahtlar üzerine dayanıp durmuşlardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanmışlardır.

Bekir Sadak: 

And olsun ki, o sizden nice nesilleri saptirmisti, akletmez miydiniz?

İbni Kesir: 

Onlar ve eşleri gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır.

Adem Uğur: 

Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara kurulurlar.

İskender Ali Mihr: 

Onlar ve eşleri, gölgeliklerde tahtlar üzerinde yaslanmış olanlardır.

Celal Yıldırım: 

Onlar da, eşleri de gölgede tahtlar, kanepeler üzerinde kurulmuşlardır.

Tefhim ul Kuran: 

Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır.

Fransızca: 

eux et leurs épouses sont sous des ombrages, accoudés sur les divans.

İspanyolca: 

Ellos y sus esposas estarán a la sombra, reclinados en sofás.

İtalyanca: 

essi e le loro spose, distesi all'ombra su alti letti.

Almanca: 

Sie und ihre Partnerwesen sind im Schatten auf Liegen angelehnt.

Çince: 

他们和自己的配偶,在树荫下,靠在床上。

Hollandaca: 

Zij en hunne vrouwen zullen in schaduwrijke boschjes rusten, tegen heerlijke zetels leunende.

Rusça: 

Они и их супруги будут лежать в тенях на ложах, прислонившись.

Somalice: 

Iyaga iyo haweenkooduba waxay ku sugnaan hadh, waxayna ku dangiigsanaan sariiro (sare).

Swahilice: 

Wao na wake zao wamo katika vivuli wameegemea juu ya viti vya fakhari.

Uygurca: 

ئۇلار ۋە ئۇلارنىڭ جۈپتىلىرى (جەننەتلەرنىڭ) سايىلىرى ئاستىدا تەختلەرگە يۆلەنگەن ھالدا تۇرىدۇ

Japonca: 

かれらはその配偶者たちと,木陰の寝床によりかかる。

Arapça (Ürdün): 

«هم» مبتدأ «وأزواجهم في ظلال» جمع ظلة أو ظل خبر أي لا تصيبهم الشمس «على الأرائك» جمع أريكة، وهو السرير في الحجلة أو الفرش فيها «متكئون» خبر ثان متعلق بعلى.

Hintçe: 

वह अपनी बीवियों के साथ (ठन्डी) छाँव में तकिया लगाए तख्तों पर (चैन से) बैठे हुए हैं

Tayca: 

พวกเขาและคู่ครองของพวกเขาจะอยู่ภายใต้ร่มเงา นอนเอกเขนกอยู่บนเก้าอี้นวม

İbranice: 

הם ונשותיהם ינוחו בצל על ספות מוגבהות

Hırvatça: 

oni i supruge njihove bit će u hladovini na ukrašenim divanima naslonjeni,

Rumence: 

Împreună cu soaţele lor, vor sta sub umbrare, aşezaţi pe paturi de nuntă.

Transliteration: 

Hum waazwajuhum fee thilalin AAala alaraiki muttakioona

Türkçe: 

Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanmışlardır.

Sahih International: 

They and their spouses - in shade, reclining on adorned couches.

İngilizce: 

They and their associates will be in groves of (cool) shade, reclining on Thrones (of dignity);

Azerbaycanca: 

Onlar (mö’min kişilər) və zövcələri kölgəliklərdə (yumşaq) taxtlara söykənmişlər.

Süleyman Ateş: 

Kendileri ve eşleri, gölgelerde, koltuklara yaslanmışlardır.

Diyanet Vakfı: 

Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara kurulurlar.

Erhan Aktaş: 

Onlar ve eşleri gölgeliklerde tahtlar üzerine kurulmuşlardır.

Kral Fahd: 

Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara kurulurlar.

Hasan Basri Çantay: 

Kendileri de, zevceleri de (cennet) gölgeler (in) dedirler. Tahtların üstüne kurulub dayanmışlardır.

Muhammed Esed: 

onlar ve eşleri sedirler üzerinde mutlu bir şekilde yatıp uzanacaklar,

Gültekin Onan: 

Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır.

Ali Fikri Yavuz: 

Kendileri ve zevceleri, ağaçların gölgeleri altında süslü koltuklar üzerine kurulub yaslanmışlardır.

Portekizce: 

Com seus consortes, estarão à sombra, acomodados sobre almofadas.

İsveççe: 

vilande i ljuvlig skugga med sina följeslagare, stödda på divanernas [mjuka kuddar],

Farsça: 

آنان و همسرانشان در زیر سایه هایی [آرام بخش] بر تخت هایی [آراسته چون حجله عروس] تکیه می زنند.

Kürtçe: 

خۆیان و ھاوسەرەکانیان لە سێبەرەکاندا لە سەر تەخت (ی ڕازاوە) پاڵیان داوەتەوە

Özbekçe: 

Улар ва уларнинг жуфтлари сояларда сўриларда ёнбошлаб ётурлар.

Malayca: 

Mereka dengan pasangan-pasangan mereka bersukaria di tempat yang teduh, sambil duduk berbaring di atas pelamin;

Arnavutça: 

ata dhe gratë e tyre janë në hije (fllade), të mbështetur në kolltuqe,

Bulgarca: 

Те и съпругите им ще са на сянка, облегнати на престоли.

Sırpça: 

Они и њихове супруге биће у хладовини наслоњени на украшеним диванима,

Çekçe: 

a oni i manželky jejich ve stínu na poduškách spočinou

Urduca: 

وہ اور ان کی بیویاں گھنے سایوں میں ہیں مسندوں پر تکیے لگائے ہوئے

Tacikçe: 

Онҳо ва ҳамсаронашон дар сояҳо бар тахтҳо такя задаанд.

Tatarca: 

Ул мөэминнәр вә хатыннары күләгәлектә яхшы диваннарда утырып шатланып сөйләшерләр.

Endonezyaca: 

Mereka dan isteri-isteri mereka berada dalam tempat yang teduh, bertelekan di atas dipan-dipan.

Amharca: 

እነርሱም ሚስቶቻቸውም በጥላዎች ውስጥ ናቸው፡፡ ባለ አጎበር አልጋዎች ላይ ተደጋፊዎች ናቸው፡፡

Tamilce: 

அவர்களும் அவர்களின் மனைவிகளும் நிழல்களில் கட்டில்கள் மீது சாய்ந்தவர்களாக இருப்பார்கள்.

Korece: 

그들은 그의 아내들과 시원 한 그늘에서 장식된 침상에 기대 어

Vietnamca: 

Họ và những người vợ của họ sẽ nằm nghỉ tựa mình trên những chiếc tràng kỷ, dưới bóng mát (trong các Ngôi Vườn Thiên Đàng).

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: