Sayfa 444

 
00:00

inne aṣḥâbe-lcennehi-lyevme fî şügulin fâkihûn.

Arapça:

إِنَّ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ فِي شُغُلٍ فَاكِهُونَ

Türkçe:

O gün cennet halkı bir uğraş içinde eğlenip ferahlamaktadır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyet içinde zevk etmektedirler.

Diyanet Vakfı:

O gün cennetlikler, gerçekten nimetler içinde safa sürerler.

İngilizce:

Verily the Companions of the Garden shall that Day have joy in all that they do;

Fransızca:

Les gens du Paradis seront, ce jour-là, dans une occupation qui les remplit de bonheur;

Almanca:

Gewiß, die Weggenossen der Dschanna sind heute beschäftigt, freudenerregt.

Rusça:

Воистину, обитатели Рая сегодня будут заняты наслаждением.

Açıklama:
 
00:00

hüm veezvâcühüm fî żilâlin `ale-l'erâiki müttekiûn.

Arapça:

هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلَالٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِئُونَ

Türkçe:

Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanmışlardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.

Diyanet Vakfı:

Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara kurulurlar.

İngilizce:

They and their associates will be in groves of (cool) shade, reclining on Thrones (of dignity);

Fransızca:

eux et leurs épouses sont sous des ombrages, accoudés sur les divans.

Almanca:

Sie und ihre Partnerwesen sind im Schatten auf Liegen angelehnt.

Rusça:

Они и их супруги будут лежать в тенях на ложах, прислонившись.

Açıklama:
 
00:00

lehüm fîhâ fâkihetüv velehüm mâ yedde`ûn.

Arapça:

لَهُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ وَلَهُم مَّا يَدَّعُونَ

Türkçe:

Orada kendileri için meyveler var. İstedikleri her şey kendilerinin olacak.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey onlarındır.

Diyanet Vakfı:

Orada onlar için her çeşit meyve vardır. Bütün arzuları yerine getirilir.

İngilizce:

(Every) fruit (enjoyment) will be there for them; they shall have whatever they call for;

Fransızca:

Là ils auront des fruits et ils auront ce qu'ils réclameront,

Almanca:

Für sie gibt es darin Obst. Und für sie gibt es, was sie sich wünschen.

Rusça:

Там для них есть фрукты и все, что они потребуют.

Açıklama:
 
00:00

selâmün ḳavlem mir rabbir raḥîm.

Arapça:

سَلَامٌ قَوْلًا مِّن رَّبٍّ رَّحِيمٍ

Türkçe:

Rahîm Rab'den bir de sözlü selam!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Onlara) Rahîm olan Rab'den "selâm" sözü vardır.

Diyanet Vakfı:

Onlara merhametli Rabb'in söylediği selam vardır.

İngilizce:

Peace! - a word (of salutation) from a Lord Most Merciful!

Fransızca:

"Salam" [paix et salut] ! Parole de la part d'un Seigneur Très Miséricordieux.

Almanca:

Salam (sei mit euch)! Ein Wort (wird ihnen gesagt) von einem allgnädigen HERRN.

Rusça:

Милосердный Господь приветствует их словом: "Мир!"

Açıklama:
 
00:00

vemtâzü-lyevme eyyühe-lmücrimûn.

Arapça:

وَامْتَازُوا الْيَوْمَ أَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ

Türkçe:

Ey günahkârlar! Bugün şöyle ayrılın!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrılın.

Diyanet Vakfı:

"Ayrılın bir tarafa bugün, ey günahkarlar!"

İngilizce:

And O ye in sin! Get ye apart this Day!

Fransızca:

"ô injustes ! Tenez-vous à l'écart ce jour-là !

Almanca:

Und: "Sondert euch an diesem Tag ab, ihr schwer Verfehlende!"

Rusça:

Отделитесь сегодня, о грешники!

Açıklama:
 
00:00

elem a`hed ileyküm yâ benî âdeme el lâ ta`büdü-şşeyṭân. innehû leküm `adüvvüm mübîn.

Arapça:

۞ أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَن لَّا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ ۖ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ

Türkçe:

Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi? (buyurulacak)

Diyanet Vakfı:

"Ey Adem oğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır" demedim mi?

İngilizce:

Did I not enjoin on you, O ye Children of Adam, that ye should not worship Satan; for that he was to you an enemy avowed?-

Fransızca:

Ne vous ai-Je pas engagés, enfants d'Adam, à ne pas adorer le Diable ? Car il est vraiment pour vous un ennemi déclaré,

Almanca:

Machte ICH euch etwa nicht zur Verpflichtung - Kinder Adams! -, daß ihr dem Satan nicht dient - gewiß er ist für euch ein entschiedener Feind -

Rusça:

Разве Я не завещал вам, о сыны Адама, не поклоняться сатане, который является вашим явным врагом,

Açıklama:
 
00:00

veeni-`büdûnî. hâẕâ ṣirâṭum müsteḳîm.

Arapça:

وَأَنِ اعْبُدُونِي ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ

Türkçe:

"Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi? (buyurulacak)

Diyanet Vakfı:

"Ve bana kulluk ediniz, doğru yol budur" demedim mi?

İngilizce:

And that ye should worship Me, (for that) this was the Straight Way?

Fransızca:

et [ne vous ai-Je pas engagés] à M'adorer ? Voilà un chemin bien droit.

Almanca:

und daß ihr Mir dient, dies ist ein geradliniger Weg?!

Rusça:

и поклоняться Мне? Это - прямой путь.

Açıklama:
 
00:00

veleḳad eḍalle minküm cibillen keŝîrâ. efelem tekûnû ta`ḳilûn.

Arapça:

وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا ۖ أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ

Türkçe:

Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. Ya o zaman düşünmüyor muydunuz?

Diyanet Vakfı:

Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hala akıl erdiremiyor musunuz?

İngilizce:

But he did lead astray a great multitude of you. Did ye not, then, understand?

Fransızca:

Et il a très certainement égaré un grand nombre d'entre vous. Ne raisonniez-vous donc pas ?

Almanca:

Und gewiß, bereits verleitete er von euch eine Riesenmenge. Habt ihr euch damals nicht besinnen können?!

Rusça:

Он уже ввел в заблуждение многих из вас. Неужели вы не разумеете?

Açıklama:
 
00:00

hâẕihî cehennemü-lletî küntüm tû`adûn.

Arapça:

هَٰذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ

Türkçe:

Alın size, tehdit edildiğiniz cehennem!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte bu size vaad edilen cehennemdir.

Diyanet Vakfı:

İşte, bu size vadedilen cehennemdir.

İngilizce:

This is the Hell of which ye were (repeatedly) warned!

Fransızca:

Voici l'Enfer qu'on vous promettait.

Almanca:

Dies ist Dschahannam, die euch stets angedroht wurde.

Rusça:

Вот Геенна, которая была вам обещана.

Açıklama:
 
00:00

iṣlevhe-lyevme bimâ küntüm tekfürûn.

Arapça:

اصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ

Türkçe:

İnkâr edip durmanız yüzünden dalın oraya bugün!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bugün yaslanın ona bakalım inkâr ettiğiniz için.

Diyanet Vakfı:

İnkarınız sebebiyle bugün oraya girin!

İngilizce:

Embrace ye the (fire) this Day, for that ye (persistently) rejected (Truth).

Fransızca:

Brûlez-y aujourd'hui, pour avoir mécru".

Almanca:

Tretet in es heute hinein für das, was ihr an Kufr zu betreiben pflegtet!"

Rusça:

Горите в ней сегодня за то, что вы не веровали".

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 444 beslemesine abone olun.