Hizb 37

 
00:00

elleẕî ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa vemâ beynehümâ fî sitteti eyyâmin ŝümme-stevâ `ale-l`arş. erraḥmânü fes'el bihî ḫabîrâ.

Arapça:

الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَىٰ عَلَى الْعَرْشِ ۚ الرَّحْمَٰنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا

Türkçe:

Gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde yaratıp sonra arş üzerinde egemenlik kuran O'dur. Rahman'dır O. Haberdar olana sor O'nu.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gökleri yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş'a hükmeden Rahmân'dır. Haydi ne dileyeceksen o her şeyden haberdar olan (Rahmân)dan dile.

Diyanet Vakfı:

Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden (ona hükmeden) Rahman'dır. Bunu bir bilene sor.

İngilizce:

He Who created the heavens and the earth and all that is between, in six days, and is firmly established on the Throne (of Authority): Allah Most Gracious: ask thou, then, about Him of any acquainted (with such things).

Fransızca:

C'est Lui qui, en six jours, a créé les cieux, la terre et tout ce qui existe entre eux, et le Tout Miséricordieux S'est établi "Istawa" ensuite sur le Trône. Interroge donc qui est bien informé de Lui.

Almanca:

Er ist Derjenige, Der die Himmel, die Erde und das, was zwischen ihnen ist, in sechs Ay-yam erschuf, dann wandte ER Sich Al'ahrsch zu. ER ist Der Allgnade Erweisende, so frage über Ihn einen Kundigen!

Rusça:

Он сотворил небеса и землю и то, что между ними, за шесть дней, а потом вознесся на Трон (или утвердился на Троне). Он - Милостивый. Спрашивай об этом Ведающего.

Açıklama:
 
00:00

veiẕâ ḳîle lehümü-scüdû lirraḥmâni ḳâlû veme-rraḥmân. enescüdü limâ te'mürunâ vezâdehüm nüfûrâ.

Arapça:

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَٰنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَٰنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا ۩

Türkçe:

Onlara, "Rahman'a secde edin!" dendiğinde şöyle derler: "Rahman da neymiş? Senin emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç?" Ve bu söz onların nefretini artırdı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara "Rahmân'a secde edin" dendiği zaman, "Rahmân da neymiş? Senin bize emrettiğine secde eder miyiz hiç?" derler ve bu emir onların nefretini artırır.

Diyanet Vakfı:

Onlara: Rahman'a secde edin! denildiği zaman: "Rahman da neymiş! Bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!" derler ve bu emir onların nefretini arttırır.

İngilizce:

When it is said to them, "Prostrate to (Allah) Most Gracious!", they say, "And what is (Allah) Most Gracious? Shall we prostrate to that which thou commandest us?" And it increases their flight (from the Truth).

Fransızca:

Et quand on leur dit : "Prosternez-vous devant le Tout Miséricordieux", ils disent : "Qu'est-ce donc que le Tout Miséricordieux ? Allons-nous nous prosterner devant ce que tu nous commandes ? " - Et cela accroît leur répulsion .

Almanca:

Und als ihnen gesagt wurde: "Vollzieht Sudschud für den Allgnade Erweisenden!", sagten sie: "Und was ist Der Allgnade Erweisende? Sollen wir etwa Sudschud zu dem vollziehen, den du uns anweist?!" Und es mehrte noch ihre Abneigung.

Rusça:

Когда им говорят: "Падайте ниц перед Милостивым!" - они говорят: "Что такое Милостивый? Неужели мы будем падать ниц перед тем, кому ты нам приказываешь?" Это приумножает их отвращение.

Açıklama:
 
00:00

tebârake-lleẕî ce`ale fi-ssemâi bürûcev vece`ale fîhâ sirâcev veḳameram münîrâ.

Arapça:

تَبَارَكَ الَّذِي جَعَلَ فِي السَّمَاءِ بُرُوجًا وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجًا وَقَمَرًا مُّنِيرًا

Türkçe:

Şanı yücedir o kudretin ki; gökte burçlar yarattı, orada bir kandil ve ışık yansıtıcı bir ay oluşturdu.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gökte burçları var eden, onların içinde bir kandil (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.

Diyanet Vakfı:

Gökte burçları var eden, onların içinde bir çerağ (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.

İngilizce:

Blessed is He Who made constellations in the skies, and placed therein a Lamp and a Moon giving light;

Fransızca:

Que soit béni Celui qui a placé au ciel des constellations et y a placé un luminaire (le soleil) et aussi une lune éclairante !

Almanca:

Immer allerhabener ist Derjenige, Der im Himmel Sternbilder einsetzte, und darin eine Leuchte und einen erhellten Mond machte.

Rusça:

Благословен Тот, Кто установил на небе созвездия Зодиака и установил на нем светильник и освещающую луну.

Açıklama:
 
00:00

vehüve-lleẕî ce`ale-lleyle vennehâra ḫilfetel limen erâde ey yeẕẕekkera ev erâde şükûrâ.

Arapça:

وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِّمَنْ أَرَادَ أَن يَذَّكَّرَ أَوْ أَرَادَ شُكُورًا

Türkçe:

Geceyle gündüzü, öğüt almak isteyenlerle şükretmek isteyenler için, birbirini izler hale getiren O'dur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O'dur.

Diyanet Vakfı:

İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O'dur.

İngilizce:

And it is He Who made the Night and the Day to follow each other: for such as have the will to celebrate His praises or to show their gratitude.

Fransızca:

Et c'est Lui qui a assigné une alternance à la nuit et au jour pour quiconque veut y réfléchir ou montrer sa reconnaissance.

Almanca:

Und ER ist Derjenige, Der die Nacht und den Tag als Nachfolge machte für denjenigen, der sich besinnen will oder sich dankbar erweisen will.

Rusça:

Он - Тот, Кто чередует ночь и день для тех, кто желает помнить и благодарить.

Açıklama:
 
00:00

ve`ibâdü-rraḥmâni-lleẕîne yemşûne `ale-l'arḍi hevnev veiẕâ ḫâṭabehümü-lcâhilûne ḳâlû selâmâ.

Arapça:

وَعِبَادُ الرَّحْمَٰنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا

Türkçe:

Rahman'ın kulları, yeryüzünde böbürlenmeden/rahatsız etmeden yürüyen kişilerdir. Cahiller onlara hitap edince, "Selam!" derler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O çok merhametli Allah'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler).

Diyanet Vakfı:

Rahman'ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "Selam!" derler (geçerler);

İngilizce:

And the servants of (Allah) Most Gracious are those who walk on the earth in humility, and when the ignorant address them, they say, "Peace!";

Fransızca:

Les serviteurs du Tout Miséricordieux sont ceux qui marchent humblement sur terre, qui, lorsque les ignorants s'adressent à eux, disent : "Paix",

Almanca:

Und die Diener Des Allgnade Erweisenden sind diejenigen, die auf der Erde in Bescheidenheit gehen, und wenn die Unwissenden sie belästigen, sagen sie: "Salam (sei mit euch)!".

Rusça:

А рабами Милостивого являются те, которые ступают по земле смиренно, а когда невежды обращаются к ним, они говорят благие слова.

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne yebîtûne lirabbihim süccedev veḳiyâmâ.

Arapça:

وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا

Türkçe:

Geceleri, Rableri huzurunda secde ederek, ayakta durarak geçirirler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve onlar ki, Rablerine secdeler ve kıyamlar ederek yatarlar.

Diyanet Vakfı:

Gecelerini Rablerine secde ederek ve kıyam durarak geçirirler.

İngilizce:

Those who spend the night in adoration of their Lord prostrate and standing;

Fransızca:

qui passent les nuits prosternés et debout devant leur Seigneur;

Almanca:

Auch diejenigen, die ihre Nacht als Sudschud- und Qiyam-Vollziehende verbringen.

Rusça:

Они проводят ночи, падая ниц и стоя перед своим Господом.

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne yeḳûlûne rabbene-ṣrif `annâ `aẕâbe cehennem. inne `aẕâbehâ kâne garâmâ.

Arapça:

وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ ۖ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا

Türkçe:

Ve şöyle yakarırlar: "Rabbimiz, cehennem azabını bizden uzak tut! Doğrusu, onun azabı inatçı ve yapışkandır."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar ki, şöyle derler: Cehennem azabını üzerimizden sav! Doğrusu onun azabı geçici bir şey değildir.

Diyanet Vakfı:

Ve şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır.

İngilizce:

Those who say, "Our Lord! avert from us the Wrath of Hell, for its Wrath is indeed an affliction grievous,-

Fransızca:

qui disent : "Seigneur, écarte de nous le châtiment de l'Enfer". - car son châtiment est permanent.

Almanca:

Sowie diejenigen, die sagen: "Unser HERR! Wende von uns die Peinigung von Dschahannam ab, denn ihre Peinigung ist gewiß eine bleibende Peinigung.

Rusça:

Они говорят: "Господь наш! Отврати от нас мучения в Геенне, поскольку мучения там не отступают.

Açıklama:
 
00:00

innehâ sâet müsteḳarrav vemüḳâmâ.

Arapça:

إِنَّهَا سَاءَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا

Türkçe:

Ne kötü bir durak yeridir o, ne kötü bir dinlenme yeri!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Orası cidden ne kötü bir uğrak, ne kötü bir konaktır.

Diyanet Vakfı:

Orası cidden ne kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir!

İngilizce:

Evil indeed is it as an abode, and as a place to rest in;

Fransızca:

Quels mauvais gîte et lieu de séjour !

Almanca:

Gewiß, sie (Dschahannam) ist schlimm als Niederlassung und als Aufenthaltsort."

Rusça:

Как скверны эта обитель и местопребывание!"

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne iẕâ enfeḳû lem yüsrifû velem yaḳtürû vekâne beyne ẕâlike ḳavâmâ.

Arapça:

وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَٰلِكَ قَوَامًا

Türkçe:

Onlar harcama yaptıkları zaman ne savurganlığa saparlar ne de cimrilik ederler. O ikisi arasında bir dengededir bu!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve onlar ki, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

Diyanet Vakfı:

(O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

İngilizce:

Those who, when they spend, are not extravagant and not niggardly, but hold a just (balance) between those (extremes);

Fransızca:

Qui, lorsqu'ils dépensent, ne sont ni prodigues ni avares mais se tiennent au juste milieu.

Almanca:

Auch diejenigen, wenn sie ausgeben, weder verschwenden noch geizen, sondern es ist dazwischen mittelmäßig.

Rusça:

Когда они делают пожертвования, то не расточительствуют и не скупятся, а придерживаются середины между этими крайностями.

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne lâ yed`ûne me`a-llâhi ilâhen âḫara velâ yaḳtülûne-nnefse-lletî ḥarrame-llâhü illâ bilḥaḳḳi velâ yeznûn. vemey yef`al ẕâlike yelḳa eŝâmâ.

Arapça:

وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ ۚ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ يَلْقَ أَثَامًا

Türkçe:

Onlar Allah'ın yanında bir başka ilaha yakarmazlar/davet etmezler. Allah'ın saygıya layık kıldığı canı haksız yere almazlar. Zina etmezler. Bunları yapan, cezaya çarpılır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahı(nın cezasını) bulur.

Diyanet Vakfı:

Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı (nın cezasını) bulur;

İngilizce:

Those who invoke not, with Allah, any other god, nor slay such life as Allah has made sacred except for just cause, nor commit fornication; - and any that does this (not only) meets punishment.

Fransızca:

Qui n'invoquent pas d'autre dieu avec Allah et ne tuent pas la vie qu'Allah a rendue sacrée, sauf à bon droit; qui ne commettent pas de fornication - car quiconque fait cela encourra une punition

Almanca:

Und diejenigen, die weder neben ALLAH an einen anderen Gott Bittgebete richten, 2 noch den Menschen töten, den ALLAH für haram erklärte, außer mit Berechtigung, noch Zina begehen. Und wer dieses tut, findet die Vergeltung.

Rusça:

Они не взывают помимо Аллаха к другим богам, не убивают людей вопреки запрету Аллаха, если только они не имеют права на это, и не прелюбодействуют. А тот, кто поступает таким образом, получит наказание.

Açıklama:

Sayfalar

Hizb 37 beslemesine abone olun.