Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

25

Sûredeki Ayet No: 

60

Ayet No: 

2915

Sayfa No: 

365

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَٰنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَٰنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا ۩

Çeviriyazı: 

veiẕâ ḳîle lehümü-scüdû lirraḥmâni ḳâlû veme-rraḥmân. enescüdü limâ te'mürunâ vezâdehüm nüfûrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlara "Rahmân'a secde edin" dendiği zaman, "Rahmân da neymiş? Senin bize emrettiğine secde eder miyiz hiç?" derler ve bu emir onların nefretini artırır.

Diyanet İşleri: 

Onlara: "Rahman'a secdeye varın" dendiği zaman "Rahman da nedir? Emrettiğine mi secdeye varacağız?" derler. Bu, onların nefretini artırır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlara, secde edin rahmana dendi mi, rahman da nedir ki derler, bize emrettiğine mi secde edeceğiz? Ve bu, ancak uzaklaşmalarını arttırır.

Şaban Piriş: 

Onlara: Rahman'a secde edin denildiği zaman, “Rahman da neymiş? Biz senin bize emrettiğine mi secde edecekmişiz?" derler ve (bu,) onların (haktan) kaçıp, uzaklaşmalarını arttırıverir.

Edip Yüksel: 

Onlara, "Rahman'a secde edin," dendiği zaman, "Rahman da neymiş? Senin bize karşı savunduğun şeye mi secde edeceğiz?" derler. Ve bu, ancak onların nefretini arttırır.

Ali Bulaç: 

Onlara: "Rahman (olan Allah)a secde edin" denildiği zaman, "Rahman da neymiş? Biz senin bize emrettiğine mi secde edecek mişiz?" derler ve (bu,) onların nefretini arttırır.

Suat Yıldırım: 

O müşriklere “Rahman'a secde edin!” denildiğinde:“Rahman da ne imiş! Bize emrediyorsun diye secde mi edeceğiz?” dediler ve bu dâvet onları imandan büsbütün uzaklaştırdı. [26,23] {KM, Vahiy 3,12; Resullerin işleri 17,23}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlara «Rahman´a secde ediniz,» denildiği zaman, dediler ki: «Rahmân nedir? Bize emrettiğine biz secde eder miyiz?» Ve (bu emir) Onların daha ziyâde nefretlerini artırdı.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlara, "Rahman'a secde edin!" dendiğinde şöyle derler: "Rahman da neymiş? Senin emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç?" Ve bu söz onların nefretini artırdı.

Bekir Sadak: 

25:65

İbni Kesir: 

Onlara: Rahman´a secde edin, denildiği zaman: Rahman da nedir? Senin bize emredegeldiğine mi secde edeceğiz? derler. Ve bu, onların nefretini arttırır.

Adem Uğur: 

Onlara: Rahmân´a secde edin! denildiği zaman: &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve onlara “Rahmân´a secde edin!” dendiği zaman: “Rahmân nedir? Senin bize emrettiğin şeye mi secde edeceğiz?” dediler. Ve (bu emir sadece) onların nefretlerini artırdı.

Celal Yıldırım: 

Onlara, haydi Rahmân´a secde edin, denilince, onlar, «Rahman da neymiş ? Bize emrettiğine secde mi ederiz ?» derler. Ve bu onların nefretini artırır.

Tefhim ul Kuran: 

Onlara: «Rahman (olan Allah)a secde edin» denildiği zaman, «Rahman da neymiş? Biz senin bize emrettiğine mi secde edecek mişiz?» derler ve (bu,) onların nefretini arttırıverir.

Fransızca: 

Et quand on leur dit : "Prosternez-vous devant le Tout Miséricordieux", ils disent : "Qu'est-ce donc que le Tout Miséricordieux ? Allons-nous nous prosterner devant ce que tu nous commandes ? " - Et cela accroît leur répulsion .

İspanyolca: 

Cuando se les dice: «¡Prosternaos ante el Compasivo!», dicen: «Y ¿qué es 'el Compasivo'? ¿Vamos a prosternarnos sólo porque tú lo ordenes?» Y esto acrecienta su repulsa.

İtalyanca: 

E quando si dice loro: «Prosternatevi al Compassionevole» dicono: «E cos'è mai il Compassionevole? Dovremmo prosternarci a chi tu ci comandi?». E la loro ripulsa s'accresce.

Almanca: 

Und als ihnen gesagt wurde: "Vollzieht Sudschud für den Allgnade Erweisenden!", sagten sie: "Und was ist Der Allgnade Erweisende? Sollen wir etwa Sudschud zu dem vollziehen, den du uns anweist?!" Und es mehrte noch ihre Abneigung.

Çince: 

如果有人对他们说:你们应当为至仁主而叩头。 他们就说:至仁主是什么?难道我们因奉你的命令而叩头吗?那使他们更加反感。(此处叩头!)※

Hollandaca: 

Als den ongeloovige wordt gezegd: Aanbidt den Genadige! hernemen zij: En wie is de Genadige? Zullen wij aanbidden wat gij ons beveelt? En dit voorschrift doet hen het geloof nog meer ontvluchten.

Rusça: 

Когда им говорят: "Падайте ниц перед Милостивым!" - они говорят: "Что такое Милостивый? Неужели мы будем падать ниц перед тем, кому ты нам приказываешь?" Это приумножает их отвращение.

Somalice: 

Marka la Dhaho u Sujuuda (Eebaha) Raxmaan ah waxay Dhahaan Muxuu Yahay Raxmaan, ma waxaan u Sujuudeynaa waxaad na Farayso, wuxuuna u Kordhiyey Carar.

Swahilice: 

Na wanapo ambiwa: Msujudieni Arrahman! Wao husema: Ni nani Arrahman? Je! Tumsujudie unaye tuamrisha wewe tu? Na huwazidishia chuki.

Uygurca: 

ئۇلارغا (يەنى مۇشرىكلارغا): «رەھمانغا (يەنى مەرھەمەتلىك اﷲ قا) سەجدە قىلىڭلار!» دېيىلسە، ئۇلار: «رەھمان دېگەن نېمە؟ سەن بىزنى بۇيرۇغان نەرسىگە سەجدە قىلامدۇق؟» دەيدۇ. بۇ سۆز ئۇلارنى (ئىماندىن) تېخىمۇ يىراقلاشتۇرىدۇ

Japonca: 

だがかれらが,「慈悲深き御方にサジダしなさい。」と言われると,かれらは言う。「慈悲深き御方とは何ですか。わたしたちはあなたの命じるものにサジダするのですか。」と,却って(真理からの)逃避を増すばかり。〔サジダ〕

Arapça (Ürdün): 

«وإذا قيل لهم» لكفار مكة «اسجدوا للرحمن قالوا وما الرحمن أنسجد لما تأمرنا» بالفوقانية والتحتانية والآمر محمد ولا نعرفه صلى الله علية وسلم لا «وزادهم» هذا القول لهم «نفورا» عن الإيمان قال تعالى.

Hintçe: 

और जब उन कुफ्फारों से कहा जाता है कि रहमान (ख़ुदा) को सजदा करो तो कहते हैं कि रहमान क्या चीज़ है तुम जिसके लिए कहते हो हम उस का सजदा करने लगें और (इससे) उनकी नफरत और बढ़ जाती है (60) सजदा

Tayca: 

และเมื่อได้ถูกกล่าวแก่พวกเขาว่า “จงสุญูดต่อพระผู้ทรงปรานี” พวกเขาได้กล่าวว่า “ใครคือพระผู้ทรงกรุณาปรานี จะให้เราสุญูดตามที่ท่านสั่งเรากระนั้นหรือ?” และมันได้เพิ่มการหันห่างออกไปแก่พวกเขา

İbranice: 

ואם אומרים להם: 'סגדו לרחמן'! הם אומרים: 'מי הוא הרחמן? האם נסגוד למי שאתה מצווה אותנו,'? וזה הוסיף לסלידתם (מן האמונה באלוהים)

Hırvatça: 

A kad im se rekne: "Učinite sedždu Svemilosnom!", oni pitaju: "A ko je Svemilosni? Zar da činimo sedždu samo zato što nam ti naređuješ I to im još više odbojnost poveća.

Rumence: 

Când li se spune: “Prosternaţi-vă înaintea Milostivului”, ei spun: “Cine este Milostivul? Să ne prosternăm, când ne porunceşti tu?” Şi ei sporesc întru îndărătnicie.

Transliteration: 

Waitha qeela lahumu osjudoo lilrrahmani qaloo wama alrrahmanu anasjudu lima tamuruna wazadahum nufooran

Türkçe: 

Onlara, "Rahman'a secde edin!" dendiğinde şöyle derler: "Rahman da neymiş? Senin emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç?" Ve bu söz onların nefretini artırdı.

Sahih International: 

And when it is said to them, "Prostrate to the Most Merciful," they say, "And what is the Most Merciful? Should we prostrate to that which you order us?" And it increases them in aversion.

İngilizce: 

When it is said to them, "Prostrate to (Allah) Most Gracious!", they say, "And what is (Allah) Most Gracious? Shall we prostrate to that which thou commandest us?" And it increases their flight (from the Truth).

Azerbaycanca: 

Onlara (müşriklərə): “Rəhmana (rəhmli olan Allaha) səcdə edin!” – deyildiyi zaman, onlar: “Rəhman nədir? Bizə əmr etdiyin şeyə səcdəmi edəcəyik?” – deyə cavab verərlər. Bu (səcdə əmri) onların (imana olan) nifrətini daha da artırar.

Süleyman Ateş: 

Onlara: "Rahman'a secde edin!" dendiği zaman: "Rahman nedir? Senin bize emrettiğine secde eder miyiz hiç?" derler. Ve (bu söz), onların nefretini artırır.

Diyanet Vakfı: 

Onlara: Rahman'a secde edin! denildiği zaman: "Rahman da neymiş! Bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!" derler ve bu emir onların nefretini arttırır.

Erhan Aktaş: 

Ve onlara, “Rahmân’a secde edin.” dendiği zaman, “Rahmân da neymiş? Senin bize buyurduğun her şeye secde mi edeceğiz?” dediler. Bu çağrın onların nefretlerini arttırdı.

Kral Fahd: 

Onlara: Rahmân'a secde edin! denildiği zaman: «Rahmân da neymiş! Bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!» derler ve bu emir onların nefretini arttırır.

Hasan Basri Çantay: 

Onlara: «Rahmana secde edin» denildiği zaman «Rahman da neymiş? Senin bize emr edegeldiğine mi secde edeceğiz?» dediler ve (bu secde emri) onların (büsbütün îmandan) ürküb uzaklaşmalarını artırdı.

Muhammed Esed: 

Hal böyleyken, onlara "Rahman önünde secdeye varın" denildiğinde, "Rahman da neymiş (ya da kimmiş?) Şimdi biz senin buyurduğun şeyin önünde mi secdeye varalım yani?" derler; ve böylece (senin çağrın) onların nefretini artırır.

Gültekin Onan: 

Onlara: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Kâfirlere: “- Rahmân’a secde edin.” denildiği zaman, derler ki: “- Rahman ne imiş, bize emrettiğin şeye secde mi ederiz?” (*) Rahmân’a secde emri de, büsbütün imandan uzaklaşmalarını artırdı.

Portekizce: 

E quando lhes é dito: Prostrai-vos ante o Clemente!, dizem: E quem é o Clemente? Temos de nos prostrar ante quem nosmandas? E isso lhes agrava a aversão.

İsveççe: 

Men när de uppmanas att falla ned i tillbedjan inför den Nåderike, säger de: "Vad är då den Nåderike? Skall vi på din befallning falla ned inför vad som helst?" Och detta leder till att deras motvilja växer.

Farsça: 

و هنگامی که به آنان گویند: برای رحمان سجده کنید، می گویند: رحمان چیست؟! آیا برای چیزی که تو فرمان می دهی، سجده کنیم؟ و [دعوت تو] بر رمیدگی و نفرتشان می افزاید.

Kürtçe: 

وە کاتێک بەوان بوترێت سوژدە ببەن بۆخوای میھرەبان دەڵێن ڕەحمان کێیە (ئێمە نایناسین) ئایا سوژدە ببەین بۆ ئەو (زاتەی) کەتۆ فەرمانمان پێ دەدەیت وە (بەم داوای سوژدە بردنە) دورکەوتنەوەیان (لەڕێگای ڕاست) زیاتر دەبێت

Özbekçe: 

Қачонки уларга: «Роҳманга сажда қилинглар!» дейилса, улар: «Роҳман нима? Сен буюрган нарсага сажда қилаверамизми?» дерлар. Бу уларнинг узоқлашишини зиёда қилур.

Malayca: 

Dan apabila dikatakan kepada mereka (yang musyrik itu): "Sujudlah kamu kepada Ar-Rahman (Tuhan Yang Maha Pemurah)!" Mereka bertanya: "Dan siapakah Ar-Rahman itu? Patutkah kami sujud kepada apa sahaja yang engkau perintahkan kami?" Dan perintah yang demikian, menjadikan mereka bertambah liar ingkar.

Arnavutça: 

E, kur t’u thuhet atyre: “Bëni sexhde Bamirësit të Gjithëmbarshëm!” Ata i thonë: “E, çka është Ai Bamirësi i Përgjithshëm. Vallë, t’i bëjmë sexhde atij që na urdhëron ti?” E, (kjo) ua shton atyre largimin (prej fesë).

Bulgarca: 

И когато им се рече: “Сведете чела до земята в суджуд пред Всемилостивия!”, казват: “А какво е Всемилостивия? Нима ще се поклоним на онова, за което ни повеляваш ти?” И това им надбавя омраза.

Sırpça: 

А кад им се каже: „Ничице падните Свемилосном!“ Они питају: „А ко је Свемилосни? Зар да ничице падамо само зато што нам ти наређујеш?“ И то им повећа још већу одбојност.

Çekçe: 

A když se jim řekne: 'Padněte na zem před Milosrdným!', odpovídají: 'A co je to Milosrdný? Máme padat na zem jen proto, že ty nám to poroučíš?' A to vše jen rozmnožuje odpor jejich.

Urduca: 

اِن لوگوں سے جب کہا جاتا ہے کہ اس رحمان کو سجدہ کرو تو کہتے ہیں "رحمان کیا ہوتا ہے؟ کیا بس جسے تو کہہ دے اسی کو ہم سجدہ کرتے پھریں؟" یہ دعوت ان کی نفرت میں الٹا اور اضافہ کر دیتی ہے

Tacikçe: 

Ва чун ба онон гуфта шуд, ки Раҳмонро саҷда кунед, гуфтанд: «Раҳмон кист? Оё бар ҳар кас, ки ту фармон медиҳӣ, саҷда кунем?» Ва бар нафраташон афзуда шуд. (Саҷда).

Tatarca: 

Мөшрикләргә Әррәхмәнгә сәҗдә кыйлыгыз диелсә әйтерләр: "Әррәхмән нәрсә ул, синең әмерең белән белмәгән нәрсәгә сәҗдә кылыйкмы", – дип. Аллаһуга сәҗдә кылыгыз дигән сүз Аллаһудан качуларын арттырды.

Endonezyaca: 

Dan apabila dikatakan kepada mereka: "Sujudlah kamu sekalian kepada yang Maha Penyayang", mereka menjawab: "Siapakah yang Maha Penyayang itu? Apakah kami akan sujud kepada Tuhan Yang kamu perintahkan kami(bersujud kepada-Nya)?", dan (perintah sujud itu) menambah mereka jauh (dari iman).

Amharca: 

ለእነርሱም ለአልረሕማን ስገዱ በተባሉ ጊዜ አልረሕማን ማነው ለምታዘን (እና ለማናውቀው) እንሰግዳለን ይላሉ፡፡ (ይህ) መራቅንም ጨመራቸው፡፡

Tamilce: 

ரஹ்மானுக்கு (மகா கருணைமிக்க பேரருளாளனாகிய அல்லாஹ்விற்கு) நீங்கள் சிரம் பணியுங்கள் என்று அவர்களுக்கு கூறப்பட்டால் அவர்கள் கூறுகிறார்கள்: “ரஹ்மான் என்பவன் யார்? நீர் ஏவக் கூடியவனுக்கு நாங்கள் சிரம் பணிய வேண்டுமா?” என்று. அ(ர்ரஹ்மானாகிய அல்லாஹ் ஒருவனுக்கு மட்டும் சிரம் பணியுங்கள் என்று சொல்வ)து, அவர்களுக்கு வெறுப்பை அதிகப்படுத்துகிறது.

Korece: 

자애로우신 하나님께 경배하 라 하니 자애로우신 하나님이 누구이뇨 그대가 우리에게 명령하는 것에 경배하란 말이뇨 라고 대답하니그들의 믿음은 멀어져 갔더라

Vietnamca: 

Khi có lời bảo họ: “Các người hãy phủ phục Đấng Độ Lượng”, họ đáp: “Nhưng Đấng Độ Lượng là ai? Bọn ta sẽ phải quỳ lạy Đấng mà Ngươi truyền lệnh cho bọn ta hay sao?” Và điều đó càng làm cho họ thêm xa lánh (đức tin nơi Allah).