Cuz 19

 
00:00

veneza`a yedehû feiẕâ hiye beyḍâü linnâżirîn.

Arapça:

وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ

Türkçe:

Elini çıkardı, o da anında seyredenler önünde bembeyaz kesildi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi.

Diyanet Vakfı:

Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!

İngilizce:

And he drew out his hand, and behold, it was white to all beholders!

Fransızca:

Et il tira sa main et voilà qu'elle était blanche (étincelante) à ceux qui regardaient.

Almanca:

Und er zog seine Hand heraus, dann war sie hell für die Zuschauer.

Rusça:

Он вынул свою руку, и она стала белой для смотрящих.

Açıklama:
 
00:00

ḳâle lilmelei ḥavlehû inne hâẕâ lesâḥirun `alîm.

Arapça:

قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ

Türkçe:

Firavun, çevresindeki kodamanlar konseyine şöyle dedi: "Bu adam gerçekten bilgin bir büyücü;

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!"

Diyanet Vakfı:

Firavun, çevresindeki ileri gelenlere: Bu, dedi, doğrusu çok bilgili bir sihirbaz!

İngilizce:

(Pharaoh) said to the Chiefs around him: "This is indeed a sorcerer well-versed:

Fransızca:

[Pharaon] dit aux notables autour de lui : "Voilà en vérité un magicien savant.

Almanca:

Er (Pharao) sagte zu den Entscheidungsträgern um ihn herum: "Gewiß, dieser ist doch ein äußerst wissender Magier.

Rusça:

Он (Фараон) сказал стоявшим вокруг него приближенным: "Воистину, он - знающий колдун.

Açıklama:
 
00:00

yürîdü ey yuḫriceküm min arḍiküm bisiḥrih. femâẕâ te'mürûn.

Arapça:

يُرِيدُ أَن يُخْرِجَكُم مِّنْ أَرْضِكُم بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ

Türkçe:

Büyüsüyle sizi toprağınızdan çıkarmak istiyor. Ne diyorsunuz?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?

Diyanet Vakfı:

Sizi sihiriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?

İngilizce:

His plan is to get you out of your land by his sorcery; then what is it ye counsel?

Fransızca:

Il veut par sa magie vous expulser de votre terre. que commandez-vous ? "

Almanca:

Er will euch von eurem Land mit seiner Magie vertreiben. Also was weist ihr nun an?"

Rusça:

Он хочет своим колдовством вывести вас из вашей страны. Что же вы прикажете делать?"

Açıklama:
 
00:00

ḳâlû ercih veeḫâhü veb`aŝ fi-lmedâini ḥâşirîn.

Arapça:

قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ

Türkçe:

Dediler: "Onu kardeşiyle birlikte alıkoy ve kentlere toplayıcılar gönder,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Dediler ki: "Bunu ve kardeşini eğle, şehirlere de toplayıcılar gönder."

Diyanet Vakfı:

Dediler ki: Onu ve kardeşini eğle ve şehirlere toplayıcı görevliler gönder;

İngilizce:

They said: "Keep him and his brother in suspense (for a while), and dispatch to the Cities heralds to collect-

Fransızca:

Ils dirent : "Remets-les à plus tard, [lui] et son frère, et envoie des gens dans les villes, pour rassembler,

Almanca:

Sie sagten: "Vertage (die Angelegenheit) von ihm und seinem Bruder, und schicke in die Städte Versammelnde,

Rusça:

Они сказали: "Повремени с ним и его братом и разошли по городам сборщиков,

Açıklama:
 
00:00

ye'tûke bikülli seḥḥârin `alîm.

Arapça:

يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ

Türkçe:

Ki, tüm bilgili büyücüleri huzuruna getirsinler."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler.

Diyanet Vakfı:

Ne kadar bilgisi derin sihirbaz varsa sana getirsinler.

İngilizce:

And bring up to thee all (our) sorcerers well-versed.

Fransızca:

et t'amener tout grand magicien savant".

Almanca:

die dir jeden äußerst wissenden Magier holen."

Rusça:

чтобы они привели к тебе всех знающих колдунов".

Açıklama:
 
00:00

fecümi`a-sseḥaratü limîḳâti yevmim ma`lûm.

Arapça:

فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ

Türkçe:

Nihayet büyücüler belirlenen bir günün, belirlenen bir vaktinde bir araya getirildi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.

Diyanet Vakfı:

Böylece sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde biraraya getirildi.

İngilizce:

So the sorcerers were got together for the appointment of a day well-known,

Fransızca:

Les magiciens furent donc réunis en rendez-vous au jour convenu.

Almanca:

Dann versammelte er die Magier zu einem Termin an einem bekannten Tag.

Rusça:

Колдунов собрали в назначенное время в назначенный день.

Açıklama:
 
00:00

veḳîle linnâsi hel entüm müctemi`ûn.

Arapça:

وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنتُم مُّجْتَمِعُونَ

Türkçe:

Halka da: "Siz de toplanır mısınız?" denildi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Halka, "Siz de toplanıyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.

Diyanet Vakfı:

Halka: Siz de toplanıyor musunuz (haydi hemen toplanın), denildi.

İngilizce:

And the people were told: "Are ye (now) assembled?-

Fransızca:

Et il fut dit aux gens : "Est-ce que vous allez vous réunir,

Almanca:

Und es wurde den Menschen gesagt: "Wollt ihr euch nicht versammeln,

Rusça:

Людям сказали: "Собрались ли вы?

Açıklama:
 
00:00

le`allenâ nettebi`u-sseḥarate in kânû hümü-lgâlibîn.

Arapça:

لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِن كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ

Türkçe:

"Sanıyoruz ki, büyücülere uyacağız, eğer galip gelirlerse."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyarız dediler.

Diyanet Vakfı:

(Firavun'un adamları:) Eğer üstün gelirlerse, herhalde sihirbazlara uyarız, dediler.

İngilizce:

That we may follow the sorcerers (in religion) if they win?

Fransızca:

afin que nous suivions les magiciens, si ce sont eux les vainqueurs ? "

Almanca:

damit wir den Magiern folgen, wenn sie die Sieger werden?"

Rusça:

Возможно, нам придется последовать за колдунами, если они одержат верх".

Açıklama:
 
00:00

felemmâ câe-sseḥaratü ḳâlû lifir`avne einne lenâ leecran in künnâ naḥnü-lgâlibîn.

Arapça:

فَلَمَّا جَاءَ السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ

Türkçe:

Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a dediler ki: "Eğer biz galip gelirsek bize gerçekten ödül var, değil mi?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır, değil mi?" dediler.

Diyanet Vakfı:

Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a: Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır değil mi? dediler.

İngilizce:

So when the sorcerers arrived, they said to Pharaoh: "Of course - shall we have a (suitable) reward if we win?

Fransızca:

Puis, lorsque les magiciens arrivèrent, ils dirent à Pharaon : "Y aura-t-il vraiment une récompense pour nous, si nous sommes les vainqueurs ? "

Almanca:

Und als die Magier kamen, sagten sie zu Pharao: "Bekommen wir sicher einen Lohn, wenn wir die Sieger werden?"

Rusça:

Явившись, колдуны сказали Фараону: "Будет ли нам награда, если мы одержим верх?"

Açıklama:
 
00:00

ḳâle ne`am veinneküm iẕel lemine-lmüḳarrabîn.

Arapça:

قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَّمِنَ الْمُقَرَّبِينَ

Türkçe:

"Evet, dedi, siz o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksınız" dedi.

Diyanet Vakfı:

Firavun cevap verdi: Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden de olacaksınız.

İngilizce:

He said: "Yea, (and more),- for ye shall in that case be (raised to posts) nearest (to my person)."

Fransızca:

Il dit : "Oui, bien sûr, vous serez alors parmi mes proches !

Almanca:

Er sagte: "Ja! Und gewiß, ihr werdet dann doch von den Vertrauten sein."

Rusça:

Он сказал: "Да. В этом случае вы непременно окажетесь в числе приближенных".

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 19 beslemesine abone olun.