
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Türkçe:
Peki, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Açıklama:

yes'elühû men fi-ssemâvâti vel'arḍ. külle yevmin hüve fî şe'n.
Arapça:
يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Türkçe:
Göklerde ve yerde kim varsa O'ndan ister. O, her an yeni bir iş ve oluştadır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O, her gün yeni bir iştedir.
Diyanet Vakfı:
Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir.
İngilizce:
Of Him seeks (its need) every creature in the heavens and on earth: every day in (new) Splendour doth He (shine)!
Fransızca:
Ceux qui sont dans les cieux et la terre L'implorent. Chaque jour, Il accomplit une oeuvre nouvelle.
Almanca:
Ihn bitten alle, die in den Himmeln und auf Erden sind. Jeden Yaum ist ER befaßt mit den Angelegenheiten.
Rusça:
Его просят те, кто на небесах и на земле. Каждый день Он занят делом.
Açıklama:

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Açıklama:

senefrugu leküm eyyühe-ŝŝeḳalân.
Arapça:
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَ الثَّقَلَانِ
Türkçe:
Ey ağırlıklı ve onurlu iki toplum/ey insan ve cin toplulukları! Sizinle de meşgul olacağız.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey insan ve cin! sizin de hesabınızı ele alacağız.
Diyanet Vakfı:
Ey insan ve cin! Sizin de hesabınızı ele alacağız.
İngilizce:
Soon shall We settle your affairs, O both ye worlds!
Fransızca:
Nous allons bientôt entreprendre votre jugement, ô vous les deux charges [hommes et djinns]
Almanca:
WIR werden euch Uns noch vornehmen, ihr Menschen und Dschinn.
Rusça:
Скоро Мы займемся только вами, о два весомых (или обремененных) рода!
Açıklama:

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Hal bu iken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Açıklama:

yâ ma`şera-lcinni vel'insi ini-steṭa`tüm en tenfüẕû min aḳṭâri-ssemâvâti vel'arḍi fenfüẕû. lâ tenfüẕûne illâ bisülṭân.
Arapça:
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانفُذُوا ۚ لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ
Türkçe:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin bucaklarından/köşelerinden geçip gitmeye gücünüz yeterse, hadi geçin gidin. Bilgi ve güç dışında bir şeyle geçip gidemezsiniz!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Allah'ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz.
Diyanet Vakfı:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz.
İngilizce:
O ye assembly of Jinns and men! If it be ye can pass beyond the zones of the heavens and the earth, pass ye! not without authority shall ye be able to pass!
Fransızca:
ô peuple de djinns et d'hommes ! si vous pouvez sortir du domaine des cieux et de la terre, alors faites-le. Mais vous ne pourrez en sortir qu'à l'aide d'un pouvoir [illimité].
Almanca:
Ihr Gruppe von Dschinn und Menschen! Wenn ihr die Gegenden der Himmel und der Erde durchdringen könnt, so durchdringt! Ihr durchdringt nur mit Macht.
Rusça:
О сонмище джиннов и людей! Если вы можете проникнуть за пределы небес и земли, то проникните. Но вы не проникните, не обладая властью (или ясным доводом)!
Açıklama:

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Açıklama:

yürselü `aleykümâ şüvâżum min nâriv venüḥâsün felâ tenteṣirân.
Arapça:
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ
Türkçe:
İkinizin de üzerine ateşten bir alev ve erimiş bakır/duman gönderilir de başarılı olamazsınız.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız.
Diyanet Vakfı:
Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.
İngilizce:
On you will be sent (O ye evil ones twain!) a flame of fire (to burn) and a smoke (to choke): no defence will ye have:
Fransızca:
Il sera lancé contre vous un jet de feu et de fumée [ou de cuivre fondu], et vous ne serez pas secourus.
Almanca:
ER schickt über euch beide Flammen von Feuer und Rauch, so könnt ihr euch nicht helfen.
Rusça:
На вас нашлют зеленое пламя (или пламя без дыма) и расплавленную медь (или дым), и вы не поможете друг другу.
Açıklama:

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz
Diyanet Vakfı:
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Açıklama:

feiẕe-nşeḳḳati-ssemâü fekânet verdeten keldihân.
Arapça:
فَإِذَا انشَقَّتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ
Türkçe:
Gök yarılarak, eriyip kızarmış yağ/kırmızıya boyanmış deri gibi bir gül haline geldiği zaman,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman...
Diyanet Vakfı:
Gök yarılıp da kızarmış yağ renginde gül gibi olduğu zaman,
İngilizce:
When the sky is rent asunder, and it becomes red like ointment:
Fransızca:
Puis quand le ciel se fendra et deviendra alors écarlate comme le cuir rouge.
Almanca:
Und 3 wenn der Himmel sich spaltete, dann rot wie rotes Leder wird.
Rusça:
И вот небо разверзнется и станет красным, как кипящее масло (или покрасневшая кожа; или расплавленный свинец).
Açıklama:
Sayfalar
