Arapça:
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءَهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا
Çeviriyazı:
inne hâülâi yüḥibbûne-l`âcilete veyeẕerûne verâehüm yevmen ŝeḳîlâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çünkü onlar bu dünyayı seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü arkaya atıyorlar.
Diyanet İşleri:
Doğrusu insanlar, çabuk elde edilen dünya nimetlerini severler de ağırlığı çekilmez günü arkalarında bırakırlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Şüphe yok ki bunlar çabucak gelipgeçeni severler de o ağır günü artlarına atar, bırakırgiderler.
Şaban Piriş:
Onlar, acele olanı istiyorlar, ağır (çetin) günü arkalarına bırakıyorlar.
Edip Yüksel:
Bunlar şu geçici (dünya hayatını) seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü ise önemsemiyorlar.
Ali Bulaç:
Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyay)ı seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar.
Suat Yıldırım:
Şu insanlar bu peşin dünya hayatını arzulayıp, önlerinde kendilerini bekleyen o ağır günü ihmal ediyorlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Şüphe yok ki onlar, peşin olanı severler ve önlerindeki pek ağır bir günü bırakırlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunlar, hemen gelecek olanı seviyorlar da ötelerindeki zorlu bir günü ihmal ediyorlar.
Bekir Sadak:
77:1
İbni Kesir:
Doğrusu bunlar
Adem Uğur:
Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
İskender Ali Mihr:
İşte onlar, muhakkak ki çabuk geçen (dünya hayatını) seviyorlar. Zor, çetin günü arkalarına atıyorlar (umursamıyorlar).
Celal Yıldırım:
Hakikat bunlar tezelden Dünya´yı arzulayıp seviyorlar (sadece onunla yetinmek istiyorlar). Önlerindeki ağır (hesap ve sorumlulukların dikkate alınacağı) bir günü terkediyorlar.
Tefhim ul Kuran:
Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyay)ı sevmektedirler. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakmaktadırlar.
Fransızca:
Ces gens-là aiment [la vie] éphémère (la vie sur terre) et laissent derrière eux un jour bien lourd [le jour du Jugement].
İspanyolca:
Éstos aman la vida fugaz y descuidan un día grave.
İtalyanca:
Coloro che amano l'effimero trascurano un Giorno grave.
Almanca:
Gewiß, diese lieben das Gegenwärtige und hinter sich lassen sie unbeachtet einen schweren Tag.
Çince:
这等人的确爱好现世,而忽视未来的严重的一日。
Hollandaca:
Waarlijk, deze menschen beminnen het voorbijgaande leven, en veronachtzamen den zwaren dag des oordeels.
Rusça:
Воистину, эти любят жизнь ближнюю и оставляют позади себя Тяжкий день.
Somalice:
Kuwaasi waxay Jecelyihiin tan soo Dagdagaysa (Adduunyada) waxay kaga Tagayaan Gadaashoodana Maalin Culus (Qiaamada).
Swahilice:
Kwa hakika watu hawa wanapenda maisha ya kidunia, na wanaiacha nyuma yao siku nzito.
Uygurca:
شۈبھىسىزكى، بۇلار (يەنى مۇشرىكلار) دۇنيانى (ئاخىرەتتىن) ئارتۇق بىلىدۇ، كەلگۈسىدىكى قىيىن بىر كۈنگە (يەنى قىيامەتكە) سەل قارايدۇ
Japonca:
本当にこれらの者は,束の間の生活を愛し,重大な日を背後に捨て去る。
Arapça (Ürdün):
«إن هؤلاء يحبون العاجلة» الدنيا «ويذرون وراءهم يوما ثقيلا» شديدا أي يوم القيامة لا يعملون له.
Hintçe:
ये लोग यक़ीनन दुनिया को पसन्द करते हैं और बड़े भारी दिन को अपने पसे पुश्त छोड़ बैठे हैं
Tayca:
แท้จริง ชนเหล่านี้ (พวกปฏิเสธศรัทธา) รักชีวิตชั่วคราว และปล่อยทิ้งวันอันหนักหน่วงไว้เบื้องหลังพวกเขา
İbranice:
האנשים האוהבים את החיים החולפים ומניחים מאחוריהם את היום אשר יהיה קשה
Hırvatça:
A oni, oni život na prolaznom svijetu vole doista, a ništa ih se ne tiče Dan tegobni koji ih čeka.
Rumence:
Ei iubesc degrabă-trecătoarea şi dau la spate o Zi grea.
Transliteration:
Inna haolai yuhibboona alAAajilata wayatharoona waraahum yawman thaqeelan
Türkçe:
Bunlar, hemen gelecek olanı seviyorlar da ötelerindeki zorlu bir günü ihmal ediyorlar.
Sahih International:
Indeed, these [disbelievers] love the immediate and leave behind them a grave Day.
İngilizce:
As to these, they love the fleeting life, and put away behind them a Day (that will be) hard.
Azerbaycanca:
Həqiqətən, bunlar (Məkkə müşrikləri) tez keçib gedəni (fani dünyanı) sevər, ağır günə (qiyamət gününə) dal çevirərlər.
Süleyman Ateş:
Bunlar, şu çabuk(geçen dünyay)ı seviyorlar da ötelerindeki ağır bir günü bırakıyorlar.
Diyanet Vakfı:
Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
Erhan Aktaş:
Onlar çabuk geçen dünyayı seviyorlar, zor günü umursamıyorlar.
Kral Fahd:
Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
Hasan Basri Çantay:
Hakıykat, bunlar o çabucak geçen (dünyâyi) severler, önlerindeki o çetin günü bırakırlar.
Muhammed Esed:
Bakın, (Allah´ı umursamayan) şu adamlar bu gelip geçici dünyayı severler, ama ızdırap dolu bir Günü (düşünmeyi) ihmal ederler.
Gültekin Onan:
Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyay)ı seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar.
Ali Fikri Yavuz:
Çünkü bunlar (Mekke kâfirleri), peşin dünyayı severler ve önlerindeki (şiddeti) ağır bir günü bırakırlar. (Ahiretin azabından korkub da imana gelmezler).
Portekizce:
Em verdade, (quanto aos outros) preferem a efêmera vida terrena e tentam afastar a lembrança de um dia (que será) pesado.
İsveççe:
De älskar livet och dess flyktiga glädjeämnen [över allt annat] och de skjuter undan [alla tankar på] den svåra Dag [som skall komma].
Farsça:
بی تردید اینان [که گنهکار و ناسپاس اند] دنیای زودگذر را دوست دارند [و فقط برای به دست آوردن آن می کوشند] و روز هولناک و سختی را که پیش رو دارند وامی گذارند.
Kürtçe:
بێگومان ئەم بێ بڕوایانە دونیای بێ بەقایان خۆش دەوێ وە پشت گوێی دەخەن ڕۆژێکی قورس وگران (کە قیامەتە)
Özbekçe:
Албатта, анавилар шошган дунё)ни яхши кўрарлар ва оғир кунни ортларида қолдирарлар.
Malayca:
Sesungguhnya orang-orang (yang menentangmu) itu sentiasa mencintai (kesenangan dan kemewahan dunia) yang cepat habisnya, serta mereka membelakangkan (tidak menghiraukan bekalan) untuk hari akhirat yang amat berat (penderitaannya kepada orang-orang yang tidak bertaqwa).
Arnavutça:
E, me të vërtetë, këta (jobesimtarët) e duan jetën e këtushme, e nuk e përfillin Ditën e vështirë (Kijametin) që do t’u vie.
Bulgarca:
Тези обичат преходността и нехаят за тежкия Ден пред тях.
Sırpça:
Заиста они живот на пролазном свету воле, а ништа их се не тиче Дан тегобни који их чека.
Çekçe:
Ti, kdož milují tento svět pomíjivý, nedbají na den obtížný, jejž mají před sebou.
Urduca:
یہ لوگ تو جلدی حاصل ہونے والی چیز (دنیا) سے محبت رکھتے ہیں اور آگے جو بھاری دن آنے والا ہے اسے نظر انداز کر دیتے ہیں
Tacikçe:
Инҳо ин дунёи зудгузарро дӯст доранд ва он рӯзи душворро паси пушт мепартоянд.
Tatarca:
Тәхкыйк бу Мәккә мөшрикләре һәм башка кәферләр үтеп китә торган дөньяны сөяләр, вә бик каты авыр кыямәт көне өчен хәзерләнүне артларына куялар.
Endonezyaca:
Sesungguhnya mereka (orang kafir) menyukai kehidupan dunia dan mereka tidak memperdulikan kesudahan mereka, pada hari yang berat (hari akhirat).
Amharca:
እነዚያ ፈጣኒቱን ዓለም ይወዳሉ፡፡ ከባድን ቀንም በስተፊታቸው ኾኖ ይተዋሉ፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக இவர்கள் (அவசரமான) உலக வாழ்க்கையை விரும்புகிறார்கள். இன்னும், அவர்களுக்கு முன்னர் இருக்கின்ற மிக கனமான ஒரு நாளை (-அந்நாளுக்காக நன்மைகளை சேகரிப்பதை) விட்டுவிடுகிறார்கள்.
Korece:
실로 이들은 잠시 지나가는 현세를 사랑할 뿐 고통스러울 어 느 날은 소홀히 할 뿐이라
Vietnamca:
Thật vậy, những kẻ (đa thần) này yêu thế giới hối hả (trần gian) và bỏ sau lưng chúng một Ngày nặng nề.
Ayet Linkleri: