Sayfa 580

 
00:00

vemine-lleyli fescüd lehû vesebbiḥhü leylen ṭavîlâ.

Arapça:

وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا

Türkçe:

Gecenin bir kısmında da O'na secde et! Ve geceleyin O'nu uzunca tespih et/uzun bir gece boyu O'nu tespih et!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gecenin bir bölümünde de O'na secde et (akşam ve yatsı namazlarını kıl). Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et (teheccüd namazı kıl).

Diyanet Vakfı:

Gecenin bir kısmında O'na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de O'nu tesbih et.

İngilizce:

And part of the night, prostrate thyself to Him; and glorify Him a long night through.

Fransızca:

et prosterne-toi devant Lui une partie de la nuit; et glorifie Le de longues [heures] pendant la nuit.

Almanca:

Und von der Nacht, so vollziehe Sudschud für Ihn und lobpreise Ihn lange Zeit in der Nacht!

Rusça:

а также ночью. Пади ниц пред Ним и славь Его долгой ночью.

Açıklama:
 
00:00

inne hâülâi yüḥibbûne-l`âcilete veyeẕerûne verâehüm yevmen ŝeḳîlâ.

Arapça:

إِنَّ هَٰؤُلَاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءَهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا

Türkçe:

Bunlar, hemen gelecek olanı seviyorlar da ötelerindeki zorlu bir günü ihmal ediyorlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çünkü onlar bu dünyayı seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü arkaya atıyorlar.

Diyanet Vakfı:

Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.

İngilizce:

As to these, they love the fleeting life, and put away behind them a Day (that will be) hard.

Fransızca:

Ces gens-là aiment [la vie] éphémère (la vie sur terre) et laissent derrière eux un jour bien lourd [le jour du Jugement].

Almanca:

Gewiß, diese lieben das Gegenwärtige und hinter sich lassen sie unbeachtet einen schweren Tag.

Rusça:

Воистину, эти любят жизнь ближнюю и оставляют позади себя Тяжкий день.

Açıklama:
 
00:00

naḥnü ḫalaḳnâhüm veşedednâ esrahüm. veiẕâ şi'nâ beddelnâ emŝâlehüm tebdîlâ.

Arapça:

نَّحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ ۖ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلًا

Türkçe:

Biz yarattık onları ve kuvvetli yaptık bağlarını/eklemlerini. Dilediğimizde benzerleri ile değiştiririz onları.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onları biz yarattık ve mafsallarını sımsıkı bağladık. Dilediğimiz vakit de kılıklarını değiştiririz.

Diyanet Vakfı:

Onları biz yarattık; onların yaratılışını sapasağlam yaptık. Dilediğimizde (kendilerini yok eder) yerlerine benzerlerıni getiririz.

İngilizce:

It is We Who created them, and We have made their joints strong; but, when We will, We can substitute the like of them by a complete change.

Fransızca:

C'est Nous qui les avons créés et avons fortifié leur constitution. Quand Nous voulons, cependant, Nous les remplaçons [facilement] par leurs semblables.

Almanca:

WIR erschufen sie und verstärkten ihre Gelenke. Und wenn WIR wollten, hätten WIR sie mit ihresgleichen eingetauscht.

Rusça:

Мы создали их и укрепили их суставы. Но если Мы пожелаем, то заменим их подобными им.

Açıklama:
 
00:00

inne hâẕihî teẕkirah. femen şâe-tteḫaẕe ilâ rabbihî sebîlâ.

Arapça:

إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ ۖ فَمَن شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا

Türkçe:

İşte bu, bir hatırlatıcı ve düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte bu bir öğüttür. Dileyen Rabbine giden yolu tutar.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz ki bu bir öğüttür. Aırtık dileyen Rabbine bir yol tutar.

İngilizce:

This is an admonition: Whosoever will, let him take a (straight) Path to his Lord.

Fransızca:

Ceci est un rappel. Que celui qui veut prenne donc le chemin vers son Seigneur !

Almanca:

Gewiß, dies ist eine Ermahnung. Also wer will, schlägt einen Weg zu seinem HERRN ein.

Rusça:

Воистину, это есть Назидание, и тот, кто желает, становится на путь к своему Господу.

Açıklama:
 
00:00

vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâh. inne-llâhe kâne `alîmen ḥakîmâ.

Arapça:

وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا

Türkçe:

Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Diyanet Vakfı:

Sizler ancak Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

İngilizce:

But ye will not, except as Allah wills; for Allah is full of Knowledge and Wisdom.

Fransızca:

Cependant, vous ne saurez vouloir, à moins qu'Allah veuille. Et Allah est Omniscient et Sage.

Almanca:

Und ihr wollt nicht außer, daß ALLAH will. Gewiß, ALLAH ist immer allwissend, allweise.

Rusça:

Но вы не пожелаете этого, если не пожелает Аллах. Воистину, Аллах - Знающий, Мудрый.

Açıklama:
 
00:00

yüdḫilü mey yeşâü fî raḥmetih. veżżâlimîne e`adde lehüm `aẕâben elîmâ.

Arapça:

يُدْخِلُ مَن يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ ۚ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا

Türkçe:

Dilediğini/dileyeni rahmetinin içine sokar. Zalimlere gelince, onlar için korkunç bir azap hazırlamıştır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah dilediğini rahmetine sokar. Zalimlere ise, acıklı bir azap hazırlamıştır.

Diyanet Vakfı:

O, dilediğini rahmetine dahil eder. Zalimlere gelince, onlar için elem verici bir azap hazırlamıştır.

İngilizce:

He will admit to His Mercy whom He will; But the wrong-doers,- for them has He prepared a grievous Penalty.

Fransızca:

Il fait entrer qui Il veut dans Sa miséricorde. Et quant aux injustes, Il leur a préparé un châtiment douloureux.

Almanca:

ER läßt, wen ER will, in Seine Gnade eintreten, und für die Unrecht-Begehenden bereitete ER qualvolle Peinigung vor.

Rusça:

Он вводит в Свою милость, кого пожелает, а для беззаконников Он приготовил мучительные страдания.

Açıklama:
 
00:00

velmürselâti `urfâ.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا

Türkçe:

Yemin olsun, o art arda gönderilenlere/meleklere/rüzgârlara/vahyin bölümlerine/kalplere inen doğuşlara,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Andolsun birbiri ardınca gönderilenlere,

Diyanet Vakfı:

Yemin olsun, (iyiliklerle) birbiri peşinden gönderilenlere;

İngilizce:

By the (Winds) sent forth one after another (to man's profit);

Fransızca:

Par ceux qu'on envoie en rafales .

Almanca:

Bei den nacheinander Geschickten,

Rusça:

Клянусь посылаемыми с добром,

Açıklama:
 
00:00

fel`âṣifâti `aṣfâ.

Arapça:

فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا

Türkçe:

Esip de büküp devirenlere,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Büküp devirenlere,

Diyanet Vakfı:

Şiddetle eserek (zararlıları) savurup atanlara;

İngilizce:

Which then blow violently in tempestuous Gusts,

Fransızca:

et qui soufflent en tempête !

Almanca:

dann den im Stürmen Stürmenden!

Rusça:

несущимися быстро,

Açıklama:
 
00:00

vennâşirâti neşrâ.

Arapça:

وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا

Türkçe:

Dağıtıp yayanlara/diriltip harekete getirenlere,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yaydıkça yayanlara,

Diyanet Vakfı:

(Hakikat ve hayırları) yaydıkça yayanlara;

İngilizce:

And scatter (things) far and wide;

Fransızca:

Et qui dispersent largement [dans toutes les directions].

Almanca:

Bei den im Ausbreiten Ausbreitenden,

Rusça:

распространяющими бурно,

Açıklama:
 
00:00

felfâriḳâti ferḳâ.

Arapça:

فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا

Türkçe:

Gerektiği şekilde ayıranlara,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Seçip ayıranlara,

Diyanet Vakfı:

(Hak ile batılı) birbirinden iyice ayıranlara;

İngilizce:

Then separate them, one from another,

Fransızca:

Par ceux qui séparent nettement (le bien et le mal) ,

Almanca:

dann den im Unterscheiden Unterscheidenden,

Rusça:

различающими твердо,

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 580 beslemesine abone olun.