
vemine-lleyli fescüd lehû vesebbiḥhü leylen ṭavîlâ.
Türkçe:
Gecenin bir kısmında da O'na secde et! Ve geceleyin O'nu uzunca tespih et/uzun bir gece boyu O'nu tespih et!
İngilizce:
And part of the night, prostrate thyself to Him; and glorify Him a long night through.
Fransızca:
et prosterne-toi devant Lui une partie de la nuit; et glorifie Le de longues [heures] pendant la nuit.
Almanca:
Und von der Nacht, so vollziehe Sudschud für Ihn und lobpreise Ihn lange Zeit in der Nacht!
Rusça:
а также ночью. Пади ниц пред Ним и славь Его долгой ночью.
Arapça:
وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gecenin bir bölümünde de O'na secde et (akşam ve yatsı namazlarını kıl). Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et (teheccüd namazı kıl).
Diyanet Vakfı:
Gecenin bir kısmında O'na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de O'nu tesbih et.

inne hâülâi yüḥibbûne-l`âcilete veyeẕerûne verâehüm yevmen ŝeḳîlâ.
Türkçe:
Bunlar, hemen gelecek olanı seviyorlar da ötelerindeki zorlu bir günü ihmal ediyorlar.
İngilizce:
As to these, they love the fleeting life, and put away behind them a Day (that will be) hard.
Fransızca:
Ces gens-là aiment [la vie] éphémère (la vie sur terre) et laissent derrière eux un jour bien lourd [le jour du Jugement].
Almanca:
Gewiß, diese lieben das Gegenwärtige und hinter sich lassen sie unbeachtet einen schweren Tag.
Rusça:
Воистину, эти любят жизнь ближнюю и оставляют позади себя Тяжкий день.
Arapça:
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءَهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çünkü onlar bu dünyayı seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü arkaya atıyorlar.
Diyanet Vakfı:
Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.

naḥnü ḫalaḳnâhüm veşedednâ esrahüm. veiẕâ şi'nâ beddelnâ emŝâlehüm tebdîlâ.
Türkçe:
Biz yarattık onları ve kuvvetli yaptık bağlarını/eklemlerini. Dilediğimizde benzerleri ile değiştiririz onları.
İngilizce:
It is We Who created them, and We have made their joints strong; but, when We will, We can substitute the like of them by a complete change.
Fransızca:
C'est Nous qui les avons créés et avons fortifié leur constitution. Quand Nous voulons, cependant, Nous les remplaçons [facilement] par leurs semblables.
Almanca:
WIR erschufen sie und verstärkten ihre Gelenke. Und wenn WIR wollten, hätten WIR sie mit ihresgleichen eingetauscht.
Rusça:
Мы создали их и укрепили их суставы. Но если Мы пожелаем, то заменим их подобными им.
Arapça:
نَّحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ ۖ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onları biz yarattık ve mafsallarını sımsıkı bağladık. Dilediğimiz vakit de kılıklarını değiştiririz.
Diyanet Vakfı:
Onları biz yarattık; onların yaratılışını sapasağlam yaptık. Dilediğimizde (kendilerini yok eder) yerlerine benzerlerıni getiririz.

inne hâẕihî teẕkirah. femen şâe-tteḫaẕe ilâ rabbihî sebîlâ.
Türkçe:
İşte bu, bir hatırlatıcı ve düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir.
İngilizce:
This is an admonition: Whosoever will, let him take a (straight) Path to his Lord.
Fransızca:
Ceci est un rappel. Que celui qui veut prenne donc le chemin vers son Seigneur !
Almanca:
Gewiß, dies ist eine Ermahnung. Also wer will, schlägt einen Weg zu seinem HERRN ein.
Rusça:
Воистину, это есть Назидание, и тот, кто желает, становится на путь к своему Господу.
Arapça:
إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ ۖ فَمَن شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte bu bir öğüttür. Dileyen Rabbine giden yolu tutar.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz ki bu bir öğüttür. Aırtık dileyen Rabbine bir yol tutar.

vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâh. inne-llâhe kâne `alîmen ḥakîmâ.
Türkçe:
Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
İngilizce:
But ye will not, except as Allah wills; for Allah is full of Knowledge and Wisdom.
Fransızca:
Cependant, vous ne saurez vouloir, à moins qu'Allah veuille. Et Allah est Omniscient et Sage.
Almanca:
Und ihr wollt nicht außer, daß ALLAH will. Gewiß, ALLAH ist immer allwissend, allweise.
Rusça:
Но вы не пожелаете этого, если не пожелает Аллах. Воистину, Аллах - Знающий, Мудрый.
Arapça:
وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Diyanet Vakfı:
Sizler ancak Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

yüdḫilü mey yeşâü fî raḥmetih. veżżâlimîne e`adde lehüm `aẕâben elîmâ.
Türkçe:
Dilediğini/dileyeni rahmetinin içine sokar. Zalimlere gelince, onlar için korkunç bir azap hazırlamıştır.
İngilizce:
He will admit to His Mercy whom He will; But the wrong-doers,- for them has He prepared a grievous Penalty.
Fransızca:
Il fait entrer qui Il veut dans Sa miséricorde. Et quant aux injustes, Il leur a préparé un châtiment douloureux.
Almanca:
ER läßt, wen ER will, in Seine Gnade eintreten, und für die Unrecht-Begehenden bereitete ER qualvolle Peinigung vor.
Rusça:
Он вводит в Свою милость, кого пожелает, а для беззаконников Он приготовил мучительные страдания.
Arapça:
يُدْخِلُ مَن يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ ۚ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah dilediğini rahmetine sokar. Zalimlere ise, acıklı bir azap hazırlamıştır.
Diyanet Vakfı:
O, dilediğini rahmetine dahil eder. Zalimlere gelince, onlar için elem verici bir azap hazırlamıştır.

velmürselâti `urfâ.
Türkçe:
Yemin olsun, o art arda gönderilenlere/meleklere/rüzgârlara/vahyin bölümlerine/kalplere inen doğuşlara,
İngilizce:
By the (Winds) sent forth one after another (to man's profit);
Fransızca:
Par ceux qu'on envoie en rafales .
Almanca:
Bei den nacheinander Geschickten,
Rusça:
Клянусь посылаемыми с добром,
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun birbiri ardınca gönderilenlere,
Diyanet Vakfı:
Yemin olsun, (iyiliklerle) birbiri peşinden gönderilenlere;

fel`âṣifâti `aṣfâ.
Türkçe:
Esip de büküp devirenlere,
İngilizce:
Which then blow violently in tempestuous Gusts,
Fransızca:
et qui soufflent en tempête !
Almanca:
dann den im Stürmen Stürmenden!
Rusça:
несущимися быстро,
Arapça:
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Büküp devirenlere,
Diyanet Vakfı:
Şiddetle eserek (zararlıları) savurup atanlara;

vennâşirâti neşrâ.
Türkçe:
Dağıtıp yayanlara/diriltip harekete getirenlere,
İngilizce:
And scatter (things) far and wide;
Fransızca:
Et qui dispersent largement [dans toutes les directions].
Almanca:
Bei den im Ausbreiten Ausbreitenden,
Rusça:
распространяющими бурно,
Arapça:
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yaydıkça yayanlara,
Diyanet Vakfı:
(Hakikat ve hayırları) yaydıkça yayanlara;

felfâriḳâti ferḳâ.
Türkçe:
Gerektiği şekilde ayıranlara,
İngilizce:
Then separate them, one from another,
Fransızca:
Par ceux qui séparent nettement (le bien et le mal) ,
Almanca:
dann den im Unterscheiden Unterscheidenden,
Rusça:
различающими твердо,
Arapça:
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Seçip ayıranlara,
Diyanet Vakfı:
(Hak ile batılı) birbirinden iyice ayıranlara;
Sayfalar
