Arapça:
كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Çeviriyazı:
keẕẕebet `âdün fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?
Diyanet İşleri:
Ad milleti peygamberini yalanlamıştı; Benim azabım ve uyarmam nasılmış?
Abdulbakî Gölpınarlı:
Âd da yalanlamıştı, derken nasıldı azabım benim ve korkutuşlarım?
Şaban Piriş:
Âd da (Hud'u) yalanlamıştı. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış?
Edip Yüksel:
Ad da yalanladı. Cezalandırmam ve uyarılarım nasılmış!
Ali Bulaç:
Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde Benim azabım ve uyarmam nasılmış?
Suat Yıldırım:
Âd kavmi de Peygamberlerini yalancı saydı. Nasılmış Benim cezalandırmam ve tehdidim! Görsünler bakalım!
Ömer Nasuhi Bilmen:
Âd tekzîp etti, artık azabım ve tehdidlerim nâsıl oldu?
Yaşar Nuri Öztürk:
Âd da yalanlamıştı. Ama nasıl oldu azabım ve uyarılarım!
Bekir Sadak:
(24-25) «cimizden bir insana mi uyacagiz? O zaman biz sapiklik ve delilik etmis oluruz. Kitap, aramizda, ona mi verilmis? Hayir, o pek yalanci ve simarigin biridir» dediler.
İbni Kesir:
Ad kavmi de tekzib etti. Benim azabım ve tehdidim nasılmış?
Adem Uğur:
Ad kavmi (Peygamberleri Hûd´u) yalanladı da azabım ve tehdidim nasılmış (gördüler).
İskender Ali Mihr:
Ad (kavmi) de yalanladı. Öyleyse inzarım (uyarılarım) ve azabım nasıl oldu?
Celal Yıldırım:
Âd da (peygamberlerini) yalanladı. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ?
Tefhim ul Kuran:
Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış?
Fransızca:
Les Aad ont traité de menteur (leur Messager). Comment furent Mon châtiment et Mes avertissements ?
İspanyolca:
Los aditas desmintieron y ¡cuáles no fueron Mi castigo y Mis advertencias!
İtalyanca:
Gli 'Ad tacciarono di menzogna. Quale fu il Mio castigo, quali i Miei moniti!
Almanca:
Abgeleugnet hat 'Aad. Also wie waren Meine Peinigung und Meine Ermahnungen?!
Çince:
阿德人否认过先知,我的刑罚和警告是怎样的!
Hollandaca:
De stam van Ad beschuldigde hunnen profeet van bedrog; maar hoe ernstig was mijne wraak en mijne bedreiging!
Rusça:
Адиты сочли лжецами посланников. Какими же были мучения от Меня и предостережения Мои!
Somalice:
Caadna way beenisay (xaqii), seese noqotay caddibaaddii Eebe iyo u digitiisii.
Swahilice:
Kina A'di walikanusha. Basi ilikuwaje adhabu yangu na maonyo yangu?
Uygurca:
ئاد قەۋمى (پەيغەمبىرى ھۇدنى) ئىنكار قىلدى، مېنىڭ ئازابىم ۋە ئاگاھلاندۇرۇشلىرىم قانداق ئىكەن!
Japonca:
アード(の民)も(真理を)虚偽であるとした。それでわが懲罰と戒めとはどうであったか。
Arapça (Ürdün):
«كذبت عاد» نبيهم هودا فعذبوا «فكيف كان عذابي ونذر» إنذاري لهم بالعذاب قبل نزوله أي وقع موقعه وقد بينه بقوله.
Hintçe:
आद (की क़ौम ने) (अपने पैग़म्बर) को झुठलाया तो (उनका) मेरा अज़ाब और डराना कैसा था,
Tayca:
พวกอ๊าดได้ปฏิเสธ ดังนั้นการลงโทษของเราและการตักเตือนของเราเป็นเช่นใดบ้าง?
İbranice:
בני עאד הכחישו את האזהרות ואיך היו העונש אשר הבאתי עליהם והאזהרות שלפניו
Hırvatça:
Poricao je Ad, pa kakva je bila kazna Moja i pomoć upozoriteljima Mojim!
Rumence:
Noi am dezlănţuit împotriva lor furtuna care urla într-o zi nefericită şi nesfârşită.
Transliteration:
Kaththabat AAadun fakayfa kana AAathabee wanuthuri
Türkçe:
Âd da yalanlamıştı. Ama nasıl oldu azabım ve uyarılarım!
Sahih International:
Aad denied; and how [severe] were My punishment and warning.
İngilizce:
The 'Ad (people) (too) rejected (Truth): then how terrible was My Penalty and My Warning?
Azerbaycanca:
Ad (qövmü də öz peyğəmbərinə) təkzib etmişdi. (Bir görəydiniz) Mənim əzabım və qorxutmağım necə oldu!
Süleyman Ateş:
Ad da yalanladı, ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu?
Diyanet Vakfı:
Ad kavmi (Peygamberleri Hud'u) yalanladı da azabım ve tehdidim nasılmış (gördüler).
Erhan Aktaş:
Âd da yalanladı. Ama azâbım ve uyarılarım nasıl oldu?
Kral Fahd:
Âd kavmi (Peygamberleri Hûd'u) yalanladı da azabım ve tehdidim nasılmış (gördüler).
Hasan Basri Çantay:
Aad (kavmi, peygamberleri Hûd´ü) tekzîb etdi. İşte benim azabım (ve bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün).
Muhammed Esed:
Ad (kavmi de) hakikati yalanlamıştı ve uyarılarım gözardı edildiğinde verdiğim azap ne şiddetliydi!
Gültekin Onan:
Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde Benim azabım ve uyarmam nasılmış?
Ali Fikri Yavuz:
Âd kavmi de tekzib etti. İşte (bak, Ey Rasûlüm), nasıl oldu azabım ve tehdidlerim!...
Portekizce:
O povo de Ad rejeitou o seu mensageiro. Porém, quão terríveis foram o Meu castigo e a Minha admoestação!
İsveççe:
STAMMEN Aad förnekade sanningen och hur [hårt drabbade dem inte] Mitt straff, [de som inte fäste vikt vid] Mina varningar!
Farsça:
قوم عاد [پیامبرشان را] تکذیب کردند، پس عذاب و هشدارهایم چگونه بود؟
Kürtçe:
گەلی عادیش پێغەمبەرەکەیان بەدرۆ زانی جا ئایا سزا وترساندنم چۆن بوو؟
Özbekçe:
Од (Ҳудни) ёлғончига чиқарди. Бас, Менинг азобим ва огоҳлантиришим қандоқ бўлди?
Malayca:
(Demikian juga) kaum Aad telah mendustakan Rasulnya (lalu mereka dibinasakan); maka perhatikanlah, bagaimana buruknya azabku dan kesan amaran-amaranKu!
Arnavutça:
Dhe, Adi ka përgënjeshtruar (të vërtetën), - e çfarë ka qenë dënimi Im dhe paralajmërimet e Mia?!
Bulgarca:
И адитите отричаха. И какво бе Моето мъчение и Моето предупреждение!
Sırpça:
Порицао је Ад, па каква је била Моја казна и упозорење Моје!
Çekçe:
A také ´Ádovci prohlásili za lež Naše znamení a jaký byl Můj trest a Mé varování?
Urduca:
عاد نے جھٹلایا، تو دیکھ لو کہ کیسا تھا میرا عذاب اور کیسی تھیں میری تنبیہات
Tacikçe:
Қавми Од такзиб карданд. Пас азобу бим доданҳои Ман чӣ гуна буд?
Tatarca:
Гад кавеме пәйгамбәрләрне ялганга тотты, куркытуым һәм ґәзабым аларга ничек булды!
Endonezyaca:
Kaum 'Aad pun mendustakan (pula). Maka alangkah dahsyatnya azab-Ku dan ancaman-ancaman-Ku.
Amharca:
ዓድ አስተባበለች፡፡ ቅጣቴና ማስጠንቀቂያዎቼም እንዴት ነበሩ!
Tamilce:
ஆது சமுதாயம் பொய்ப்பித்தது. ஆக, எனது தண்டனையும் எனது எச்சரிக்கையும் எப்படி இருந்தன?
Korece:
아드 백성이 진리를 거역했 을 때 나의 응벌과 경고가 얼마나 무서웠더뇨
Vietnamca:
Đám dân ‘Ad đã phủ nhận (Hud – vị Nabi của họ), vậy sự trừng phạt và lời cảnh báo của TA đã như thế nào?
Ayet Linkleri: