Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

51

Sûredeki Ayet No: 

16

Ayet No: 

4691

Sayfa No: 

521

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ

Çeviriyazı: 

âḫiẕîne mâ âtâhüm rabbühüm. innehüm kânû ḳable ẕâlike muḥsinîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.

Diyanet İşleri: 

Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Alırlar Rablerinin, kendilerine verdiklerini; şüphe yok ki onlar, bundan önce, iyilik ederlerdi.

Şaban Piriş: 

Rablerinin kendilerine verdiklerini almışlardır. Çünkü onlar bundan önce iyi kimseler idiler.

Edip Yüksel: 

Rab'lerinin kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranıyorlardı.

Ali Bulaç: 

Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.

Suat Yıldırım: 

Rab'lerinin kendilerine verdiği mükâfatları almaktadırlar. Çünkü onlar, daha önce dünyada iyi davranan kimselerdi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Rablerinin kendilerine verdiğini ahz edicilerdir. Muhakkak ki, onlar bundan evvel iyilik eden zâtlar olmuşlardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler.

Bekir Sadak: 

Rizkiniz da, size soz verilen azap da yukaridan gelir.

İbni Kesir: 

Rabblarının kendilerine verdiğini almış olarak. Zira onlar bundan önce de ihsan edenlerdendi.

Adem Uğur: 

Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.

İskender Ali Mihr: 

Rab´lerinin onlara verdiği şeyi alanlar

Celal Yıldırım: 

Rablarının kendilerine verdiğini alırlar. Günkü onlar, bundan önce iyiliği, güzelliği, yararlı olmayı huy edinenlerdi.

Tefhim ul Kuran: 

Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.

Fransızca: 

recevant ce que leur Seigneur leur aura donné. Car ils ont été auparavant de bienfaisants :

İspanyolca: 

tomando lo que su Señor les dé. Hicieron el bien en el pasado;

İtalyanca: 

prendendo ciò che il Signore darà loro, poiché in passato facevano il bene,

Almanca: 

sie nehmen das, was ihr HERR ihnen zuteil werden ließ. Gewiß, sie pflegten vor diesem Muhsin zu sein.

Çince: 

接受他们的主所赏赐的。他们在生前确是行善的,

Hollandaca: 

Datgene ontvangende, wat hun Heer hun zal geven, omdat zij vóór dezen dag rechtvaardigen waren.

Rusça: 

получая то, что даровал им их Господь. До этого они были творящими добро.

Somalice: 

Iyagoo qaadan waxa Eebe siiyay, maxaayeelay waxay ahaayeen horay kuwo wanaag fala.

Swahilice: 

Wanapokea aliyo wapa Mola wao Mlezi. Kwa hakika hao walikuwa kabla ya haya wakifanya mema.

Uygurca: 

ئۇلار پەرۋەردىگارى ئاتا قىلغان نەرسىلەرنى قوبۇل قىلىدۇ، ئۇلار بۇنىڭدىن ئىلگىرى (يەنى دۇنيادىكى چاغدا) ياخشى ئىش قىلغۇچىلار ئىدى

Japonca: 

主がかれらに授けられる物を授かる。本当にかれらは,以前善行に動しんでいた。

Arapça (Ürdün): 

«آخذين» حال من الضمير في خبر إن «ما آتاهم» أعطاهم «ربهم» من الثواب «إنهم كانوا قبل ذلك» أي دخولهم الجنة «محسنين» في الدنيا.

Hintçe: 

जो उनका परवरदिगार उन्हें अता करता है ये (ख़ुश ख़ुश) ले रहे हैं ये लोग इससे पहले (दुनिया में) नेको कार थे

Tayca: 

พวกเขาปิติยินดีในสิ่งที่พระเจ้าของพวกเขาได้ประทานให้แก่พวกเขา แท้จริงพวกเขาก่อนหน้านั้นเป็นผู้กระทำความดี

İbranice: 

ויקבלו מה שריבונם העניק להם על היותם עושים מעשים טובים

Hırvatça: 

Primat će ono što im Gospodar njihov bude darovao; oni su prije toga dobra djela činili,

Rumence: 

luând ceea ce Domnul lor le va dărui. Ei au fost înainte dintre făptuitorii de bine

Transliteration: 

Akhitheena ma atahum rabbuhum innahum kanoo qabla thalika muhsineena

Türkçe: 

Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler.

Sahih International: 

Accepting what their Lord has given them. Indeed, they were before that doers of good.

İngilizce: 

Taking joy in the things which their Lord gives them, because, before then, they lived a good life.

Azerbaycanca: 

Rəbbinin onlara verdiyini alacaqlar. Çünki onlar bundan əvvəl yaxşı əməllər etmişdilər.

Süleyman Ateş: 

Rablerinin, kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranırlardı:

Diyanet Vakfı: 

Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.

Erhan Aktaş: 

Rabb’lerinin kendilerine verdiğini alanlar, daha önce iyi olanlardır.

Kral Fahd: 

Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.

Hasan Basri Çantay: 

51:15

Muhammed Esed: 

Rablerinin bağışlayacağı her şeyden istedikleri gibi yararlanarak; (çünkü) onlar geçmişte iyi şeyler yapan (insan)lardı;

Gültekin Onan: 

Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.

Ali Fikri Yavuz: 

Rablerinin kendilerine verdiğinden razı oldukları halde... Doğrusu onlar, bundan önce güzel amel işliyenlerdi.

Portekizce: 

Desfrutando de tudo com que o seu Senhor os agraciar, porque foram benfeitores.

İsveççe: 

och där njuta av det som deras Herre har skänkt dem, därför att de [på jorden] gjorde de det goda och det rätta;

Farsça: 

آنچه را پروردگارشان به آنان عطا کرده دریافت می کنند؛ زیرا که آنان پیش از این همواره نیکوکار بودند.

Kürtçe: 

ئەوەی خوا پێی داوون وەریدەگرن (چونکە) بێگومان ئەوان لەوەو پێش چاکەکار بوون

Özbekçe: 

Роббилари берган нарсаларни олувчилардир. Чунки улар бундан олдин эҳсон қилувчилардан бўлганлардир.

Malayca: 

(Keadaan mereka di sana) sentiasa menerima nikmat dan rahmat yang diberikan kepadanya oleh Tuhan mereka. Sesungguhnya mereka di dunia dahulu adalah orang- orang yang berbuat kebaikan.

Arnavutça: 

duke marrë atë që ua ka dhuruar Zoti i tyre, meqë ata, me të vërtetë, më parë kanë qenë bamirës,

Bulgarca: 

ще взимат онова, което им дарява техният Господ. Преди това те вършеха добро

Sırpça: 

Примаће оно што им њихов Господар буде даровао; они су пре тога добра дела чинили,

Çekçe: 

přijímajíce to, co Pán jejich jim dává, neb před tím dobré skutky konali

Urduca: 

جو کچھ اُن کا رب انہیں دے گا اسے خوشی خوشی لے رہے ہوں گے وہ اُس دن کے آنے سے پہلے نیکو کار تھے

Tacikçe: 

Он чиро Худо ба онҳо додааст, гирифтаанд. Зеро пеш аз он некӯкор буданд,

Tatarca: 

Алар Раббылары биргән нигъмәтләрне алучылардыр, бит алар җәннәткә кермәс борын дөньяда яхшылыкны кылучы изге мөселман иделәр.

Endonezyaca: 

sambil menerima segala pemberian Rabb mereka. Sesungguhnya mereka sebelum itu di dunia adalah orang-orang yang berbuat kebaikan.

Amharca: 

ያንን ጌታቸው የሰጣቸውን ተቀባዮች ኾነው፤ (በገነት ውስጥ ይኾናሉ)፡፡ እነርሱ ከዚህ በፊት መልካም ሰሪዎች ነበሩና፡፡

Tamilce: 

அவர்களின் இறைவன் அவர்களுக்கு கொடுத்ததை (மகிழ்ச்சியுடன்) பெற்றுக்கொள்வார்கள். நிச்சயமாக அவர்கள் இதற்கு முன்னர் நல்லறம் புரிபவர்களாக இருந்தார்கள்.

Korece: 

주님께서 부여한 은혜속에서 기뻐하나니 이는 그들이 의롭게 살았기 때문이라

Vietnamca: 

Họ đón nhận những gì Thượng Đế của họ ban cho (từ những phần thưởng vĩ đại). Quả thật, trước đó họ là những người làm tốt.