Arapça:
آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ
Çeviriyazı:
âḫiẕîne mâ âtâhüm rabbühüm. innehüm kânû ḳable ẕâlike muḥsinîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.
Diyanet İşleri:
Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Alırlar Rablerinin, kendilerine verdiklerini; şüphe yok ki onlar, bundan önce, iyilik ederlerdi.
Şaban Piriş:
Rablerinin kendilerine verdiklerini almışlardır. Çünkü onlar bundan önce iyi kimseler idiler.
Edip Yüksel:
Rab'lerinin kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranıyorlardı.
Ali Bulaç:
Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.
Suat Yıldırım:
Rab'lerinin kendilerine verdiği mükâfatları almaktadırlar. Çünkü onlar, daha önce dünyada iyi davranan kimselerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Rablerinin kendilerine verdiğini ahz edicilerdir. Muhakkak ki, onlar bundan evvel iyilik eden zâtlar olmuşlardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler.
Bekir Sadak:
Rizkiniz da, size soz verilen azap da yukaridan gelir.
İbni Kesir:
Rabblarının kendilerine verdiğini almış olarak. Zira onlar bundan önce de ihsan edenlerdendi.
Adem Uğur:
Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.
İskender Ali Mihr:
Rab´lerinin onlara verdiği şeyi alanlar
Celal Yıldırım:
Rablarının kendilerine verdiğini alırlar. Günkü onlar, bundan önce iyiliği, güzelliği, yararlı olmayı huy edinenlerdi.
Tefhim ul Kuran:
Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.
Fransızca:
recevant ce que leur Seigneur leur aura donné. Car ils ont été auparavant de bienfaisants :
İspanyolca:
tomando lo que su Señor les dé. Hicieron el bien en el pasado;
İtalyanca:
prendendo ciò che il Signore darà loro, poiché in passato facevano il bene,
Almanca:
sie nehmen das, was ihr HERR ihnen zuteil werden ließ. Gewiß, sie pflegten vor diesem Muhsin zu sein.
Çince:
接受他们的主所赏赐的。他们在生前确是行善的,
Hollandaca:
Datgene ontvangende, wat hun Heer hun zal geven, omdat zij vóór dezen dag rechtvaardigen waren.
Rusça:
получая то, что даровал им их Господь. До этого они были творящими добро.
Somalice:
Iyagoo qaadan waxa Eebe siiyay, maxaayeelay waxay ahaayeen horay kuwo wanaag fala.
Swahilice:
Wanapokea aliyo wapa Mola wao Mlezi. Kwa hakika hao walikuwa kabla ya haya wakifanya mema.
Uygurca:
ئۇلار پەرۋەردىگارى ئاتا قىلغان نەرسىلەرنى قوبۇل قىلىدۇ، ئۇلار بۇنىڭدىن ئىلگىرى (يەنى دۇنيادىكى چاغدا) ياخشى ئىش قىلغۇچىلار ئىدى
Japonca:
主がかれらに授けられる物を授かる。本当にかれらは,以前善行に動しんでいた。
Arapça (Ürdün):
«آخذين» حال من الضمير في خبر إن «ما آتاهم» أعطاهم «ربهم» من الثواب «إنهم كانوا قبل ذلك» أي دخولهم الجنة «محسنين» في الدنيا.
Hintçe:
जो उनका परवरदिगार उन्हें अता करता है ये (ख़ुश ख़ुश) ले रहे हैं ये लोग इससे पहले (दुनिया में) नेको कार थे
Tayca:
พวกเขาปิติยินดีในสิ่งที่พระเจ้าของพวกเขาได้ประทานให้แก่พวกเขา แท้จริงพวกเขาก่อนหน้านั้นเป็นผู้กระทำความดี
İbranice:
ויקבלו מה שריבונם העניק להם על היותם עושים מעשים טובים
Hırvatça:
Primat će ono što im Gospodar njihov bude darovao; oni su prije toga dobra djela činili,
Rumence:
luând ceea ce Domnul lor le va dărui. Ei au fost înainte dintre făptuitorii de bine
Transliteration:
Akhitheena ma atahum rabbuhum innahum kanoo qabla thalika muhsineena
Türkçe:
Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler.
Sahih International:
Accepting what their Lord has given them. Indeed, they were before that doers of good.
İngilizce:
Taking joy in the things which their Lord gives them, because, before then, they lived a good life.
Azerbaycanca:
Rəbbinin onlara verdiyini alacaqlar. Çünki onlar bundan əvvəl yaxşı əməllər etmişdilər.
Süleyman Ateş:
Rablerinin, kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranırlardı:
Diyanet Vakfı:
Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.
Erhan Aktaş:
Rabb’lerinin kendilerine verdiğini alanlar, daha önce iyi olanlardır.
Kral Fahd:
Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.
Hasan Basri Çantay:
51:15
Muhammed Esed:
Rablerinin bağışlayacağı her şeyden istedikleri gibi yararlanarak; (çünkü) onlar geçmişte iyi şeyler yapan (insan)lardı;
Gültekin Onan:
Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.
Ali Fikri Yavuz:
Rablerinin kendilerine verdiğinden razı oldukları halde... Doğrusu onlar, bundan önce güzel amel işliyenlerdi.
Portekizce:
Desfrutando de tudo com que o seu Senhor os agraciar, porque foram benfeitores.
İsveççe:
och där njuta av det som deras Herre har skänkt dem, därför att de [på jorden] gjorde de det goda och det rätta;
Farsça:
آنچه را پروردگارشان به آنان عطا کرده دریافت می کنند؛ زیرا که آنان پیش از این همواره نیکوکار بودند.
Kürtçe:
ئەوەی خوا پێی داوون وەریدەگرن (چونکە) بێگومان ئەوان لەوەو پێش چاکەکار بوون
Özbekçe:
Роббилари берган нарсаларни олувчилардир. Чунки улар бундан олдин эҳсон қилувчилардан бўлганлардир.
Malayca:
(Keadaan mereka di sana) sentiasa menerima nikmat dan rahmat yang diberikan kepadanya oleh Tuhan mereka. Sesungguhnya mereka di dunia dahulu adalah orang- orang yang berbuat kebaikan.
Arnavutça:
duke marrë atë që ua ka dhuruar Zoti i tyre, meqë ata, me të vërtetë, më parë kanë qenë bamirës,
Bulgarca:
ще взимат онова, което им дарява техният Господ. Преди това те вършеха добро
Sırpça:
Примаће оно што им њихов Господар буде даровао; они су пре тога добра дела чинили,
Çekçe:
přijímajíce to, co Pán jejich jim dává, neb před tím dobré skutky konali
Urduca:
جو کچھ اُن کا رب انہیں دے گا اسے خوشی خوشی لے رہے ہوں گے وہ اُس دن کے آنے سے پہلے نیکو کار تھے
Tacikçe:
Он чиро Худо ба онҳо додааст, гирифтаанд. Зеро пеш аз он некӯкор буданд,
Tatarca:
Алар Раббылары биргән нигъмәтләрне алучылардыр, бит алар җәннәткә кермәс борын дөньяда яхшылыкны кылучы изге мөселман иделәр.
Endonezyaca:
sambil menerima segala pemberian Rabb mereka. Sesungguhnya mereka sebelum itu di dunia adalah orang-orang yang berbuat kebaikan.
Amharca:
ያንን ጌታቸው የሰጣቸውን ተቀባዮች ኾነው፤ (በገነት ውስጥ ይኾናሉ)፡፡ እነርሱ ከዚህ በፊት መልካም ሰሪዎች ነበሩና፡፡
Tamilce:
அவர்களின் இறைவன் அவர்களுக்கு கொடுத்ததை (மகிழ்ச்சியுடன்) பெற்றுக்கொள்வார்கள். நிச்சயமாக அவர்கள் இதற்கு முன்னர் நல்லறம் புரிபவர்களாக இருந்தார்கள்.
Korece:
주님께서 부여한 은혜속에서 기뻐하나니 이는 그들이 의롭게 살았기 때문이라
Vietnamca:
Họ đón nhận những gì Thượng Đế của họ ban cho (từ những phần thưởng vĩ đại). Quả thật, trước đó họ là những người làm tốt.
Ayet Linkleri: