
âḫiẕîne mâ âtâhüm rabbühüm. innehüm kânû ḳable ẕâlike muḥsinîn.
Arapça:
آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ
Türkçe:
Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.
İngilizce:
Taking joy in the things which their Lord gives them, because, before then, they lived a good life.
Fransızca:
recevant ce que leur Seigneur leur aura donné. Car ils ont été auparavant de bienfaisants :
Almanca:
sie nehmen das, was ihr HERR ihnen zuteil werden ließ. Gewiß, sie pflegten vor diesem Muhsin zu sein.
Rusça:
получая то, что даровал им их Господь. До этого они были творящими добро.
Açıklama:
