Rubu 208

Arapça:
İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Açıklama:
 
00:00

ḳâle ḳarînühû rabbenâ mâ aṭgaytühû velâkin kâne fî ḍalâlim be`îd.

Arapça:

۞ قَالَ قَرِينُهُ رَبَّنَا مَا أَطْغَيْتُهُ وَلَٰكِن كَانَ فِي ضَلَالٍ بَعِيدٍ

Türkçe:

Yoldaşı dedi ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yanındaki arkadaşı (şeytan) der ki: "Rabbimiz! Ben onu azdırmadım. Fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi".

Diyanet Vakfı:

Müşrikin arkadaşı (şeytan) der ki: Rabbimiz! Ben onu azdırmadım. Fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi.

İngilizce:

His Companion will say: "Our Lord! I did not make him transgress, but he was (himself) far astray."

Fransızca:

Son camarade (le Diable) dira : "Seigneur, ce n'est pas moi qui l'ai fait transgresser; mais il était déjà dans un profond égarement".

Almanca:

Sein (enger) Begleiter sagte: "Unser HERR! Ich ließ ihn nicht übertreten, sondern er war im weiten Irregehen."

Rusça:

Его товарищ (дьявол) скажет: "Господь наш! Я не сбивал его с пути. Он сам находился в глубоком заблуждении".

Açıklama:
 
00:00

ḳâle lâ taḫteṣimû ledeyye veḳad ḳaddemtü ileyküm bilve`îd.

Arapça:

قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُم بِالْوَعِيدِ

Türkçe:

Allah buyurdu: "Huzurumda çekişmeyin! Ben size uyarıyı çok önceden göndermiştim."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah buyurur ki: "Huzurumda çekişmeyin! Ben size daha önce uyarıcı göndermiştim."

Diyanet Vakfı:

O esnada (Allah) buyurur: Huzurumda çekişmeyin! Ben size daha önce uyarı göndermiştim!

İngilizce:

He will say: "Dispute not with each other in My Presence: I had already in advance sent you Warning.

Fransızca:

Alors [Allah] dira : "Ne vous disputez pas devant moi ! Alors que Je vous ai déjà fait part de la menace.

Almanca:

ER sagte: "Streitet nicht vor Mir, wo ICH euch bereits die Androhung vorausschickte.

Rusça:

Он скажет: "Не препирайтесь предо Мной. Я предупреждал вас заранее.

Açıklama:
 
00:00

mâ yübeddelü-lḳavlü ledeyye vemâ ene biżallâmil lil`abîd.

Arapça:

مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ وَمَا أَنَا بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ

Türkçe:

"Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmetmem."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Benim huzurumda söz değiştirilmez. Ve ben kullara asla zulmedici değilim.

Diyanet Vakfı:

Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmedici değilim.

İngilizce:

The Word changes not before Me, and I do not the least injustice to My Servants.

Fransızca:

Chez moi, la parole ne change pas; et Je n'opprime nullement les serviteurs".

Almanca:

Das Gesagte wird bei Mir nie geändert. Und ICH bin kein Unrecht-Zufügender den Dienern gegenüber."

Rusça:

Мое Слово неизменно, и Я не поступаю несправедливо с рабами".

Açıklama:
 
00:00

yevme neḳûlü licehenneme heli-mtele'ti veteḳûlü hel mim mezîd.

Arapça:

يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِن مَّزِيدٍ

Türkçe:

O gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz. O ise: "Daha yok mu?" der.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz O gün cehenneme: "Doldun mu?" diyeceğiz. O da: "Daha fazla var mı?" diyecektir.

Diyanet Vakfı:

O gün cehenneme "Doldun mu?" deriz. O da "Daha var mı?" der.

İngilizce:

One Day We will ask Hell, "Art thou filled to the full?" It will say, "Are there any more (to come)?"

Fransızca:

Le jour où Nous dirons à l'Enfer; "Es-tu rempli ? " Il dira : "Y en a-t-il encore" ?

Almanca:

An dem Tag, wenn WIR zu Dschahannam sagen: "Bist du voll geworden?!" Und sie sagt: "Gibt es etwa nicht noch mehr?"

Rusça:

В тот день Мы скажем Геенне: "Заполнилась ли ты?" Она скажет: "Нет ли добавки?"

Açıklama:
 
00:00

veüzlifeti-lcennetü lilmütteḳîne gayra be`îd.

Arapça:

وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ غَيْرَ بَعِيدٍ

Türkçe:

Ve cennet, takva sahiplerine yaklaştırılmıştır; hiç uzak değildir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Cennet de kötülükten sakınanlara yaklaştırılır. Zaten uzak değildir.

Diyanet Vakfı:

Cennet de takva sahiplerine yaklaştırılır; (onlardan) uzakta olmayacaktır.

İngilizce:

And the Garden will be brought nigh to the Righteous,- no more a thing distant.

Fransızca:

Le Paradis sera rapproché à proximité des pieux.

Almanca:

Und die Dschanna wurde den Muttaqi näher gebracht, ohne weit zu sein.

Rusça:

А Рай приблизится к богобоязненным и окажется неподалеку.

Açıklama:
 
00:00

hâẕâ mâ tû`adûne likülli evvâbin ḥafîż.

Arapça:

هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٍ

Türkçe:

İşte size vaat edilen budur. Allah'a sürekli yönelen, korunması gerekeni koruyan herkese...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara denir ki: "İşte size vaad edilen bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan ve O'na yönelen bir kalple gelenlere mahsustur.

Diyanet Vakfı:

İşte size vadedilen cennet! Ki o, daima Allah'a yönelen, (O'nun buyruklarını)koruyan,

İngilizce:

(A voice will say:) "This is what was promised for you,- for every one who turned (to Allah) in sincere repentance, who kept (His Law),

Fransızca:

"Voilà ce qui vous a été promis, [ainsi qu'] à tout homme plein de repentir et respectueux [des prescriptions divines]

Almanca:

Dies ist, was euch versprochen wurde, für jeden bewahrenden Umkehrenden,

Rusça:

Вот то, что обещано вам для каждого обращающегося к Аллаху и помнящего (помнящего свои грехи и предписания религии или соблюдающего предписания религии),

Açıklama:
 
00:00

men ḫaşiye-rraḥmâne bilgaybi vecâe biḳalbim münîb.

Arapça:

مَّنْ خَشِيَ الرَّحْمَٰنَ بِالْغَيْبِ وَجَاءَ بِقَلْبٍ مُّنِيبٍ

Türkçe:

Görmediği halde Rahman'dan ürperen ve Allah'a yönelik bir kalp getiren herkese...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara denir ki: "İşte size vaad edilen bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan ve O'na yönelen bir kalple gelenlere mahsustur.

Diyanet Vakfı:

Görmeden Rahman'a saygı gösteren ve(Allah'a) dönük bir kalp getiren herkesin (mükafatı budur).

İngilizce:

Who feared (Allah) Most Gracious Unseen, and brought a heart turned in devotion (to Him):

Fransızca:

qui redoute le Tout Miséricordieux bien qu'il ne Le voit pas , et qui vient [vers Lui] avec un cœur porté à l'obéissance.

Almanca:

der Ehrfurcht Dem Allgnade Erweisenden gegenüber hatte und mit einem bereuenden Herzen kam.

Rusça:

который боялся Милостивого, не видя Его воочию, и явился с обращающимся сердцем.

Açıklama:
 
00:00

üdḫulûhâ biselâm. ẕâlike yevmü-lḫulûd.

Arapça:

ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ ۖ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُلُودِ

Türkçe:

Esenlikle girin oraya! Sonsuzlaşma günüdür bu.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şimdi selam ve selametle oraya girin. İşte sonsuzluk günü budur.

Diyanet Vakfı:

Oraya selametle girin. İşte bu, ebedi yaşamanın başladığı gündür

İngilizce:

Enter ye therein in Peace and Security; this is a Day of Eternal Life!

Fransızca:

Entrez-y en toute sécurité". Voilà le jour de l'éternité !

Almanca:

"Betretet sie mit Salam. Dies ist der Tag der Ewigkeit."

Rusça:

Им будет сказано: "Входите сюда с миром. Это - День вечности!"

Açıklama:
 
00:00

lehüm mâ yeşâûne fîhâ veledeynâ mezîd.

Arapça:

لَهُم مَّا يَشَاءُونَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ

Türkçe:

Orada onlar için istedikleri her şey var. Katımızda ise dahası da var.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Orada onlara ne isterlerse vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.

Diyanet Vakfı:

Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda dahası da vardır.

İngilizce:

There will be for them therein all that they wish,- and more besides in Our Presence.

Fransızca:

Il y aura là pour eux tout ce qu'ils voudront. Et auprès de Nous il y a davantage encore.

Almanca:

Für sie ist darin bestimmt, was sie wollen. Und bei Uns ist noch mehr.

Rusça:

Там для них уготовано все, что они пожелают, а у Нас будет добавка (возможность взглянуть на Лик Аллаха).

Açıklama:

Sayfalar

Rubu 208 beslemesine abone olun.