Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

37

Ayet No: 

3825

Sayfa No: 

447

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

بَلْ جَاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَلِينَ

Çeviriyazı: 

bel câe bilḥaḳḳi veṣaddeḳa-lmürselîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Hayır o, hak ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik etti.

Diyanet İşleri: 

Hayır; o, gerçeği getirmiş ve peygamberleri doğrulamıştı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hayır, o, gerçeği getirmiştir ve peygamberlerin gerçek olduğunu bildirmiştir.

Şaban Piriş: 

Hayır! O, hakkı getirdi ve peygamberleri doğruladı.

Edip Yüksel: 

Doğrusu, o, gerçeği getirmiş ve elçileri doğrulamıştır. Yine O diriltecektir. O her türlü yaratmayı bilendir.

Ali Bulaç: 

Hayır, o, hakkı getirmiş ve gönderilen (elçi)leri de doğrulamıştı.

Suat Yıldırım: 

Hayır! o deli değildir. O size gerçeğin ta kendisini getiren ve bütün peygamberleri tasdik eden bir resuldür. [41,433; 21,92]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Hayır. O hak ile geldi ve peygamberleri tasdik etti.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Hayır, öyle değil! O, hakkı getirmişti. Diğer peygamberleri de tasdik etmişti.

Bekir Sadak: 

37:41

İbni Kesir: 

Hayır, O

Adem Uğur: 

Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.

İskender Ali Mihr: 

Hayır, o hakkı getirdi. Ve mürselleri (gönderilmiş olan resûlleri) tasdik etti.

Celal Yıldırım: 

Hayır, (O, deli değildir). O, hakk ile gelmiş ve peygamberleri tasdîk etmiştir.

Tefhim ul Kuran: 

Hayır, o, hakkı getirmiş ve gönderilen (peygamber)leri de doğrulamıştı.

Fransızca: 

Il est plutôt venu avec la vérité et il a confirmé les messagers (précédents),

İspanyolca: 

Pero ¡no! Él ha traído la Verdad y ha confirmado a los enviados.

İtalyanca: 

Sì, è venuto con la verità, e ha confermato gli inviati [che lo hanno preceduto]

Almanca: 

Nein, sondern er kam mit der 3 Wahrheit! Und er bestätigte die (anderen) Gesandten.

Çince: 

不然!他昭示了真理,并证实了历代的使者。

Hollandaca: 

Neen! hij komt met de waarheid en legt getuigenis af voor de vroegere gezanten.

Rusça: 

О нет! Он принес истину и подтвердил правдивость посланников.

Somalice: 

Saas ma ahaa ee wuxuu la yimid (Nabigu) xaq wuuna rumeeyey Rasuulladii (Eebe soodiray).

Swahilice: 

Bali huyu amekuja kwa Haki, na amewasadikisha Mitume.

Uygurca: 

ھەرگىز ئۇنداق ئەمەس (يەنى ئىش ئۇلارنىڭ بوھتان قىلغىنىدەك ئەمەس)، ئۇ (يەنى مۇھەممەد ئەلەيھىسسالام) ھەق (دىن) نى ئېلىپ كەلدى ۋە پەيغەمبەرلەرنى تەستىق قىلدى

Japonca: 

いや,かれは真理を(お?)して,(かれ以前の)預言者たち(の啓典)を確証する者である。

Arapça (Ürdün): 

قال تعالى: «بل جاء بالحق وصدَّق المرسلين» الجائين به، وهو أن لا إله إلا الله.

Hintçe: 

बल्कि ये तो हक़ बात लेकर आया है और (अगले) पैग़म्बरों की तसदीक़ करता है

Tayca: 

เปล่าดอก ! เขา (มุฮัมมัด) ได้นำสัจธรรมมา และเพื่อยืนยันบรรดาร่อซูลต่างหาก

İbranice: 

אבל הוא אכן הביא את הצדק, ואישר את מה שהביאו השליחים שקדמו לו

Hırvatça: 

Naprotiv, Istinu je donio i iskrenost poslanika potvrdio.

Rumence: 

Ba nu! El a venit cu Adevărul şi i-a mărturisit ca drepţi pe cei trimişi înaintea sa.

Transliteration: 

Bal jaa bialhaqqi wasaddaqa almursaleena

Türkçe: 

Hayır, öyle değil! O, hakkı getirmişti. Diğer peygamberleri de tasdik etmişti.

Sahih International: 

Rather, the Prophet has come with the truth and confirmed the [previous] messengers.

İngilizce: 

Nay! he has come with the (very) Truth, and he confirms (the Message of) the messengers (before him).

Azerbaycanca: 

Xeyr, o, haqla (Qur’anla) gəldi və (özündən əvvəlki) peyğəmbərləri təsdiq etdi.

Süleyman Ateş: 

Hayır, o (ne şairdi, ne mecnun. O) gerçeği getirmiş ve elçileri de doğrulamıştı.

Diyanet Vakfı: 

Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.

Erhan Aktaş: 

Bilakis, o, Hakkı getirdi ve gönderilmiş Resûlleri doğruladı.

Kral Fahd: 

Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.

Hasan Basri Çantay: 

Hayır, o, hak (ve hakıykat) ı getirmiş, bütün peygamberleri de tasdıyk etmişdir.

Muhammed Esed: 

Hayır, asla! (Sizin deli şair dediğiniz) o kişi hakikati getirmiştir; ve o, (Allah´ın önceki) elçilerinin (bildirdikleri) hakikati tasdik etmektedir.

Gültekin Onan: 

Hayır, o, hakkı getirmiş ve gönderilen (elçi)leri de doğrulamıştı.

Ali Fikri Yavuz: 

Doğrusu O (Peygamber) Kur’an ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik etti.

Portekizce: 

Qual! Mas (o Mensageiro) apresentou-lhes a Verdade e confirmou os mensageiros anteriores.

İsveççe: 

Nej, han [är varken galen eller poet! Han är Vårt sändebud som] har kommit till dem med sanningen och med bekräftelse av [de tidigare] budbärarnas [budskap].

Farsça: 

[چنین نیست که می پندارید] بلکه او حق را آورده و پیامبران را تصدیق کرده است.

Kürtçe: 

(نەخێر وانیە) بەڵکو ئەو (پێغەمبەرە) ھەقی ھێناوەو باوەڕی بە پێغەمبەرانی پێشوو ھەیە

Özbekçe: 

Йўқ! У ҳақни келтирди ва Пайғамбарларни тасдиқ қилди.

Malayca: 

(Tidak! Nabi Muhammad bukan penyair dan bukan pula seorang gila) bahkan ia telah membawa kebenaran (tauhid), dan mengesahkan kebenaran (tauhid) yang dibawa oleh Rasul-rasul (yang terdahulu daripadanya).

Arnavutça: 

Jo, (ai nuk është poet), por ai e ka sjellë të Vërtetën dhe i ka vërtetuar pejgamberët e mëparshëm,

Bulgarca: 

Да, той донесе истината и потвърди пратениците.

Sırpça: 

А није тако, он истину доноси и тврди да су сви посланици истину доносили.

Çekçe: 

Naopak, on pravdu přinesl a potvrdil pravdivost poslů dřívějších.

Urduca: 

حالانکہ وہ حق لے کر آیا تھا اور اس نے رسولوں کی تصدیق کی تھی

Tacikçe: 

На, он паёмбар ҳақро овард ва паёмбарони пешинро тасдиқ кард.

Tatarca: 

Ул Мухәммәд г-м хак булган Коръән белән килде, һәм үзеннән әүвәлге пәйгамбәрләргә ышанды.

Endonezyaca: 

Sebenarnya dia (Muhammad) telah datang membawa kebenaran dan membenarkan rasul-rasul (sebelumnya).

Amharca: 

አይደለም እውነቱን (ሃይማኖት) አመጣ፡፡ መልክተኞቹንም እውነተኛነታቸውን አረጋገጠ፡፡

Tamilce: 

(அவர்கள் கூறுவது போன்றல்ல.) மாறாக, அவர் சத்தியத்தைக் கொண்டு வந்தார். இன்னும், (முன்னர் வந்த) தூதர்களை உண்மைப்படுத்தினார்.

Korece: 

그렇지 않노라 그는 진리로 도래하여 선지자들을 확증하였노라

Vietnamca: 

Không, (Muhammad không phải như các ngươi nói)! Y (đích thực) đã mang Chân Lý đến và xác nhận lại các Thiên Sứ (về những gì mà họ đã mang đến trước đó).